Benim ismim artık Abdurrahman’dı, bu bile okul hayatını bana heyecanlı kılmaya yetiyor artıyordu da. Abdurrahman Apo’dan hem daha uzundu hem de sonundaki "man" hecesi bana öyle bir güç veriyordu ki, kendimi yollardaki bütün Man kamyonlarının sahibi gibi görüyordum.
[ Ev çîroka min a siftê ye; bi navekî din çavêşa min e ]
Melisa ve ailesini cinlerden kurtarmak için katil olmayı göze alan Şeyh Ali, gözünü kırpmadan 12 kişiyi öldürdü
Yarın Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlı. Hak tecavüzcüleri hepsi huzurda bin ayı ceplerine indirecekler ama Kadriye gitmeyecek, sebep?
Önce sayayım. "Öğretmenim parayı yerde bulsan bile sayacaksın" diyor.
Bütün askerler gazinoya “aç açı” seyretmeye giderlerken bende gitmemenin cezası olarak paspasları elime alıp tuvaletleri temizlemeye başladım.
Yeni bir yüzyılın başlangıcında, İl merkezimizin en güzel ve popüler İlköğretim okulunda göreve başlıyorum. Sınıf öğretmeni normu dolu olduğu için, okulun seçmeli olan bilgisayar derslerine giriyorum.
Gece boyunca kıvrandım durdum. Bu yüzden olacak ki sabah erkenden kalktım. Kendimi için için kaynayan korkunç gök gürlemelerine rağmen tek yağmur damlası bırakmayan bulutlar gibi hissediyorum. Boğulacak gibiyim. İşte ayda bir böyle gelgitlerim olur. Bu durumlarda başımı alıp hep uzaklara gitmişimdir. Bugün de bu ihtiyacı çok fazla hissediyorum. Ama nerdeyse bölgenin dört tarafında bir kargaşa var . Şehir giriş çıkışları ya kapalı ya da sıkı kontrol altında. Nereye gideceğime bir türlü karar veremiyorum en iyisi yolda karar vermek.
Yoğun kış muhalefeti ile uçağımız rötar yapınca bize de, adı bekleme salonu olan havalimanın ikinci katındaki salonda beklemek düşüyor. Boş banklara göz gezdiriyorum. Hemen hepsi dolu. Yerimden kalktığıma pişman oluyorum. Nihayet, sağ ucunda yaşlı ve sakallı bir dedenin, sol ucunda türbanlı bir genç kızın oturduğu bankın boş olan orta kısmına sıvışarak oturuyorum. Oturmasına oturuyorum da yüzüm utangaçlıktan kıpkırmızı kesilirken, terlemeye başlıyorum. Bu halim hemen benim doğululuğumu ele veriyor. Oturduğuma bin pişman oluyorum. Ama başka oturacak boş yer de yok. Salonun dev LCD Televizyonundan haberleri izleyerek kendimi toparlamaya çalışıyorum. 222A adı altında insanlar toplanmış, Anıtkabire yürüyorlar…
Bugün saatler çabuk mu ilerliyor ne? Sabah erkenden kalkmama rağmen yol hazırlığım bitmeden işte hareket saati gelip çattı. Hazırlanırken ikide bir göz ucuyla duvardaki saate göz atıyorum, hakikaten saat çok hızlı ilerliyor. Oysa saniyelerin yıllara dönüştüğü anları bilirim. Bunları düşünürken kızım Setenay bağırdı: — Baba arabayı kaçırıyorsun!
Kızıltepe Belediyesi, halkımıza yaşanabilir trafikten arındırılmış güzel bir meydan oluşturma çabası, azim ve kararlılığı sonucunda; şehrin ana caddesini trafiğe kapatma, Atatürk Heykelini taşıma ve bunun için yeni bir tören alanını oluşturma, parktaki gece kondu ve belediye binasını yıkma kararları basit kararlar olmadığı gibi takdire şayan radikal karar ve adımlarındandı.