Not: Bu
makaledeki başarı konusu, sınavlara hazırlanan öğrencilere yönelik ele
alınmıştır. İyi okumalar…
Başarı Üzerine…
Hayattan her zaman güzel şeyler isteyin, mesela: aşk, sevgi,
huzur, başarı... İnsanı ancak bu tür güzel duygular ayakta tutabilir, mutlu
edebilir. Bunların arasında güzel olan şeylerden biri de elbette başarıdır. Başarı,
kişinin istediği hedefe ulaşması için tüm yeteneklerini ortaya koyup, belirli
bir stratejiye göre çalışarak sonuç almasıdır. Kişinin elde edeceği
başarı, hem kendisini hem ailesini hem de samimi dostlarını sevindirir, mutlu
eder. Hayat çizgisinin tamamen değişmesine, kendisine birçok kapının açılmasına
vesile olur. Bu nedenle sevindirip mutlu ettiği için başarı güzeldir ve her
zaman istenmelidir.
Başarı adına, emin olun hiçbir şey çok uzak değil, hiçbir
şey zor değil. Her şey yakın ve her şey kolay. Sadece biz onun öyle zor ve
uzaklarda olduğunu düşünürüz. Bu şekilde düşündüğümüz için de hayatımız hep
farklı yerlere kaymakta ve hep bir şeyleri yanlış bilmekteyiz. Zihnimizi yanlış
ve gereksiz algılarla doldurup ömrümüzü boşuna heba ederiz. Oysa başarı adına
her şey mümkündür. Yeter ki bu yolda biraz uğraş verelim, elimizden geleni
yapalım.
Başarının sırrı çok çalışmakta değil, etkin yani verimli bir
çalışmakta gizlidir. Çok çalışıp da sonuç almayan insanın çalışması, rölantide
yüksek devirde çalışan araca benzer. Ne kadar gaza yüklenseniz de aracınız
hareket etmez. Aracın hareket etmemesindeki sebep, motorun boşta çalışıyor
olmasıdır. Aracın hareket etmesi için vitese alınması gerekir. Kişinin
çalışması da bu şekildedir. Saatlerce oturup çok çalışmakla başarı gelmez.
Başarı, günde iki saatte olsa planlı ve verimli çalışmakla gelir. Ancak bu
şekilde sonuca ulaşabiliriz.
Eğer, kendinize dair hayatı bir yerden sonra
yönlendiremiyorsanız, hayat zamanla sizi istemediğiniz yerlere sürüklemeye
başlar ve baş edemediğiniz için içinde kaybolmaya başlarsınız. Zamanla
sıradanlaşır, eriyip yok olursunuz. Başarıda ise bu durum tam tersidir. Başarı
ivmeniz ne kadar yüksek olursa motivasyonunuz o oranda artar, toplum içinde
daha da diri ve kalıcı biri olursunuz. Kendinize ve insanlara daha faydalı,
etkin bir birey haline gelirsiniz. Aynı şekilde başarı ivmeniz düştükçe,
kendinize ve başkalarına olan katkınız da azalır ve zamanla yok olur. Bu
durumun olumlu ya da olumsuz olarak sonuçlanmasın da tamamen kişinin hayata
bakış açısı ile ilgili bir durumdur.
Bakış açımız, bizim yaşam tarzımızdır.
Başarı Nedir? Başarıda Etken Olan
Etmenler Nelerdir?
