İslam’da “Haram ve Helaller” ayetlerle kesinleştiği gibi, Allah dinini tamamlamış ve Allah’ın katında dinin ancak İslam olduğu, İnsanlardan başka bir dinin de kabul edilmeyeceği bilgisi bizatihi Allah kendisi Kuran-ı Kerim’inde bizlere bildirmiştir. Haramları kitabında tek tek apaçık yazan Rabbimiz, bildirilenlerin dışında kalan bütün hayvanları helal kılmıştır. Hele bitkisel ürünlerin haramlığından asla bahsedilmediği gibi tümü helal sayılmıştır. Öte yandan..
Allah, İçeriğine ve katkı maddelerine bakılmaksızın "Misafir umduğunu değil bulduğunu yer" tarzından, Kitap Ehlinin yemeğini bize “Temiz ve Helal” Kıldığı gibi bizimkini de onlara “Temiz ve Helal” kılmıştır. Kitap ehlinden birisinin evine Tanrı misafiri olduğumda, bana sunacağı yemeği isterse domuz pirzolası olsun Maide-5.Ayeti kerimesine göre bana "Anne Sütü" gibi "Temiz ve Helaldir" afiyetle yiyeceğim.
Bu yiyeceğime Haram diyecek olan din tacirlerinin kulaklarına küpe mahiyetinde Maide süresinin 87.ayeti kerimesini hatırlatmak isterim. Zira “Allah’ın helal kıldığını haram kılmak suretiyle, sınır ve haddi aştıkları sebebiyle Allah tarafından sevilmediklerini” iyice bilmelerini isterim. Yok, Amerika’nın sevmesi onlara yetiyorsa o zamanda ben de Pensilvanya’ya kadar yolunuz var derim…
Şimdi bir markette yan yana iki koli yumurta, iki kavanoz bal veya reçel, peynir, piliç, sucuk, sosis, ekmek, pekmez, tereyağı, bulgur, deodorant, şampuan, saç boyası ve su görüyorsunuz. Almak istediğinizde biri yanınıza yaklaşıyor. Bunlar “Helal” şunlar “Haram” diyor. Şaşırıyorsunuz…
Allah Allah diyorsunuz.
Arı nasıl haram bal yapar.
Tavuk nasıl haram yumurta yapar,
Hele hele ceviz, fındık ve fıstık ağaçları nasıl haram ve helal ürün verir!...
Meğer birileri Allah adına kendilerine “Ürünleri Helal ve Haram kılma yetkisine sahip” bir dernek kurmuşlar.
Haram ve Helalleri Allah’ın kitabına rağmen yeniden tanımlıyorlar. Yurtdışında ki Meselman camiada şimdilik bu “Gimdes Samiri’nin Helal Altın Buzağısı” büyük bir kabul ve ilgi görmektedir. Yetkilinin İsmi gibi zekâsına hayret ettiğimiz Hayrettin’in aslında soyadısı gibi işini çok iyi bildiği de apaçık ortada…
Kendisine bakıyorsunuz, sağdan soldan, altan üsten, yukarıdan aşağıya, Afrika Ülkelerinin sınırları gibi, sınırları dümdüz keskin çizgilerle belirlenmiş bıyıklara sahip, Maşallah pırıl pırıl parlak tenli bir genç. Çıkmış “Ürünlere Helal sertifikası veriyor” doğrusunu söylemek gerekirse “Helal olsun bu ticari zekâya” demek içimden geliyor.
Samirivari zekâsı ve Helal logosuyla, artık parlak yüzlü Meselmanların yeni “Samirisi ve Altından Helal Buzağısı” olmuş durumda…
Şimdi Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de apaçık Helal saydığı bütün ürünler. Bu Samiri’nin Helal damgasını taşımadıkça Helal değildirler. Yani diğer bir ifadeyle Helal olmadıklarına göre haramdırlar. Üstüne üstelik “kendim için bir şey istiyorsam namerdim” diyenler gibi, bu sertifika işini de “Ticari bir gaye olarak ta görmüyorlarmış…” ya sen insanları Allah’la kandırmak ve rekabetsiz satış yapmak için İlahlığını çaktırmadan ilan etmişsin, daha ne gaye gütmen gerekecek ki. Diyanet işleri Başkanlığının bu konuda sus pus! Olması anlaşılabilir bir durum değildir.
Eğer amacınız ISO standartları gibi İslami bir standart oluşturmaksa, ismini HELAL değil de, İslamic İSO, İSO622 veya İSO1571 gibi İslami çağrışım yapan bir isim bulabilir ve kullanabilirdiniz. O zaman bu çalışmalarınızı takdirle yâd edecektim. Ama şimdi siz ürünlerinizi Helal ilan ederken diğer tüm ürünleri Haram ilan ettiğinizi de çok iyi biliyorsunuz. Yurt dışında bunun emareleri görülmeye başlandı bile.
