Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a
AÇIK MEKTUP
28 Mayıs 2016’da, Diyarbakır’da yaptığınız bir
konuşmada “Bunlar camilerimizi yaktı, bunlar ateist, Zerdüşt; bunların içinde
benim milletimin değerleri ile istihza edenler var. Milletimiz bunlara sandıkta
dersini verecek. Biz gücümüzü milletten, onlar Kandil’den alıyor” demiş
olduğunuzu büyük bir üzüntü ve kaygı ile öğrenmiş bulunuyoruz.
Sayın Erdoğan;
Bu bir ilk değil! Bunu daha önce de defalarca
yaptınız. Zerdüştlük suçmuş gibi, bu
inanca mensup insanları açıkça hedef gösteriyorsunuz.
Sayın Cumhurbaşkanı;
Oturduğunuz makama yaraşma gereği, aslında
hepimizden önce sizin daha iyi bilmeniz gerekir ki, Zerdüştlük bir Mezopotamya ve İran dînidir. Kadim bir kültür
mirasıdır. Semavî dînlerin ilkidir.
Kendinden sonra gelen tüm semavî dînlere kaynaklık
etmiş derin bir inançtır.
Mensubu olduğunuz ve liderliğine soyunduğunuz
İslam dîninin birikimine de aykırı bir üslûp benimsediğinizi esefle izliyoruz.
Zerdüşt dînine nispet edenleri, kendi inancınızın
doğrularını size hatırlatmak zorunda bırakıyorsunuz.
Bilmeniz gerekir ki, İslam dîni Hazret-i Adem’den bu yana yeryüzüne
gelmiş tüm inançlara saygıyı temel alan bir yaklaşım benimser.
Böyle olduğu halde sizin, peygamberi, kitabı,
geleneği olan Zerdüştlük’ü hakaretlerinize konu etmeniz, bizzat kendi dînî
inancınızla çeliştiğinizi gösteriyor.
Bir dîni hakaretlerinize konu etmeden önce biraz
özenip tarih kitaplarına şöyle bir bakarsanız, Zerdüştlük’ün yüzlerce yıl
“devlet dîni” olarak kurumsallaştığını görebilirsiniz.
Zerdüştlük, inanç felsefesini “iyilik düşüncesi”
üzerine inşâ eden, iyi ve kötüyü biribirinden ayırmayı temel alan, kadın –
erkek ayrımı yapmayan, temizliğe, sağlığa ve ibâdete sınırsız değer veren bir
inanç yumağıdır.
Bu inanış hukuk ve adalette, aile ve mirasta,
aklın ve vicdanın yolunu seçen, insana iyi düşünmeyi, doğru söylemeyi ve doğru
yapmayı salık veren bir dîndir.
Zerdüştlük,
dünyamızı oluşturan dört temel elementle iyilik düşüncesinin uyumunu
birleştiren ve kutsallaştıran ilk semavî dîndir.
Bundan tam 3000 yıl önce, çevrenin insanlık için
ne kadar önemli olduğunu görerek, doğanın
ve insanın uyumunu merkeze alan bir yaklaşımla felsefesini oluşturmuştur.
Zerdüştlük, kâinatın varolması için gerekli dört
elementi derin bir uyum içinde yorumlayarak, güneş (ışık), hava, su ve toprağı bir “aile” gibi tanımlamış, bu
dört elementi aile kurumunda kutsallaştırmış ve korumuş kadim bir dîndir.
Güneş;yani ışık kutsaldır,
enerjinin kaynağıdır, dolayısıyla babadır. Hava;
gökkuşağı kutsaldır, vazgeçilmezdir, annedir. Su; kutsaldır, onsuz hayat mümkün değildir, kardeştir. Toprak; kutsaldır, herşey onda yeşerir
vazgeçilmezdir, kızkardeştir.
Zerdüştlük inancına göre, “İnsan herkesin dostu olmalı, bu
doğamızın gereğidir. Dostlarının iyi yaşaması için çaba göstermeli, bu
aklımızın gereğidir. Başkalarını kendimizi düşündüğümüz gibi düşünmeliyiz, bu
dînin gereğidir. Diğer insanların mutluluğu ile mutlu olmalıyız, bu rûhumuzun
gereğidir.”
Bir insan iyilik yaptığında, bunun kendi “hayat
kitabı”na işlenmekle kalmayıp, dünyanın iyiliklerine de iyilik kattığına inanan
bir dîndir Zerdüştlük.
Ayrıca İslam dîni de Zerdüştlük’ten derin ilhâmlar
almıştır. Eshabê Selman-ı Pak (Farısî) vasıtasıyla İslam dînine giren ve
İslam’ın iki önemli farzı olan “namaz ve oruç”, Zerdüştlük’te de vardır.
İnsanlığın geldiği bu eşikte “inanç konusunun
Yaradan’la O’na inananlar arasında” olduğunu “medenî insanım” diyen herkesin
kabul ettiği zamanlarda yaşıyoruz.
Hiç kuşkusuz inanç konusu, Yaradan’la O’na
inananlar arasındadır, insanın kalbindedir. Hâkir görülemez, tartışma konusu
edilemez. İnsanlar arasındaki sevgi bağı da ancak bu ahlakî değer etrafında
örülür, gelişir.
Ayırdına varmanız gerekir ki, Zerdüştlük’e hakaret
içeren sözleriniz tüm inançların, demokrasinin, özgürlüğün, insan haklarının ve
birlikte yaşamanın aleyhinedir.
Sayın Erdoğan;
İnançlı insanları rencide etme, bir dîne dil
uzatma cürreti olsa olsa cehaleti körükler!
Benimsediğiniz hakaretvarî üslûbun olumsuz
etkilerini gidermek için, size samimi bir teklifte bulunmak istiyoruz:
Biz Kürdistan Zerdüştleri olarak, göndereceğiniz
kişi, kuruluş ve heyetleri memnuniyetle misafir edip, Zerdüştlük’ün değeri ve
birikimi konusunda bilgilendireceğimizi, bu mektup aracılığı ile duyuruyoruz.
Bu vesileyle halkların, kültürlerin, inançların
yanyana, saygı ve değer ölçüleri içinde yaşatılabildiği bir Ortadoğu hayalimizi
tekrarlıyoruz. Ve sizi yıkıcı, kutuplaştırıcı değil, yapıcı ve birleştirici
olmaya dâvet ediyoruz.
Saygılarımızla.
16 Haziran
2016
KÜRDİSTAN
ZERDÜŞTLER TOPLULUĞU
Turebergs
allé 4, Box 12264, 10226 Stockholm / Sverig