Kürtçe Edebiyatın İlk Çizgi Çocuk Kahramanı
“Guldexwîn”, Dîwan Yayınları’ndan Çıktı
Çocuklara ve çocukluğunu özleyenlere müjde!...
Kürtçe edebiyatın ilk çizgi çocuk kahramanı olan ve “Kürtler’in Heidi’si”
olarak çağrılan “Guldexwîn”, kitap olarak Dîwan Yayınları’ndan çıktı.
Ekoloji ve Çevre bilinci alanındaki çalışmalarıyla
tanınan edebiyatçı – yazar İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve geleceğin ressamları
arasında gösterilen henüz 17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Zişan Özeke’nin
çizdiği “Guldexwîn”, bir yıla aşkın süre gelen yoğun bir çalışmanın ürünü
Çocuklara doğa sevgisi, hayvan sevgisi ve çevre
bilinci kazandırma amaçlı kaleme alınan “Guldexwîn”, bir çocuk kitabı olarak
Dîwan Yayınları tarafından büyük boy, sayfaları kalın ve renkli olarak basıldı.
Kitabın editörlüğünü Muhammed Jiyan, mizanpajını ise Rıdvan Halil yaptı. 63
sayfalık büyük boy çocuk kitabının tamamı resimli ve renkli.
İsviçre’nin dünyaca ünlü çizgi film kahramanı cici
kız Heidi’ye bir kardeş geldi, müjdesi ile Kürt çocuklarının yeni sevgilisi
Guldexwîn olacak.
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinin şirin bir dağ
köyünde yaşayan cici kız Guldexwîn’in yaramazlıkları, halkımızın neşe kaynağı
olacak, evlerimize sevinç ve mutluluk getirecek.
Kürtler’in de bir Heidi’si var artık.
Guldexwîn, Kürtçe.
“GULDEXWÎN” NE DEMEK?
“Guldexwîn”, anavatanı Hakkari, Zağros Dağları
olan bir çiçeğin ismi. Kürtçe’de “Kan ağlayan gül” demek.
Duruş ve şekil olarak, bildiğimiz güllere hiç
benzemiyor. Çünkü dünyadaki tüm güller gülerler, fakat bu gül ağlıyor.
Dünyadaki tüm güllerin yüzünde sevinç vardır, fakat bu gülün yüzünde hüzün.
Bu gülün özelliği; yukarıya değil aşağıya bakması,
sürekli boynu bükük durması. Bundan daha ilginci ise; eğik olan başının içinden
su damlacıkları oluşması, gözlerinden yaşlar akması, gözyaşı dökmesi, ağlaması.
İşte bu ibretâmiz özelliğinden dolayı, yüzyıllar
boyunca bilim adamlarından çok edebiyâtçıların, botanikçilerden çok şâirlerin
ilgisini çekmiş olan bir bitki.
Sadece Zağros Değları’nın eteklerinde ve
yaylalarında kendiliğinden yetişen bu çiçek, daha çok, rakımı 1400 m – 2500 m
arası yüksek yerlerde açıyor. Her sapında genellikle 6 çiçek birden açıyor; 3
ile 8 arası çiçek aynı anda başını öne eğip toprağa bakarak ve birlikte ağlayarak,
gözyaşı dökerek büyüyor. Şekil olarak ne tam “gül”e ne de tam “lale”ye
benziyor; ya da belki de ikisine birden benziyor. Bunun içindir ki kimi “gül”,
kimi de “lale” olarak görmüştür bu çiçeği.
“Guldexwîn”, çiçeğin Kürtçe orijinal ismi ve “Kan
ağlayan gül” demek. Çiçeğin Botanik’teki Latince bilimsel adı, “Fritillaria
Kurdica”. Yani, “Kürt Çiçeği”. İngilizce adı ise “Tulip Crying” bu çiçeğin.
Yani, “Ağlayan Lale”. İranlılar’ın dilindeki ismi ise, “Kerbelâ”. Türkçe’de ise
çiçeğin “Ters Lale”, “Şemdinli Lalesi” ve “Ağlayan Gelin” gibi isimleri var.
ÇOCUK ÖYKÜSÜ “GULDEXWÎN” NEYİ ANLATIYOR?
İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve Zişan Özeke’nin
çizdiği “Guldexwîn” öyküsü, işte bu çiçeğin, küçük bir kız çocuğunun şahsında
canlanmasıdır.
“Guldexwîn” öyküsü, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinin
Nehrî köyünde geçiyor.
Guldexwîn, şirin mi şirin ama bir o kadar da
yaramaz bir kız çocuğu. 4 yaşında. Çok sevimli, tıpkı Heidi gibi. Bütün gün köyde
yaramazlık yapıyor; danalarla, kuzularla ve sıpalarla oyun oynuyor. Bir küçük
kedisi, bir kuzusu, bir sıpası, bir de sarı kuşu var Guldexwîn’in; bu hayvanlar
onun arkadaşları.
Guldexwîn bir yetim kız. Anne ve babası yok. Yaşlı
bir karı kocanın yanında kalıyor; onları dedesi ve ninesi sanıyor. Anne
babasının kim olduklarını, ölüp ölmediklerini kimse bilmiyor. Bunu sadece
yanında kaldığı yaşlı çift biliyor ama kimseye söylemiyorlar.