Avustralya’dan size bir kasabın hazin hikâyesini aktarmak istiyorum. Aslında bitişiğinde ki “Helal Et Market” açılmayıncaya kadar işleri bayağı iyiymiş. Zaten kendisi mahalledeki yıllara meydan okuyan yaşlı esnafıymış. Bitişiğinde ki “Helal Et Market” açılınca hayırlı olsuna da gitmiş. Gün gittikçe müşterileri azalmış, sinek avlar duruma düşmüş. Araştırmış soruşturmuş meğer sattığı ürünlerin Helal olmadığını komşusundan çıkan eski bir müşterisinden öğrenmiş, yani bir nevi şimdiye kadar haram mal satıyormuş.
Kalitesine güvendiği etlerine son bir çare olarak vitrinine “Helal Domuz Eti” ilanı asmış asmasına da, yine uğrayan soran olmamış. Zavallı yaşlı Adam Tanrı ile rekabet ettiğinin farkına varamamış, çakamamış. Allah’ı ticarette en güçlü kart olarak kullanmak insanları Allah’la aldatmak değilse nedir.
Türkiye’mizde şimdilik Tarım ve Sağlık Bakanlığı yurtiçi ürünlerde Helal damgasına izin vermiyormuş. E doğrusu bu iki bakanlığımızı tebrik etmek gerekir. Çok doğru ve yerinde bir karar. Ama onları da kandırmak sanırım uzun zaman almayacaktır. Şayet iki bakanlığımız ürünlerde Helal Logosunun kullanımına izin verecek olurlarsa, yukarıdaki kasap örneklerimiz çoğalır, sen o zaman gör curcunayı…
Belki tuhafınıza gidecek ama söylemelim artık! Ben, Şeytan’a, Firavun’a ve Nemrud’a karşı içimden gizliden gizliye derin bir saygı besliyorum. Sebebine gelince her üçü de adam gibi adamdı da ondan. Her üçü de, ne sağa ne sola yalpalamadan, kıvırtmadan meramlarını direkt söylemişlerdir.
Şeytan, direkt olarak Allah’a: “Senin mutlak kudretine andolsun ki, onların hepsini azdıracağım." Demiş. Firavun, adamlarını ve halkını büyük bir meydanda topladıktan sonra: “Ben sizin en büyük Rabb'ınızım” diyerek Rabbliğini resmen ilan etmiştir. Hani İbrahim, Rabb’lık iddiasında bulunan Nemrud’a: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür” demişti ya O da resmen: “Ben de öldürür ve diriltirim” demişti. Hata bunu ispatlamak için de getirilen iki kişiden birini öldürtmüş bir diğerini de azat etmişti.
Şimdi mahşerde Allah, Şeytana “Görevini hakkıyla yerine getirdiğin için gir cennetime” derse hangi o çocuğu buna itiraz edebilecektir. Yoksa birileri, “Allah’ım! Allah’ım! Onun görevi ondan daha iyi yaptık onun yerine bizi cennetine koy, o görevini iyi yapmadığı için onu cehenneme at” mı? diyecekler. Şeytan cehenneme gidecekse bilin ki görevini sizlere kaptırdığı ve hakkıyla yerine getirmediği için olacaktır.
Beni bu düşüncelerimden dolayı hemen aforoz edenleriniz olabileceği gibi, satanistlikle, başka şeylerle de itham edenleriniz de olabilir. Umurumda değildir. Zira birileri gözümün içine baka baka, İlahlık iddiasında bulunmaları karşısında benden sakin olmamı hiç kimse bekleyemesin.
Artık Mazlumların Kurtuluş umudu olan güzel dinimizi “İngiliz Çakısı” gibi kimisi tahsilât için, kimisi satış için ve kimisi de köleleştirmek için, çok yönlü olarak kullanıldığı bir dönemdeyiz. Ve bunları yapanların ekserisi ne yazık ki bizi kardeş olarak görmektedirler…
"Kardeş miyiz?"
“Evet” ve “Bak sana çok uzaklardan kurban etti getirdim.” Diyecek bu kardeşlerimiz.
“Madem kardeşiz, bir asırdır senin ana dilin resmi dil bundan sonra benim ki resmi dil olsun, demeyeceğim. Ben senin kadar insafsız ve zalim olamam. Bütün bir milletti sabah yataklarından okuma-yazma bilmeyen cahiller konumunda uyandıramam. Ama bölgemde ana dilimle eğitim yapılsın, eğitim dili ana dilim olsun.” İsteğime ise “Ama sen ilerde Kürtçe profesörde isteyeceksin.” Diyerek reddettikten sonra "Var mı başka ihtiyacın?"
