Hedef, her Müslüman’ın dinin itikat, ibadet ve
diğer hususlarını delillere dayanarak iman etmesi ve amel etmesidir. Hatta
Ehl-i Sünnet âlimlerinin bir kısmı bile itikadî konularda taklidi kabul etmemiş
bu konuda delillere dayalı olması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bununla
birlikte avam tabakasının birçoğunun delillerden habersiz ve bunu aşmalarının
çok zor olduğu bir vakıadır. Bu sebeple âlimlerin önemli bir kısmı: “Avamın
mezhebi yoktur; onların mezhebi müftülerinin mezhebidir” demişlerdir.
Şahsen kanaatim o ki: Kişi avamdan da olsa en
azından İslam dininin hak din olduğunu, kendini ikna edecek kadar delilleriyle
bilmesidir.
Avam delillere dayanmadıklarından aslında
mezhepleri olmamakla birlikte en çok mezhepçilik yapanlar onlardır. Onları mezhepçilik
yapmaya kışkırtanlar da yine delilleri bilmeyen veya delillerin
değerlendirmesinden anlamayan fakat birtakım malumatı derlemiş âlim
müsveddeleridir. Bunlar sadece ve sadece derledikleri malumatın hamallarıdır.
Bugün İslam âlemi için en büyük tehlike
mezhepçiliktir. Mezhepçilik kışkırtılacak Şia ve Sünniler birbirine girecek,
sonunda Müslüman olmayan emperyalistlere gün doğacak ve müdahale edeceklerdir.
Sayın Cumhurbaşkanı İran’da yaptığı konuşmada: “Beni
ne Şia ne Sünni ilgilendirir. Beni burada Müslüman ilgilendiriyor” dedi
diye sözünü ettiğim âlim müsveddelerinden bir kısmı rahatsız oldu. Ne sebeple
bunu söyledi bilmiyorum ama bu hengâmede başka ne söylenebilir ki? Aslında
çarpışanlar Müslüman olmasa da haksız yeren öldürülen gayr-ı Müslim bile
Müslüman’ı ilgilendirir.