24 Haziran’da yapılan
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği erken genel seçimleri belki de Cumhuriyet
tarihinin en önemli seçimlerinden biriydi. Türkiye dönüm noktasındaydı. Ya
Başkanlık sistemi gelecek veya Parlamenter sisteme geri dönülecekti. Halkın
çoğunluğu Başkanlık sistemini seçti.
Türkiye yeni hükümet
sistemine 24 Haziran seçimlerinden sonra fiilen uygulamaya geçecek. Yeni
sistemde yürütme yetkisi Cumhurbaşkanında olacak. Bundan sonra Cumhurbaşkanı
yardımcıları ile bakanları atama ve görevlerine son verme yetkisi tamamen
Cumhurbaşkanı yetkisinde olacak.
Yeni yönetim sisteminde
bağımsız ve güçlü bir hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde uygulanırsa
Türkiye’nin her alanda ufku açılacak ve istikrar ortamı gelişecek. 16 yıldır
tek başına iktidarda olan Ak Partinin kurucu lideri Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan 24 Haziran akşamı seçim sonuçlarının aşağı, yukarı ortaya
çıkmasıyla beraber yaptığı açıklamada, “Seçmenin
bize verdiği mesajı” anladıklarını ve “eksikliklerimizi
tamamlayarak milletimizin karşısına çıkacağız” demeleri, önümüzdeki süreçte
demokrasiden, ekonomiye, insan haklarından, dış politikaya ve OHAL’ın kaldırılmasına kadar her alanda iyileştirmelerin yapılacağı sinyali olarak toplum tarafından algılandı.
24 Haziran seçimlerinde kim kazandı kim kaybetti, kime ne
mesaj verildi?
Matematiksel hesaplamayla
sonuçları objektif ve tarafsız bir şekilde değerlendirdiğimizde, Cumhurbaşkanı
adayları içerisinde kazanan Sayın Muharrem İnce, milletvekilliği seçiminde ise
milliyetçi bloklar kazandı. Merkez sağ
ve kendini sosyal demokrat tanımlayan partilerin gerilediği ortadadır.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan
yapılan son referandumda ve önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 51 üstü oy
almıştı. 24 Haziran seçiminde ise yüzde 52,6 aldığı oyların 12 puandan fazlası
seçim ittifakı kurduğu MHP ve BBP oyları olduğu unutulmamalı. Bu durumda
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın tek başına aldığı oy oranı yüzde 40 civarları
olduğu ortadadır. Ak Parti ise yüzde 42 oy aldı. Bu durumda kendi partisinin 2
puan gerisinde kaldı.
Sayın Selahattin Demirtaş
önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10 civarı oy alırken bu seçimde ise
artı cezaevi mağduriyet primine rağmen ancak yüzde 8,4 oy ala bildi. HDP’nin
aldığı yüzde 11,6 oyun 3.2 gerisinde kaldı.
Önceki seçimlerde aldığı
oranların altına düşen Adalet ve kalkınma partisi ile Cumhuriyet halk partisi
de Oy düşüşüyle kaybedenlerden olmuştur.
Cumhurbaşkanı adayı Sayın
Muharrem İnce, Sayın Erdoğan’ın
gerisinde kalarak seçimi kaybetti, ama üç dalda tartışmasız kazandı.
1-Seçim meydanlarındaki
performansı, hitap ve diksiyonuyla.
2- Partisi CHP’nin bu güne
kadar ulaşamadığı kırk seneden sonra, tek başına yüzde 30,6 oy oranına ulaştı.
3- En büyük kazanımı ise
seçim sonuçlarını demokratik olgunlukla kabullenip, bir anda gerilimi düşürücü
açıklama yapması ve yoğun sosyal medyanın provokatif çığırtkanlıkların önüne
geçerek, dış Dünyaya karşı ülkesini küçük düşürücü söylemlere meydan vermeden
olgun Devlet adamlığı karizmasıyla halkın gönlünü kazandı.
Siyasi söylemleriyle
birazda etnik milliyetçilik yapan MHP,
İYİ Parti ve HDP önceki seçimde aldıkları oy oranları ve Milletvekili
sayılarının birazcık üzerine çıkarak küçük bir farkla da olsa yükseliş
gösterdiler.
Seçmen hangi partiye ne mesaj verdi.
Halk Ak Partiyi birinci
yaptı ama oylarını düşürdü. Burada verdiği mesajla “16 yıldır iktidardasın son
yıllarda çok hataların oldu. Ama tecrübe ve birinci Hükümet dönemindeki
başarılı icraatlarının hatırına bir şans daha veriyoruz.“ Dedi.
CHP’ye verilen mesajda
“kendini yenile oy alamadığın bölgelerde sahaya in, halkla bütünleş, kucaklaş.“
Dedi.
HDP’ye verilen mesajda
ise; “şiddet dilinden uzaklaş, sırtını
örgüte değil halkına daya. Halkın
demokratik, kültürel, insani haklarıyla demokratik zeminde cesurca ve yapıcı
bir üslupla mücadele vererek, ayrıca bu güne kadar pek ilgilenmediğin özellikle
Kürt illerindeki ekonomik ve diğer yaşamsal alanlarla örneğin, GAP, projesi,
tarım, elektrik, eğitim, sağlık, çevre yolları vb. hayati konularla İlgilen.“ Dedi
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a verilen mesaj ve talepler” OHAL’ın biran önce kaldırılması ve her alanda iyileştirmelerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi. Mesleki, sosyal, kültürel ve toplumsal alanlarda faaliyet yürüten bir STK Başkanı olarak yukarıdaki tespitler halktan edindiğim izlenim ve kişisel tecrübelerimdir.