Şimdi ben nasıl anlatayım kardeşime. Petrol bende, barajlar bende, kömür ve madenler bende. Hayvancılık ve Tarım bende. Ama zengin olan sen, fakir olan benim. Diyemedim. Bir daha: "Var mı başka ihtiyacın?" diye üstelenince.
Dinimin kutsal değerlerini bana silah gibi doğrultarak, beni hırsız ilan edişine yanmıyorum, Rabbimin gökyüzünden bana indirdiği “Temiz ve Temizleyici” suyu Haram eden afişlerine bakarak… Ama, Kardeşimi de sevindirmek adına, yapabileceği bir şeyi mırıldanıyorum…
"Evet, çorabım yok!"
***
Hepinizin bildiği üzere, ramazan ayında Cami minareleri arasında güzel sözlerden ve hadislerden oluşan ışıklı mahyalar asılmaktadır. “Oruç tut sıhhat bul” ve “Hoş geldin ya şehri Ramazan” gibi…
Mardin ilimizde ramazanda şehre asılan mahyaların yanında öyle bir afişte asıldı ki, insanın kanını dondurur cinsteydi. Ne sivil toplum kuruluşlarından, ne de İl Müftülüğünden tepki namına çıt çıkmadı.
“Kaçak Elektrikle Isınan Sudan: Abdest olmaz, Gusül Hiç Olmaz, Cenaze de asla yıkanmaz!..” Afiş, ilk bakışta elektrik kaçağını önlemek ve asgariye indirmek için yazıldığı düşünülmektedir.
Ancak, bu afişte de Helal sertifikasında olduğu gibi gizli bir İlahlık taslaması vardı. Allah’ın “Temiz ve Temizleyici” olarak indirdiği "Helal Suyu" birileri daha fazla ceplerini şişirsin diye, bu afişle resmen "Haram" ilan edilmiştir. Hele afişin sadece Müslümanlara yönelik olması daha da düşündürücüdür. Yazanlar şu cümleyi niye ekleyememişler. “Bu suyla "Vaftiz" de asla yapılmaz” eğer eklemiş olsalardı o zaman görecektiniz. Papaz ve Rahiplerin haklı olarak nasıl dinlerine sahip çıktıklarını, Ama bizim imam ve müftülerimizden çıt yok...
Bu afişi yazdırıp asanların Müftülükten görüş alıp almadıkları ile ilgili Mardin Müftülüğü ile yaptığımız telefon görüşmesinde: “Bu afiş konusunda kendilerine danışılmadığı, afiş hakkında bir bilgilerinin olmadığı, ancak danışılmış olsaydı tasvip etmeyecekleri” yönünde görüş beyan ederlerken, niye? Müdahale etmediklerini sorduğumuzda ise: "Her akşam benzeri bir sürü konuşma ve görüşlerin televizyon kanallarından da, ahkâm kesilenler tarafından dile getirildiğini, bunlara cevap yetiştirmeye kalkıştıkları takdirde başka hiçbir işe zaman ayırmamaları gerektiği…" yönünde topu taca atan bir görüş beyan ettiler..
Kısacası İlahlık davasında bulunanların bu tip durumları karşısında Diyanetin/ Müftülüğün Acil Müdahale etmesi gerekirken ne yazık ki topu taca attıklarını gördük.
Bizde bu yazımızla topu taçtan alıp tekrar oyuna sokmak istedik…
Bu arada ne de olsa sakalımızda yok, topları tactan alıp oyuna sokma hakkımızı birileri sorgulamasınlar diye de. Atatürk Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi Uzaktan Eğitim İlahiyat ön lisans bölümüne gidip kayıt yaptım. Dersler çok güzel ve iyi gidiyor…
Selametle
***
Araştırılacak sorular:
Samiri kimdir?, Kitap Ehli kimlere denir?
Yazımızda atıfta bulunduğumuz kimi ayeti kerimeler
Maide-87 "Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez."
Bakara 2/173"Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı."
Nahl-115"Allah size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı."
Maide-3 "Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı."
Enam-145"De ki: "Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum."
Enam-119 "Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir."
Hac-30"Haramlığı size okunanların dışında bütün hayvanlar size helal kılındı."
Maide-5"Bugün, size temiz olanlar helal kılındı. Kitap Ehlinin yemeği size helal, sizin yemeğiniz de onlara helaldir..."
***