Olsun, her çocukla beraber evde yeni bir pencere açılır, yeni umutlar yeşerir, yeni bir sevgi ve şefkat rüzgârı esmeye başlar. Allah’ın yardımını da insan daha bir yakında hisseder. Cennetten gelen en güzel hediye, bu hediye ile beraber tüm evi bir neşe ve huzur kaplar. Allah’ın rahmet ve bereketi o evi bir gökkuşağı gibi kaplar kucaklar. Şimdiden bile bunu hissediyoruz…
Bakın isim için bile herkesi bir
heyecan sarmış durumda. En güzel kız ve erkek isimleri araştırılıyor. Zira
cinsiyetini öğrenmek istemedik, sürpriz olsun istedik. Ben kız olsun istiyorum
eşim erkek. İkimizde dua ediyoruz isteklerimiz için. Ama ben daha şanslı
görünüyorum. 3.Erkek geleceğine 2.Kız gelmesi daha uygun. En azından bir
şeyleri paylaşmaları için, kızımın bir kız kardeşi olması, kızım açısından da
güzel bir şey olacaktır. Dualarımızda ki bu sebeplerin de dikkate alınacağı
umudundayız. Hata buna o kadar
inanıyorum ki:
Bir yıl kadar önce Ahmet
Telli’nin Mardin Kızıltepe’deki Örnek Kitap Kırtasiye’de İmza günü ve şiir
dinletisi vardı. Onun kitaplarından birini ona kızımın adına kitap
imzalatırken:
— Tuana Helen kaç yaşında? Diye bana sordu.
Bende:
— Kısmetse daha sipariş vermeyi düşünüyoruz.
Güldü:
— İlk kez doğmayan birine kitap imzalıyorum”
dedi.
İşte bu yüzden olacak ki isim
kavgaları başladı bile, Kürtçe olsun diye isimler sıralanıyor. Rotinda, Rosida, Rojda, Rojhat, Şilan, Sidar,
Nupelda, Baran, Şewin, Zîlan, Dilan, Beriwan, Sidar isimler uzayıp giderken yok
ya dini isimler daha bir güzel. Hasan, Hüseyin, ya da ikisi beraber Hasan
Hüseyin, Furkan, Tuba, Zeynep, Büşra, Elif, Fatima ya bu isimlerden çevrede çok
hiç kimsenin kullanmadığı bir dini isim yok mu? Var diyorum. Erkek: Yezid, Kız:
Vahşi herkesin suratı asılıyor. Ters ters bakmaya başlıyorlar. Vaziyeti
kurtarmak için, Hah buldum isterseniz dağ ve taşlardan isim beğenelim Kaya,
Kendal, Neval… Herkes yine ters ters bakıyor. Tamam, bu sefer kesin
beğeneceksiniz. Gezegenlerin isimleri nasıl? Terlikler havada uçuşmaya
başlıyor.
Nihayet orta yol bulundu, kız
olursa ben yani babası, erkek olursa annesi (eşim) isim verecek şeklinde bir
mutabakata varıldı. Bu antlaşma ile isim savaşları da son buldu.
Çifte sağlık güvencemiz olmasına
rağmen (SSK+Emekli Sandığı) Mardin’de doğumu yaptırmak istemedik. Zira özel
hastanelerin bile bıçak parası adı altında astronomik rakamlar talep etmelerini
hoş karşılayamazdım. Bıçak parasını vermek bana ters bi şey. Gerekirse, o bıçak
parası lanet şeyi vermemek için Ankara’ya kadar gider doğumu orda yaptırırım.
Ben ki güneydoğuda başlık parasını vermemişimdir. Ben ki, Trafik polislerine
Çorba parası adı altında rüşvet vermediğim için astronomik trafik cezalarına
katlanmışımdır. Neyse uzatmayayım herkesin dediği gibi delinin tekiyim işte.
Sağlık ocağında personel olan bir arkadaşımızın eşini Mardin’de Özel bir
hastanede Sezaryen yaptığı 200 YTL bıçak parası artı ayrıca 900 YTL küsur
faturaya da imza attığı söylemesi üzerine, kesin kararımı verdim.
