Şair Doğan Karaağaç’ın ‘Şewat’ adlı ikinci şiir kitabı çıktı. Şair, bu kitabında da ülkesini, insanlarının acılarını, hüzünlerini, umutlarını, hayallerini ve mutluluklarını mısralara döküyor.
31.08.2012 11:29
Bir şewat ki
Hiç gelmez sonu!
Cayır cayır memleketim
Bugün hasret sarar
Eder püryan
Hüzündür kapımda yarın
Nöbette duran
Kavgadayım kendimle
Kıran kırana
Boğaza boğaz
Neylesem?
Her yanım vaveyla
Her yanım ayaz!
En zor anlarınızda, kendinizi umutsuz hissettiğinizde, kırılgan ve yapayalnız bir hayatın eşiğine sürüklendiğinizde, bütün iş güç, hesap ve düşüncelerinizi bir kenara bırakıp elinize bir şiir kitabı alın. Aldığınız kitabı avuçlarınızda tutmakla yetinmeyip sayfalarını açın, dilerseniz bu rastgele de olabilir. Lakin lütfen açın ve okuyun. Okurken dokunun her kelimesine, şair rota çizmiş ise rotaya sadık kalın, öğüt vermiş ise uyun, şifre olduğunu sezmiş iseniz kazın, araştırın, içinde kaybolun.
Bunun için bir şair olmanıza gerek yok ya da şair adayı olmanıza da. Sadece bir yerlerde, bir yerlerden tutmuş iseniz bir zamanlar bir şiirin elini, önemsemiş iseniz, dertleşmiş iseniz ya da, bu yeterli. Ben öyle yapıyorum ve siz de öyle yaparsanız bana hak vereceksiniz kuşkusuz. Şiirin bu muazzam varlığına siz de tanık olacaksanız. Kimi yerde can kurtarmışlığına ya da kimi yerde nefes vermişliğine, kan takviyesine, umuda, huzura ve hatta mutluluğa...
Her şair ülkesinin duygu damarıdır
Elinize bir şiir kitabı alın, şairini tanıyıp tanımamanız da mühim değil. Açın sayfalarını, kelimelerine dokunun, kelimelerini koklayın, tadın... Şiiri yaşayın bir bakıma. Bir parçası olsun hayatınızın herhangi bir anının. Siz ne kadar şiir tanıdıkça o kadar da şair dost edineceksiniz, o kadar şairin sofrasında, o eşsiz, çıkarsız, karşılıksız ikramlarından tadacaksınız. Ben öyle yapıyorum.
Elinize bir şiir kitabı alın, illa tavsiye edilmesini istiyorsanız Şewat’ı alın ayalarınıza, ayalarınızdan da yüreğinize. İlkinden başlayıp son sayfasına kadar okuyun, okumakla kalmayın koklayın, tadın, yaşayın. Şewat’ta naif bir şairle tanışacaksınız, yüreği mangal, yüreği kallavi, yüreği şiir dolu 50’sinde bir dost, bir karındaş, bir baba… İlk şiir kitabında olduğu gibi Şewat’ta da her şiirinin bir sokak, bir mahalle, bir şehir, bir ülke olduğunu ve ülkesinin insanlarını, insanlarının acılarını, hüzünlerini, hasretlerini, umutlarını, hayallerini ve mutluluklarını göreceksiniz, hatta yaşayacaksınız. Her şair kendi ülkesinin duygu damarıdır, şiirleri de başlı başına birer candır. Usta şair Doğan Karaağaç da bunun sadeleştirmesini ikinci şiir kitabı olan Şewat’da veriyor.
„Roj hezar fin bena barî
Roj û şev mirê beno tarî
Derd û kul î rêz û rêze
Nalîna min resê dêzi
Ax lê dayê gûl çilmisyê
Bilbil dar sero helisyê
Ma tam nedî no dinyadi
A qama destra amê ma qardi“
Sırada iki kitap var
Doğan Karaağaç’ın, ‘O Dağ Yürekli’ adlı ilk şiir kitabı Tevn Yayınları’ndan 2011 yılında çıkmıştı. 2012 yılının temmuz ayında çıkan ikinci şiir kitabı Şewat, Sözkesen Matbaacılık tarafından şair Gülten Kahraman’ın editörlüğüyle şiirseverlerle buluştu. Türkçe ve Kürtçe’nin Kirmanckî (Zazaca) lehçesiyle kaleme alınmış şiirler yer alıyor. Aralarında ‘Vêfra Spî’, ‘Tim û tim’ ile 3 ayrı şiirden oluşan ve kitaba da adını veren Şewat olmak üzere 93 şiir bulunuyor. Şair, anılarından ve halkının yaşadığı acılardan etkilendiğini şiirlerinde de hissettiriyor. Şiirlerinde pastoral, epik, didaktik ve lirizmi ölçü olarak kullanıyor. Halen Çermûk’ta yaşayan Karağaç, 5 No’lu Cezaevi ve Cenderedeki İnsanlık adında iki kitap çalışmasının olduğunu da müjdeliyor.
Uzun yıllar cezaevinde tutuldu
1962 yılında Amed’in Aberna ilçesine bağlı Ekrek köyünde, Kürtçe’nin Kirmanckî lehçesini konuşan bir Kürt ailenin onuncu çocuğu olarak doğar. İlk eğitimini Çermûk’ta tamamlar ve bir süre mevsimlik işçi olarak İzmir’de bulunur. Marksizm’le tanıştıktan sonra kısa bir süre Türkiye İşçi Partisi’ne bağlı Genç Öncü içinde siyasal faaliyet yürütür. Ancak Kürt sorununa dair doğru yaklaşımlarının olmadığını görünce Genç Öncü saflarından ayrılıp, Kürt siyasal hareketi içinde yer alır. 1979’da Wan Sağlık Koleji’nde öğrenci iken politik çalışmaları için eğitimini bırakıp Amed’e geri döner. 1980’de burada tutuklanır. İşkenceleri ile bilinen 5 No’lu Cezaevi’nde 8 yıl tutulur. Daha sonra 1993 yılında tekrar tutuklanan Karaağaç, Diyarbakır, Ergani, Bartın, Adıyaman ve Hilvan Cezaevlerinde tutulur. 2003 yılında serbest bırakılır. Şair olmasının yanı sıra felsefe, psikoloji, tarih ve siyasi bilimler konusunda araştırma da yapıyor.