Guldexwîn’in, bu küçük cici kızın aslında gerçek
ismi Elif. Ama herkes onu Guldexwîn diye çağırıyor.
Yanında kaldığı yaşlı adam bir gün Şemdinli’den
Van’a gidiyor ve orada bir ay kadar uzun bir süre kalıyor. Döndüğünde ise
yanında bu küçük kız, Elif var. Elif yeni geldiği bu ortamda, hiç tanımadığı
insanların arasında ilk başta çok korkuyor ve utanıyor. Sürekli boynunu büküyor
ve ağlıyor. İşte bu küçük kızın yeşil elbisesi üzerindeki sarı saçları ve hep
boynunu büküp ağlaması hali, köylüler tarafından tıpkı guldexwîn çiçeğine
benzetiliyor. Bu yüzden köylüler ona “Guldexwîn” lakabını takıyorlar ve artık
herkes öyle çağırıyor. Zamanla köylüler onun gerçek ismini bile unutuyorlar.
Fakat daha sonra yeni evine, köye ve insanlarına
alışan Guldexwîn, artık bütün gün yaramazlık yapan, oradan oraya koşan, etrafına
sevinç ve mutluluk dağıtan neşeli bir çocuk oluyor. Yani lakabıyla tam ters bir
mizaca sahip oluyor.
Guldexwîn’i büyüten yaşlı adam ise, çok ama çok
farklı bir insan. O her ne kadar köyde sade bir hayat yaşıyorsa da, ilim sahibi
bir âlimdir. Adeta bir deryâdır. Bilge bir adam; konuştuğu her sözde, ağzından
çıkan her cümlede bir hikmet, bir öğreti vardır. Zamanında Hakkari ve Van’da
medreseleri olan, medreselerde yüzlerce talebenin yanında ilim tahsil ettiği
bir âlim, bir feylezoftur. Fakat O’nun faaliyetlerinden rahatsız olan devlet,
medreselerini kapattırmış, bu âlimi zindanlara atmış, adam yıllarca zindanlarda
yattıktan sonra devletin zûlümlerine daha fazla dayanamayarak köyüne dönüp sade
bir hayat yaşamaya başlamıştır.
Bu yaşlı bilge, Guldexwîn’i o kadar seviyor ve ona
o derece bağlıdır ki, adamın o yaşlılığındaki tek yaşama sevinci bu küçük kız
olmuştur. Medreseleri zorla kapattırılmış, fıkıh, kelam, tefsir, akaid, tarih
ve felsefe alanında kaleme aldığı onlarca eseri, yazdığı kitapları toplatılıp
yakılmış, öz çocukları gibi sevdiği ve üzerine titrediği yüzlerce talebesi
kendisinden kopartılmış bu yaşlı bilge, bir nevi inziva hayatına çekildiği
kendi köyünde, sadece bu sevimli cici kız Guldexwîn ile teselli bulmaktadır. Bu
yaşlı adam, hayatta tutunduğu tüm dallar kopartıldığı ve artık hayata resmen
küstüğü bir zamanda, esrarengiz ve nasıl olduğunu hiç kimsenin bilmediği bir
şekilde hayatına giren bu küçük sevimli kız sayesinde, bu küçük kızın
yaramazlıkları ve yuvasına kattığı neşe sayesinde yeniden yaşama bağlanmıştır.
Böyle yaşlı bir bilge, hayata tamamen küsmüş bir
âlim ve bu büyük insanı küçücük bir kızın yeniden hayata bağlaması.
ÇİZGİ FİLMİNDEN SİNEMASINA HER ŞEYİ YAPILACAK
Çocukların yeni sevgilisi ve “Kürtler’in Heidi’si”
olarak çağrılan Guldexwîn’in çizgi filminden sinemasına ve tiyatrosuna kadar
her şeyi yapılacak. Henüz Dîwan Yayınları tarafından kitap olarak yayınlanmadan
ve Siirt’ten Öte sitesinde bölüm bölüm yayınlanırken birkaç film şirketinden
teklif alınmıştı.
Çizgi film çalışmaları için kitabın çıkmasını
bekleyen film şirketinin verdiği bilgiye göre, çizgi film çalışmasına hemen
başlanacak ve bir yıl içinde tamamlanacak. “Guldexwîn” gelecek yıldan itibaren
televizyon ekranlarından çizgi film olarak gösterime girdikten sonra da bir
çocuk oyuncu bulunup sinema filmi çekilecek.
“Adını Arayan Coğrafya” (2009, Özedönüş Yayınları)
adlı araştırma kitabı ve “Gülistan” (2012, Ekin Yayınları) adlı şiir kitabı
bulunan gazeteci, yazar, şair ve doğa aktivisti İbrahim Sediyani’nin,
“Guldexwîn”, üçüncü kitabı olarak sevenleriyle buluşuyor.
KÜNYE
BİLGİLERİ:
Guldexwîn
İbrahim
Sediyani – Zişan Özeke
Çocuk
kitabı, renkli, 63 sayfa
ISBN
978-605-63853-1-5
Mayıs
2013
Dîwan
Yayınları
Zeyrek
Mah. İtfaiye Cad. No: 17/3, Fatih – İstanbul
Tel:
(0212) 534 48 30, Mail: diwankitab@gmail.com