“Benden size bir haber ulaştığında onu Kur’an’a
arz ediniz; Kur’an’a uyuyorsa onu söylemişimdir, uymuyorsa söylememişimdir” anlamında Peygambere
nispet edilen bir rivayet vardır. Bazı âlimler bu rivayetin sahih olduğunu
söylerken bazıları da uydurma olduğunu söylemektedir.
Hadisçilerin ve hadis ricaliyle ilgilenenlerin,
hadisin sahih olup olmadığı meselesiyle ilgilenmeleri doğaldır. Hadisin sahih
olmadığını her söyleyenin kastı, Kur’an’la çelişen ve senedi sahih kabul edilen
hadislerin sahih olabileceği değildir. Ama
bir kısmı, Kur’an’la çelişiyor olsa da o hadisin madem senedi sahihtir, o halde
o hadis sahihtir ve onunla amel edilir hatta çeliştiği ayeti neshetmiştir,
görüşündedir. Problem bu bakış açısındadır yoksa arz hadisinin sahih olup
olmamasında değil.
Her şeyden önce Peygamber ne dinin vazııdır ne de
sahibidir. Dini vaz’eden ve onun sahibi olan Allah’tır. Peygamberin kendisi de
kendisine Allah’tan gelen vahiylerle dini öğrendi: “İşte Biz sana emrimizden bir ruh
vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin; ne var ki Biz onu
kullarımızdan dilediğimiz kimseyi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur
kıldık.” (42 Şuara 52). Ayette sözü edilen “ruh” ve “nur” kelimeleriyle
Kur’an’ın kastedildiği açıktır.
Peygamberin bütün çabası Allah’tan kendisine
indirilen Kur’an’a uymaktı. O, kendisine indirilene uyma konusunda diğer
insanlara örnektir. Allah’tan gelen vahiylere ilk teslim olan olmakla
emrolunduğunu söylemektedir. (Bk. 5 En’am 14, 39 Zümer 12). Onun Kur’an’la
çelişen söz söylemesi ya da tavır takınması düşünülemez. Allah’ın indirdiği
vahye aykırı bir davranışı olduğunda da uyarılmıştır. Bu ayetlere “ıtap/uyarı,
kınama” ayetleri denilmektedir. Kendisine uyarı geldikten sonra o davranışını
mutlaka düzeltmiştir. Değilse kendisine itaat etmemiz ve onu örnek almamız Allah
tarafından emredilmezdi.
Hadisçilerin bir kısmının sahih senetle geldiğini
kabul ettikleri ve Kur’an’la çelişen rivayeti reddeden kişi, Peygamberi
reddediyor sayılmaz, hatta senetteki kimseleri de reddediyor sayılmayabilir.
Çünkü insan hafızası kişiyi yanıltabilir.
Hz. Aişe’den hadisi Kur’an’a arz etmesine dair bir
misalle konuyu bitirelim:
Abdullah b. Ömer’den nakledilen hadiste peygamber
(s.a.v)in, yakınlarının kendisine ağlamalarından dolayı kabirdekinin azap gördüğü
anlatılıyor. Hadis Hz. Aişe’ye aktarıldığında o, Fatır suresinin: “Hiç
kimse başkasının günahını yüklenmez” anlamındaki 18. ayetini delil
getirerek hadisi reddeder. Bu arada
Abdullah b. Ömer’in iyi biri olduğunu fakat Peygamberin sözünü yanlış
anladığını söyler. (Hz. Aişe’nin benzeri hadis eleştirileri Zerkeşi bir
kitapta derlemiş ve söz konusu kitap Türkçeye de tercüme edilmiştir.)
Hadis âli senetle nakledilmiş olmasına rağmen Hz.
Aişe onu Kur’an’a arzetmiş ve Kur’an’la çeliştiği için reddetmiştir.