Daha önce
başarı için “Kişinin istediği hedefe ulaşması için tüm yeteneklerini ortaya koyup
belirli bir stratejiye göre çalışarak sonuç almasıdır.” demiştik. Başarıya
etki eden etmenlerin başında; inanç bunun yanında emek, sabır ve kararlılık kavramları
gelmektedir. Bunlara kısaca değinelim:
İnanç
Sınavlara hazırlanan öğrencilerin çoğunun, daha yolun
başındayken pes ettikleri için kaybettiklerini görürüz. Bu tür öğrenciler, yaptıkları
işe daha yolun başındayken kendilerini tam olarak inandırmamışlardır. Kendilerini
inandırmadıkları için sınav sonuçları da hüsranla sonuçlanmaktadır. Oysa, yaptığınız
işe her şeyden önce kendimizi inandırmalıyız. Herkesin bildiği üzere “İnanmak,
başarmanın yarısıdır.” sözü unutulmamalı ve aklımızın bir köşesine her
zaman yazılmalıdır. Çünkü İnanç olmadan
başarı da olmaz.
Emek
Muhakkak hepimiz belirli bir hedefe yürürken başarıyı elde
edip muvaffak olmak isteriz. Bunun sonucunda hayat kalitemizin belirli
standartlarda yükselmesini temenni ederiz. Bu standartlara ulaşmak için de belirli
bir emek harcamalı ve alın teri dökmeliyiz. “Fedakârlığın
tatlı zaferi, başarısızlığın acı tadından çok daha lezzetlidir.” sözünden
anlaşılacağı gibi alın terinin tarifi olmaz, hele bunu bir de başarı ile
süsleyebiliyorsanız. Alın teri ile gelen her başarı, yaşattığı sevincin yanında
insana özgüven de katar. Bu nedenle, sınavlara hazırlanmada yeterince emek
harcanmalıdır. Yoksa çabalamadan sonuç almamız mümkün değildir. Bu böyle
biline…
Sabır
İnsanoğlunun en zor elde ettiği duygulardan biri de
sabırdır. Sabrın tadı acı olsa da meyvesi her zaman tatlıdır. Öğrenci, çalışma
etabı sürecinde yorulacak; canı sıkılacak ve belki de pes etmeyi düşünecektir. Şayet,
pes etmeden sabırla ve moralini bozmadan yoluna devam ederse daima kazanan
kendisi olacaktır. Bu nedenle sabretmeyi bilen
insanlar, yürüdükleri yolda daima kazançlı çıkmaktadırlar.
Kararlılık
Başarının en büyük etmenlerden biri de elbette
kararlılıktır. Sınav maratonu boyunca, sonuç alma endeksli olunmalı. Günlük
bazda kaç saat ders çalıştığımızın çok da önemi yoktur. Önemli olan maraton sonunda
istediğimizi koparıp koparmamamızdır. Her zaman az da olsa, sürekli olan bir çalışmamız
olmalı. Etkin ve sürekli olan bir çalışma her zaman başarı getirir.
Eğer maratonun
sonunda istediğimiz sonucu alabiliyorsak başarılı sayılırız. Bu nedenle, maraton
sonunda ipi göğüsleyebilmemiz için yapılması gereken her şeyi kararlı bir
şekilde, sabırla ve zamana yayarak yapmamız gerekir. Tolstoy’un deyimiyle: “Sabır
ve zaman, işte benim güçlü askerlerim.” işimizi ancak zamana yayıp sabırla çalışarak sonuç
alabiliriz. Bu da tamamen ne kadar kararlı oluşumuza bağlıdır.
Çalışma Stratejisi Nasıl Olmalı?
Şüphesiz her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Bu nedenle
sınavlara hazırlık aşamasında herkesin çalışma tekniğinin de farklı olması
gayet doğaldır. Sınavlara yönelik hazırlanacak ders çalışma programları da
kişinin kendisine göre yani hayat düzenine göre olmalıdır.
Her öğrenci; ders çalışmaya başladığı ilk günlerde,
kendisine göre saat saat derslerin olduğu bir program hazırlar ve genellikle
çalışma masasının bulunduğu duvara asar. Bu programı uygulamak adına, aslında ilk
başta her şey öğrenciye mümkün gibi görünür. Ancak durum göründüğü gibi
değildir. Çünkü biz insanlar duygusal bir yapıya sahip olduğumuzdan, bu şekilde
derslerin yer aldığı bir ders çalışma programını, bire bir uygulamamız mümkün
değildir.
