Günümüzde eğitim olmazsa olmazlarımızdandır. Eğitim bireyi
geliştirdiği oranda ülkenin kültürel, sosyal ve ekonomik kalkınmasını da
gerçekleştirdiği için güçlü bir araçtır.
Yetiştirilmesi için büyük kaynak gerektiren veya yetiştiği halde ilgisizlik ve
olanaksızlıklar nedeniyle istihdam edilemeyen vasıflı insan gücünün daha
gelişmiş bir ülkeye göç etmesine beyin göçü deniyor.
Temelinde az gelişmiş ülkelerden, gelişmiş
ülkelere kaynak aktarımıdır. Araştırmalar sonucuna göre Türkiye en fazla beyin
göçü veren 34 ülke içinde 24 üncü sırada yer alıyor. Türkiye iyi eğitim gören
her 100 kişiden 59 unu beyin göçü yoluyla dışarıya kaptırıyor. Bu göçün Türkiye
ekonomisine yıllık maliyetinin 2- 2,5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu
gün profesyonel bir sporcu için milyon dolarlık transfer ücreti ödenirken,
nitelikli insanlar bedelsiz gidiyorlar.
Bir ülkenin kalkınması, iyi eğitim almış insanların
hizmet etmesi ile gerçekleşir. Bütün zenginlikler işin ehli olmayan insanların
elinde yok olmaya mahkûmdur. Siyasetin iş hayatına girip, onu kontrol etmesi,
kayırmacılığın ön plana çıkması, işe göre adam değil de adama göre iş
oluşturulması acilen engellenmelidir. Üniversite bitirmiş gençlerimizin çoğu
işsiz ve gelecek kaygısındadır. Birçoğu eğitim alanlarının dışında, az ücretle
çalışmaktadır. Etnik köken ayrımcılığı, düşük ücret politikası, bilim ve
teknoloji politikalarında yanlış uygulamalar, eğitim sistemindeki çarpıklıklar,
eğitimde fırsat eşitsizliği gençlerimizi dışarıya itmektedir. Maalesef birkaç
yıllığına giden gençlerimiz bir daha dönmemekte ve gittiği ülkeye yerleşip, o
ülkeyi kalkındırmaktadır.
Yurtdışına gitme olanağı bulamayan yetişmiş
kalifiye elemanlar yeterli çalışma ortamı bulamadığından, pasifize
edilmişlerdir. Sıradan insanlardan farkları kalmamıştır.
Yani sözün özü meziyetli, yetenekli, kabiliyetli,
yaratıcılık ve idarecilik yönü itibarıyla büyük donanıma sahip birçok beyin
gücüne sahip insanımızın arkalarında siyasi, dayılar olmadığından hak etikleri
yerde olmadıkları gibi, ya dışlanmakta veya basiretsiz torpilli idarecilerin
emri altında pasifleştirmeye mahkûm edilmiştir. Bu adaletsiz uygulama, mevzuatı
ülkeyi eğitim, ekonomik, sağlık, tarım, sanayi, turizm, sosyal ve her alanda
gelişmesinin önünde engeldir.
Her alanda gelişmiş batı ülkelerin mevzuatlarında
idareciler, bürokratlar bilgi ve donanımları esas alınarak makam, mevkilere
yerleşip, performansa göre yükseliyor. Bizdeki gibi bırakın siyasi hazretlerin
hâkimiyeti siyasetin adı bile atamalarda geçerli olmadığı için, batı ülkelerin
kalkınması ortadadır. Bizdeki gibi okumuş, kariyer yapmış gençler sınavlarda
yüksek puan aldıkları halde siyasi hazretlerin torpiline, icazetine, himmetine
mazhar olamayanlar Devlet kurumlarında kurulan mülakat tuzağını geçmeleri
mümkün değildir.
Ülkenin her alanda kalkınması ve gelişmesi için
öncelikle siyasetin etkisi, yetkisi ve gölgesinin bürokrasiden ve atamalardan
uzaklaşmasını sağlayan yasal mevzuatın değişmesi elzemdir. Bu günümüz,
geleceğimiz kalifiye beyin göçünün engellenmesine ve elimizdeki kalifiye
elemanların layık oldukları yerlerde çalışmalarına bağlıdır. Cumhuriyet
tarihinden bu yana neredeyse tüm siyasi İktidarlar tarafından siyasi rant
kapısı olarak uygulanan ve devam eden bu haksızlığa hep birlikte dur diyelim.