ÇAĞA UYDURANLAR - 1


  

ÇAĞA UYDURANLAR - 1

           Son zamanlarda çok garip olaylar vuku bulmakta, din ve dünya işleri birbirine karışmakta, zevk ve safahat içerisinde bir hayat anlayışı karşımıza çıkmaktadır. Bu zevk düşkünü insanlar kendi yaptıklarına kılıflar bulup dine uydurmakta ve bundan da hiç geri durmamakta. 

Ahir zamanda olduğumuzu söyleme ve ispatlamaya gerek yok herhalde. Birazcık dini bilgisi olanlar Rasul (a.s.)’ın ta 14 asır önce haber verdiği alametlerin gerçekleştiğini ve bu içinde bulunduğumuz zaman diliminin ahir zaman olduğunu bilmekteler. 

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki ne dinden kopuyoruz ne de dinsiz kalıyoruz. Diyeceksiniz ki “peki, ya ne yapıyoruz o zaman.” Aslında yapılan şey bellidir. Dini çağa (zamana) uydurmaya çalışıyoruz. Yani kendimizi dinsiz bırakmamak için dininin emirlerini sözüm ona yumuşatıyoruz ya da kendimizce mantıklı deliller getirerek yıkmaya çalışıyoruz. Ne şiş yansın ne kebap misali.

              Vurgulamak istediklerim şunlar içki, kumar, kadın-erkek ilişkilerindeki sınırlar, kadın ve erkeklerin giyim kuşamları, başörtüsü, vs. gibi konularda çağa ayak uydurma adına tavizler veriyoruz ve verdiğimiz tavizleri de güya Kuran’daki emirleri daha önceki âlimler ve yaşayanlar yanlış yorumlamış ve yaşamışlar. Ve kalkıp şöyle demeye başlıyoruz “aslında işin gerçeği şöyle veya böyle olmalıydı ve bundan sonra öyle davranalım”. Ve bu düşüncelerin fetvaları, kompozisyonları, tartışmaları…

             Günümüzde iki çeşit İslam hatta üç çeşit İslam ortaya çıktı. Bir tarafta taassupkar Müslümanlar İslamiyeti zorlaştırdıkça zorlaştıranlar, diğer tarafta mezhebi genişler bunlarda kolaylaştırma adına insanlara yaranma ve İslamiyeti batı medeniyetine uydurma adına aşırı rahat davrananlar. Bir diğer tarafta gerçek İslamiyeti arayanlar, yaşamaya çalışanlar.

           Bir taraf din bidatlerle doludur bu bidatleri yıkalım dini saf temiz haline döndürelim derken, “dini batılılaştıralım, hem zevkimize bakalım hem de dine uyduralım” düşüncesinde olanlar. Benim kalbim temiz(!), niyetim saf namaz kılmasam da olur diyenler... Diğer taraf ise babalarının dinini yaşayanlar. Araştırmayanlar, neyin haram olduğunu neyin helal olduğunu bilmeden yaşayanlar. Geçmişleri bir şeye haram demişse haram, helal demişse helaldir bundan gayrisi İslami değildir. Kendi törelerini, âdetlerini, örflerini İslam sayanlar. 

Asıl konumuz ise beni endişelendiren ve eskiden bölgemizde neredeyse hiç olmayan, İÇKİ adı altında sarhoşluk veren içecekler. Birileri son günlerde çıkmış içkinin azı helaldir demeye başlamış bile, ellerini başörtüsüne uzatmaya cüret eden bu zihniyet şimdi de elini helale harama atmış gözüküyor. Lakin bu eli kırarlar bu el gereğinden fazla uzamaya başladı. 

Bazı kendini bilmezler İslamın kesin haramlarını sorgulamaya başladılar. Lakin bunlara cevabı, yine Allah 14 asır evvel kuranda vermiş peygamber (s.a.v.) efendimiz de bu konuda gerekli bilgileri bizlere ulaştırmıştır. İslamda helal haram bellidir, çağa göre helal olan haram olmadığı gibi haram olan da helal olmaz.

Şimdi içkinin azı helal diyenler diyorlar ki; “Aslında İçkinin haram olma sebebi sarhoş etmesinden dolayıdır. İnsanlar sarhoş iken kendilerine ve çevrelerine zarar verirler bu yüzden sarhoş edecek kadar içki içmek haram kılınmış, içkinin azı sarhoş etmediği için haram değildir.”  İşte şeytanın insana yaklaşma yollarından biri de bu mantık arama oyunu, şeytan onlara böyle vesveseler vererek tamamen onların vicdanlarını rahatlatıp bu haram fiilleri onlara işletmek istemektedir. 

 Efendiler! Siz, ben içki içmek istiyorum ama kimse bana karışmasın. Hem dindar olacağım hem de içki içeceğim diye açık açık konuşsanıza, İslamda öyle bir sınıf imtiyazı yok kusura bakmayın ve kendinizi kandırmayın. 

Gel gelelim Allah (cc) bir şeyi haram kıldı mı bize onu sorgulamak yerine uygulamak düşer. Kaldı ki belki araştırmalar yapmak Allah (cc)’ın haram kıldığı şeylerin insan bedenine şuuruna ruhsal yapısına verdiği zararları bilmek imanımızı kuvvetlendirebilir. Ya da tam tersine helallerin yararlarını araştırmak gibi. Yine de bunun faydası şu olduğu için helaldir ya da farzdır veya şu zararı olduğu için haramdır demek tam olarak bu fiillerin helal ve haram olma gerekçelerini göstermez. Allah (cc) bir fiili yada maddeyi helal veya haram kılması tamamen kendi iradesine bağlıdır, çünkü o tek olan her şeye gücü yeten ortağı olmayan İLAH (RAB)dır. Onun bizden istediklerini sorgulamak bizim haddimiz değildir. 