Duvarlara asılan ders çalışma programını, ancak otomatik
düzene bağlanmış bir makine uygulayabilir. Biz insanların -makine olmadığımız için- saat saat hazırlanan böyle bir programa
ayak uydurabilmesi hiçbir zaman mümkün değildir.
--Çalışma
Stratejisinde Zamanın Önemi--
Öncellikle şunu belirtelim. ÖSYM ve MEB’in yaptığı KPSS,
YGS, LYS, ALES ve TEOG gibi büyük sınavlara üç beş ay hazırlanmak yetersizdir.
Çoğu kişi: “Son üç ay çalışsam, bana yeter.”
der ama sınav sonrası bu zaman diliminin kendisine yetmediğini görür. Bu tür
sınavlara, ciddi şekilde hazırlanan öğrenci oldukça fazladır. Bu nedenle, burada
önemli olan elit kesimi geçebilmektir.
Bunu başarmak için de maraton sürecinde zaman kavramını, etkili
bir şekilde kullanmak gerekir. Her öğrencinin, anlama kapasitesi ve bilgi alt
yapısına göre sınava en az altı veya sekiz ay çalışıp hazırlanması gerekir. Son
üç ay bana yeter diyen öğrenci konulara başladığında, bizim soru faslına ve
seri denemelere geçmiş olmamız gerekir ki belirli bir başarı farkı oluşsun. En
büyük başarı farkı da zaten bu şekilde oluşturulur.
Vakit, nakittir. Sınava kaç ay varsa, diyelim ki sekiz ya da
on ay var, zamanı da bu şekilde
sekiz veya on’a bölüp bu aylar
için ayrı ayrı hedefler konulmalıdır. Örneğin, beşinci ayda tüm konuları
bitirip soru faslına geçmem gerek. Altınca aydan sonra da seri denemeler dönemi
başlamalı gibi…
Aylara ders ve konu dağıtımları yaptıktan sonra, bilgilerin
daha kalıcı hale gelmesi için yeterince tekrarların yapılması gerekir. Bu
tekrarlar, günlük, haftalık ve aylık olarak belirli bir düzene konulmalıdır. Yapılan
tekrarlar, aynı zamanda konuların zihnimizde daha kalıcı ve canlı kalmasını sağlayacaktır.
Genellikle ders çalışma programları ayarlarken şuna dikkat
etmek gerekir:
Ders çalışma programları günlük ve saatlik olmamalı. Öncellikle
yıllık sonra aylık daha sonra da haftalık olarak zamana yaymalıyız. Haftalık tekrarlara
göre, ders ve konu dağıtımları yapılmalı. Eğer haftalık tekrarlarda başarılı
iseniz sonuç alırsınız. İşler yolunda demek ve kazanan siz olacaksınız. Şayet
haftalık tekrarlarda başarısız iseniz biraz daha sıkı çalışmanız gerekir.
Ayrıca o haftaya dair genel bir durum değerlendirmesi yapılarak, başarısızlık
nedenleri ortaya konulmalıdır. Haftalık değerlendirmenin yanı sıra, mutlaka her
ay ‘Genel başarı durum değerlendirmesi’ yapılmalıdır. Yoksa telafisi olmayan
sonuçlarla, karşılaşabiliriz.
İnsanoğlunun her düşüncesi, birer duasıdır. Her neyi düşünürseniz,
o sizin duanıza dönüşür, hayat biçeminiz olur. Bu nedenle başarıyı çok isteyin,
zamanla duanızın nasıl artığını göreceksiniz. Bir şeyi ne kadar çok isterseniz
o şeye o kadar yakın olursunuz, o şeyle bütünleşirsiniz. Başarı adına,
“Hayat senfonisinin parmaklarımızın ucunda olduğunu sakın
unutmayın.”
Başarılar…
ahmet ronas, 07 Aralık 2015