11 Kasım günü gece Çoluk çocuğu
aldım arabaya Mardin’i pas geçerek Diyarbakır yoluna saptım. Geceyi
Diyarbakır’da geçirdim 12 Kasım günü sabah erkenden Doğruca, Özel Dünya Doğum
Hastanesine gittim. Resmi Kurumumuzun SSK olduğunu belirterek girişimizi
yaptık. Tabi bıçak parası hikâyesinin burada da olup olmadığını öğrenmek için
CLS’nin bize maliyetini sorduk. Hiçbir ücret almadıklarını sadece özel oda için
100 YTL aldıkları ifade edince derin bir oh çekerek evrakları imzaladık.
Bıçakçıların ve kapkaççıların kol gezdiği Diyarbakır’da bıçak parası olmaması
sevindiriciydi.
Çantamdan dijital foto kamaramı
çıkarıp hastaneden biraz görüntü aldım. Arkadaşlara göstermek için. Dünya hali
burası herkese lazım olur diye. Saat 14.00 ‘de Ameliyathaneye aldılar. Kapıda
bekliyoruz. Bebeğin elbisesini hazır etmemizi istediler. Zira kendileri
giydireceklermiş. Çocukların birisinin elinde kız, diğerinin ellinde erkek
bebek elbisesi heyecanla kapıdan bekliyoruz. Bu arada bu heyecanı fotoğraf ve
görüntü ile kaydediyorum. Nihayet hemşire elbiseleri istedi Cinsiyetini sorduk
bakmadım dedi. Bizde tüm elbiseleri verdik. On dakika sonra bebek geldi. Bu
sefer cinsiyeti bize haber verildi. Sarışın beyaz tenli bebeğimizin bir kız olduğunu
öğrendik ben ve kızım çok sevindik. Biliyorum erkek olmadığı için Annesi çok
üzülecek ama o hala baygın. Ayılınca üzüntü ve yüz ifadesini bize ameliyat
sızısı diye aktaracak, ama bizde o daha fazla üzülmesin diye yutar gibi
davranacağız işte. Neyse Tuana Bebek aramıza hoş geldin. Diyoruz ve resimlerini
çekiyoruz.
Annesi kendine gelince her ne
kadar istediği olmazsa da Tuana Helen’i bizden de çok sevdiğini gözlemledik.
Anne yüreği işte ne yaparsın. Çok güzel resimler çektik. Hastanede 24 saat
kaldıktan sonra taburcu olduk. Güzel ve temiz bir hastane, genç, güler yüzlü
Doktor Elif`e ve personellerine teşekkür etmeyi unutmamak gerekir. Çok TE
ŞÜKÜRLER Dünya doğum Hastanesi
Hastaneden ayrılırken en büyük
korkum kapkaççılar tarafından kamaramın gasp edilme ihtimaliydi. Bunun için
bütün tedbirleri aldım. Yem olsun diye boş bir çanta bile elime aldım. Arabaya
binince derin bir oh çektim. Eşimi, çocuklarımı ve Tuana Helen bebeğimizi
Diyarbakır’da ikamet eden baldızımın yanına bıraktım. Birkaç gün kalsın, kendisine
gelsin sonra Mardin Kızıltepe’ye gideriz diye. Benim bir toplantı sebebiyle
acilen Kızıltepe’ye dönmem gerektiği için 13 Kasım günü saat 13.00 sıralarında
Kızıltepe’ye vardım.
Evimizin bitişiğinde ki ve bize
ait olan Sementa Bilgisayara uğradım. Kapı kapalıydı. Personel servise
çıkmıştı. Anahtarımla kapıyı açtım. Kamaramı bıraktım görüntüleri CD’ye
aktarmak için. Sementa Bilgisayarın kapısını kapatıp bitişiğindeki evimize
gittim tıraş olmam gerekiyordu. On dakika da tıraş olup döndüm.
Sementa Bilgisayara girdiğimde
kapı hala kapalıydı personel gittiği servisten daha dönmemişti. Ama Çantamda ki
dijital kamaram buharlaşmıştı. Diyarbakır kapkaççılarına kaptırmadığım dijital
foto kamaramı Kızıltepe’de hem de kendi evimde içindeki resimlerle beraber kaptırdım.
Buna bir türlü inanansım gelmiyordu. Çantanın gözlerine yüzlerce kez baktım,
yokladım yoktu, yoktu, yoktu. İş yerinde çalınacak o kadar çok pahalı eşya
olmasına rağmen sen sadece kamarayı al ve git. Bu insanlığa sığar mı? İnsanlığı
boş ver Hırsızlığa sığar mı?
Ey hırsız sen Dijital bir Foto
kamara çalmadın. Tuana bebeğin geçmişini çaldın. Hayallerimi çaldın. İnsanlara
karşı olan aşkımı, sevgimi çaldın. Ruhumu karartın…
12/11/2007
KIZILTEPE