AYŞE APO kitabını okuyunca çok ilginç ve güzel bulacaksınız.
Sevgili arkadaşım Mahmut Semen’in “Ayşe Apo-Dağdan İnenler” kitabını okumak için bu Pazar günü elime aldığımda, gün boyu TEDAŞ’ in azizliğine uğramama ve geceleyin de sık sık gelen elektrik kesintilerine rağmen, kitabı kesintisiz okuyup bitirdim. Çünkü kitap, okudukça merak uyandıran bir üslup, akıcı ve sade bir dille yazılmıştı.08.08.2012 05:47
AYŞE APO kitabını okuyunca çok ilginç ve güzel bulacaksınız.
Sevgili arkadaşım Mahmut Semen’in “Ayşe Apo-Dağdan İnenler” kitabını okumak için bu Pazar günü elime aldığımda, gün boyu TEDAŞ’ in azizliğine uğramama ve geceleyin de sık sık gelen elektrik kesintilerine rağmen, kitabı kesintisiz okuyup bitirdim. Çünkü kitap, okudukça merak uyandıran bir üslup, akıcı ve sade bir dille yazılmıştı.
Kitabın kapağının önyüzündeki, bir bayan gerillanın, photoshop ile çift taraflı konulmuş bir fotosu ve ortasında, karşıdan bakan eski 100 Alman Markı'nın ön yüzündeki Clara Schumann'ın resmine; arka yüzünde ise, polis kordonunda çömelmiş türbanlı eylemci kıza bakınca, kitabın içeriğinin, bu kapaktan çok öte, başka şekilde olacağını tahmin edemezsiniz. Bu, ne hanım olan bir Ayşe’nin hikâyesidir ve ne de Apo, herkesçe bilinen Apo’ dur. Bu, apayrı bir hikâyedir.
Anadilde eğitimin olmadığı bir okul ortamında, bir Kürt öğrencinin anlamadığı Türkçe (Adın nedir?) sorusunu, tahminle, (Annenin adı nedir?) şeklinde sorulduğunu sanarak, (Ayşe!) diye yanıt vermenin azizliğine uğrayan Abdurrahman’ nın ( yani Apo’nun) hikâyesidir. Olay, anadilde eğitim görememenin pedagojik trajedisi gibidir.
Bu kitap, kıvrak bir ince zekâ üslubuyla; bölgedeki eğitimin içyüzünü göstermekle kalmıyor; ayrıca, bölgenin feodal ve dinsel sapkınlık hegemonyasının kadına verdiği değeri(!), yaşantısal bir örneklemeyle, eleştirel olarak, çok güzel bir şekilde gözler önüne seriyor.
Bu kitapta, kız istemenin, görücü usulünü bile gölgede bırakan bir başka yüzünü; sıfatı “şeyh” dahi olsa, kızlarını mal gibi görüp başlık parasını öne çıkaran bir babanın acınası halini ve buna karşın, imanı sarsılan oğlan babasının, başlığı temin etmek adına, nasıl yoldan sapıp kötülüğün uçurumuna düştüğünü; kızın, erkek kardeşlerinin de baba servetine tek başlarına konduktan sonra, kız kardeşlerinin şahsında, nasıl kadına karşı acımasız ve umarsız olduklarını ibretle okuyacaksınız.
Bu kitapta, din kisvesi altında yapılan şaklabanlıkların yanı sıra, kadına bakış noktasında; sağcı, solcu, dindar erkekler arasında, nasıl pek bir farkın olmadığını; nasıl hepsinin ataerkil anlayışta olduklarını okuyacaksınız.
Türbanından dolayı, okulundan olan bir genç kızın başına gelenlerle, kendisinin ve aşkı Cengiz’in hayatını nasıl alt üst olduğunu göreceksiniz. Türban konusuna, yazarın getirdiği dinsel yorumla beraber, kadın-erkeklerin bir arada camilerde namaz kılması gibi, kimi dinsel anekdotları da ilginç bulacaksınız.
Henüz ölümü gerçekleşmemiş, ancak, öldü sanılarak gömülen bir kişinin, türbesinden gelen seslerin, “kabir azabı” sanılması ve yorumlanması(!); arkasından gelişen ilginç durumları ve bu bağlamda sağlık kurumlarının bölgedeki hazin durumunu, bu kitapta geçen gerçekleşmiş bir örneği okuyup hayretler içinde kalacaksınız.
Aynı şekilde bu kitapta, egemen Türk eğitim sisteminden geçmiş, sağcı, solcu veya dindar olan herkesin ve bu arada egemen basının da, Kürt halkının sorunlarına nasıl aynı mantıkla duyarsız olduklarını ve soruna şoven ve çözümsüzyaklaştıklarını okuyacaksınız.
Bu kitap, önce insan, diyerek, insanlığı ön plana çıkaran bir anlayışla yazıldığı için, yazarı Mahmut Semen’i ayrıca tebrik etmek gerekir.
Siz de, “Ayşe Apo” kitabını okuyunca çok ilginç ve güzel bulacaksınız.