Zerdüştler’den Erdoğan’a Açık Mektup

Zerdüştler’den Erdoğan’a Açık Mektup
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ni hedef alan söylemlerinde Zerdüştlük dînini ve inancını aşağılama ve hakaret amaçlı kullanan, uygar dünyada “NEFRET SUÇU” kapsamına giren ifadelerine karşı, merkezi İsveç’in başkenti Stockholm’da bulunan Kürdistan Zerdüştler Topluluğu, Erdoğan’a bir “Açık Mektup” yazdı.17.06.2016 09:18

 

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a

 

AÇIK MEKTUP

 

28 Mayıs 2016’da, Diyarbakır’da yaptığınız bir konuşmada “Bunlar camilerimizi yaktı, bunlar ateist, Zerdüşt; bunların içinde benim milletimin değerleri ile istihza edenler var. Milletimiz bunlara sandıkta dersini verecek. Biz gücümüzü milletten, onlar Kandil’den alıyor” demiş olduğunuzu büyük bir üzüntü ve kaygı ile öğrenmiş bulunuyoruz.

 

Sayın Erdoğan;

 

Bu bir ilk değil! Bunu daha önce de defalarca yaptınız. Zerdüştlük suçmuş gibi, bu inanca mensup insanları açıkça hedef gösteriyorsunuz.

 

Sayın Cumhurbaşkanı;

 

Oturduğunuz makama yaraşma gereği, aslında hepimizden önce sizin daha iyi bilmeniz gerekir ki, Zerdüştlük bir Mezopotamya ve İran dînidir. Kadim bir kültür mirasıdır. Semavî dînlerin ilkidir.

 

Kendinden sonra gelen tüm semavî dînlere kaynaklık etmiş derin bir inançtır.

 

Mensubu olduğunuz ve liderliğine soyunduğunuz İslam dîninin birikimine de aykırı bir üslûp benimsediğinizi esefle izliyoruz.

 

Zerdüşt dînine nispet edenleri, kendi inancınızın doğrularını size hatırlatmak zorunda bırakıyorsunuz.

 

Bilmeniz gerekir ki, İslam dîni Hazret-i Adem’den bu yana yeryüzüne gelmiş tüm inançlara saygıyı temel alan bir yaklaşım benimser.

 

Böyle olduğu halde sizin, peygamberi, kitabı, geleneği olan Zerdüştlük’ü hakaretlerinize konu etmeniz, bizzat kendi dînî inancınızla çeliştiğinizi gösteriyor.

 

Bir dîni hakaretlerinize konu etmeden önce biraz özenip tarih kitaplarına şöyle bir bakarsanız, Zerdüştlük’ün yüzlerce yıl “devlet dîni” olarak kurumsallaştığını görebilirsiniz.

 

Zerdüştlük, inanç felsefesini “iyilik düşüncesi” üzerine inşâ eden, iyi ve kötüyü biribirinden ayırmayı temel alan, kadın – erkek ayrımı yapmayan, temizliğe, sağlığa ve ibâdete sınırsız değer veren bir inanç yumağıdır.

 

Bu inanış hukuk ve adalette, aile ve mirasta, aklın ve vicdanın yolunu seçen, insana iyi düşünmeyi, doğru söylemeyi ve doğru yapmayı salık veren bir dîndir.

 

Zerdüştlük, dünyamızı oluşturan dört temel elementle iyilik düşüncesinin uyumunu birleştiren ve kutsallaştıran ilk semavî dîndir.

 

Bundan tam 3000 yıl önce, çevrenin insanlık için ne kadar önemli olduğunu görerek, doğanın ve insanın uyumunu merkeze alan bir yaklaşımla felsefesini oluşturmuştur.

 

Zerdüştlük, kâinatın varolması için gerekli dört elementi derin bir uyum içinde yorumlayarak, güneş (ışık), hava, su ve toprağı bir “aile” gibi tanımlamış, bu dört elementi aile kurumunda kutsallaştırmış ve korumuş kadim bir dîndir.

 

 

Güneş;yani ışık kutsaldır, enerjinin kaynağıdır, dolayısıyla babadır. Hava; gökkuşağı kutsaldır, vazgeçilmezdir, annedir. Su; kutsaldır, onsuz hayat mümkün değildir, kardeştir. Toprak; kutsaldır, herşey onda yeşerir vazgeçilmezdir, kızkardeştir.

 

 

Zerdüştlük inancına göre, “İnsan herkesin dostu olmalı, bu doğamızın gereğidir. Dostlarının iyi yaşaması için çaba göstermeli, bu aklımızın gereğidir. Başkalarını kendimizi düşündüğümüz gibi düşünmeliyiz, bu dînin gereğidir. Diğer insanların mutluluğu ile mutlu olmalıyız, bu rûhumuzun gereğidir.”

 

Bir insan iyilik yaptığında, bunun kendi “hayat kitabı”na işlenmekle kalmayıp, dünyanın iyiliklerine de iyilik kattığına inanan bir dîndir Zerdüştlük.

 

Ayrıca İslam dîni de Zerdüştlük’ten derin ilhâmlar almıştır. Eshabê Selman-ı Pak (Farısî) vasıtasıyla İslam dînine giren ve İslam’ın iki önemli farzı olan “namaz ve oruç”, Zerdüştlük’te de vardır.

 

İnsanlığın geldiği bu eşikte “inanç konusunun Yaradan’la O’na inananlar arasında” olduğunu “medenî insanım” diyen herkesin kabul ettiği zamanlarda yaşıyoruz.

 

Hiç kuşkusuz inanç konusu, Yaradan’la O’na inananlar arasındadır, insanın kalbindedir. Hâkir görülemez, tartışma konusu edilemez. İnsanlar arasındaki sevgi bağı da ancak bu ahlakî değer etrafında örülür, gelişir.

 

Ayırdına varmanız gerekir ki, Zerdüştlük’e hakaret içeren sözleriniz tüm inançların, demokrasinin, özgürlüğün, insan haklarının ve birlikte yaşamanın aleyhinedir.

 

Sayın Erdoğan;

 

İnançlı insanları rencide etme, bir dîne dil uzatma cürreti olsa olsa cehaleti körükler!

 

Benimsediğiniz hakaretvarî üslûbun olumsuz etkilerini gidermek için, size samimi bir teklifte bulunmak istiyoruz:

 

Biz Kürdistan Zerdüştleri olarak, göndereceğiniz kişi, kuruluş ve heyetleri memnuniyetle misafir edip, Zerdüştlük’ün değeri ve birikimi konusunda bilgilendireceğimizi, bu mektup aracılığı ile duyuruyoruz.

 

Bu vesileyle halkların, kültürlerin, inançların yanyana, saygı ve değer ölçüleri içinde yaşatılabildiği bir Ortadoğu hayalimizi tekrarlıyoruz. Ve sizi yıkıcı, kutuplaştırıcı değil, yapıcı ve birleştirici olmaya dâvet ediyoruz. 

 

Saygılarımızla.

 

16 Haziran 2016

 

KÜRDİSTAN ZERDÜŞTLER TOPLULUĞU

Turebergs allé 4, Box 12264, 10226 Stockholm / Sverig

  

Diğer Mektup haberleri

  • PAYLAŞ

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.