Allah (cc) içki denen sarhoş edici maddeleri kademe kademe yasaklamış ve en sonunda tamamen uzaklaşmamızı emretmiştir, yani haram kılmıştır. Nasıl mı?

Allah (cc.) ilk önce “Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızık ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır.” (Nahl, 67) buyurmuştur. Burada içkinin güzel rızık olmadığı açık bir şekilde ifade edilmiş ve bu ayetin nüzulü ile içkinin dinen tasvip edilmeyen bir madde olduğu anlaşıldığından, bazı sahabeler içkiyi terk etmişlerdir.

             Sonrasında ise ikinci kademeye geçilmiştir. Bazı sahabeler gelip peygambere içki ve kumar hakkında soru sormaya başlamışlardır. Ve yüce Allah onları cevapsız bırakmamıştır.  “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.” (Bakara, 219). Peki neydi bu faydalar; içki insana içince bir zevk verir ve kumarda eğer kazanılırsa bir mal, ama günahları faydalarından daha büyüktür denilmiş ve bunlardan uzak durmanız sizin için daha hayırlıdır mesajı verilmiştir.

           Ve üçüncü kademe; bazı sahabeler içkili namaz kılmaya kalkışmışlar ve mescidin içini kargaşa kaplamış çünkü sarhoşlar ne yaptıklarını bilemez halde olduklarından dolayı  namaz kılanlara engel olmuşlar neredeyse ve nihayetinde ayet nazil olmuş “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa, 43). İşte bu ayet sarhoşken namaz kılmayı men etmiştir. Bu durumda, beş vakit namazını hiç geçirmeksizin kılan bir sahabenin, gündüz iki namaz arasında içki içmemesi gerekiyordu. Aksi durumda yani gündüz iki namaz arasında içki içecek olsa, alkollü içkinin sarhoşluk edici tesiri geçmeyeceği için namazı kılamayacaktı. Belki yatsı namazından sonra içki içebilecekti. Bu durumda büyük bir sahabe kitlesi daha içkiden tamamen vazgeçmişlerdi. Artık tamamen yasaklanacağının sinyalleri gelmeye başlamıştı.

           Ve son kademe olarak yasaklanmıştır. Kesinlikle bunlara yaklaşmayın diye emredilmiştir içmeyi bir kenara bırakın ona yaklaşmak ve yaklaştıran şeyler ile uğraşmak bile yasaklanmış olmaktaydı.  “Ey iman edenler! İçki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının/uzak durun (yaklaşmayın)  ki, murada eresiniz.” “Şeytan, içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi?” (Maide 90-91).
 

İşte burada görülüyor ki Allah (cc) içkiyi yasaklama nedenini aslında tek başına sarhoşluk verdiği için değil, bunların yani İÇKİ VE KUMARın birer şeytan işi PİSLİK olduğu ve Allah (cc)’ı anmaktan ve namaz kılmaktan men ettiği (alıkoyduğu) ve insanların arasını bozduğu içindi, tabi bu sadece bazı zararlarıydı. 

Peki sarhoş etmekten bahsetmemiş diyeceksiniz. Tercümelerden kaynaklı bir dil yetersizliği diyebilirim. "İçki" diye tercüme edilen kelime­nin sözlük anlamı "Bir şeyi örtmek, kapatmak ve gizlemektir." İçki için bu kelimenin kullanılması, insanla­rın aklını örtmesi ve gölgelemesindendir. Bu itibarla her aklı gölgeleyen ve sar­hoş eden şeye denilmiştir. Yani bundan anlıyoruz ki aslında sarhoşluk veren ve aklı gölgeleyen (dumanlayan) her türlü maddeden uzak durmak lazımdır. 

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu konuda “Sarhoşluk veren her şey haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.” (İbni Mâce, Eşribe: 10.) buyurmakla bunun azının çoğunun aynı olduğunu vurgulamıştır. Zaten Allah (cc) içmeyin demiyor tercümelerde dahi olsun içmeyin diye bir kelime geçmiyor, direk bunlardan kaçının uzak durun deniliyor. Bu şuna benzer tehlikeli ve yanıcı maddelerin bulunduğu depolarda ATEŞLE YAKLAŞMAYIN levhasına benzer. Bu levha sadece oraya ateşle yaklaşmayıp içeride ateş yakabilirsiniz anlamına gelmediği gibi içeride ateş yakarsanız patlamaya neden olursunuz anlamına geliyor, bunu bilmeyen yoktur herhalde. İşte bu emir de bunun gibi bir levha niteliği taşımaktadır. Şunu da ekleyebiliriz nasıl ki idrar pistir çoğu da pistir azı da, değil mi? Ayrıca Rasul (a.s.) içki ile ilgili on zümreye lanet etmiştir. “ içki yapmak için sıkana, sıktırana, içene, taşıyana, taşıtana, satana, satın alana, satın aldırana, bağışlayana (ikram edene), bunun parasını yiyene."  (Tirmizî 1295). 

“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin diğer günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere getiririz. (Nisa 31) 

“Onlar (mü’minler), büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar. Kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar. (Şura 37)
 

Muhammed Ali ELALMIŞ

 

  • PAYLAŞ

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.