Yavşaklık parayla satılmıyor
İzin verin de size hem haberci, hem de insan kalitesi açısından ne kadar iğrenç olduğunuzu belirteyim. Çünkü 27 yıllık bir gazetecinin evine ekmek götürememekten dolayı çok sevdiği mesleğini icra etmeye çaresizlik içinde son verişini duyuran böylesine samimi bir haykırışı ancak insanlıktan zerrece nasibini almamış, iğrenç biri "aba altından şantajlı açıklama" olarak yorumlayabilirdi.
Beni işte bu sektörden de bu camiadan da sizin gibi tipler iğrendirdi, nefret ettirdi. Benim şantajla işim yoktur, ben hukuk yoluna başvururum ve sabırla bekleyip adamı en sonunda oyarım. Nitekim Yeni Şafak da hukuk yolundan gidilerek geçen hafta itibarıyla mahkemeye verilmiştir. En fazla 4-5 ay sonra da iş kanununun ilgili maddeleri uyarınca aslanlar gibi 12 yıllık kıdem tazminatımı ve ödenmemiş maaşlarımı tıkır tıkır ödeyecektir. Bu konuda hiç kaçar yolu yoktur. Dilerseniz, yeterli paranız varsa, yukarıdaki yavşakça yorumunuz için sizi de mahkemeye vereyim. Fakat bir haberi bu kadar sefil bir perspektifle yorumlayacak kadar seviyesiz editörler barındıran bir sitenin açacağım tazminat davasını ödeyebileceğini hiç sanmıyorum.
ALİ MURAT GÜVEN”
***
Yeni Şafak eski çalışanı Ali Murat Güven Beye,
Yeni Şafak Gazetesi’nin size ve diğer çalışanlarına reva gördüğü haksızlıklar elbette ki bizi son derece üzmüştür. Hata bu reva görülen zulmün İslami kimlik iddiasında olanlar tarafından yapılmış olması üzüntümüzü ayrıca kat be kat artırmıştır.
Bu vesileyle istifanızı konu ettiğiniz yazınızı kaynak belirterek sitemizde yer verdik. Başlıkla amacımız sizlere mesaj vermekti o hasıl olduğu için yorumunuz üzerine gerekli düzeltmeleri yaptık. Düzeltme herhangi başka sebepten dolayı yapılmadı. Amacımız başkaları gibi ne üzüm yemektir! Ne de bağcıyı dövmektir! Bilakis geçerken sadece bir selam vermekten ibarettir.
Daha önce de, aynı şekilde mazlum olduğuna ve özellikle sözde Müslümanlar tarafından zulme uğratıldıklarına inandığımız, benzer durumlarda ki, işten atılan Ali AKEL’i ve Ak Parti, içinde ki yanlış gidişata sözlü olarak değil sadece Hz. Meryem’in “susma orucunu” tutarak protesto ettiği için Parti Meclisi’nden atılan Muhterem Ayşe BÖHÜRLER’in de ilgili yazılarına sitemizde kendi başlık ve takdim yazılarımız altında hata edebi hatalarına dahi dokunmadan yukarıda ki yorumunuzda olduğu gibi yer verdik.
Yazınıza, “Yeni Şafak'ta Şantajlı şok istifa!” başlığı ve “Yeni şafak Gazetesi sinema yazarı Ali Murat Güven gazetesinden istifa etti. İşte Güven'in aba altı şantajlı şok istifa yazısı” takdimi ile yer verdik.
Tabi ki başlık ve takdimleri heva ve heveslerimizden esinlenerek atmıyoruz ve yapmıyoruz da, bunları yazıların içeriğinden alıyoruz.
İstifanıza konu yazınızda ki, “Bu istifa, kafamda 2012 yılının ilkbaharından bu yana kendi meslekî ve kültürel çevremden gördüğüm insanlık dışı, İslâm dışı hoyratlıklara, iğrenç hakaret ve saldırılar karşısında yaşadığım iç acıtıcı yalnızlıklara paralel olarak adım adım şekillenen radikal bir kararın fiilen yürürlüğe konulması anlamına gelmektedir.” Dediğiniz paragrafta ki gerekçelerinize yüzde yüz katıldığımı, aldığınız kararın doğru ve gecikmiş olmasına rağmen desteklediğimizi ifade etmek isterim.
Zaten yazınızı da bu bağlamda paylaştık…
“Bir daha kesinlikle geri dönmemek üzere” mesleği ve sözüm ona “bizim mahalleyi” bırakmanız ise Gâvura kızıp “orucu bozmaya” benzer ki. Tabi o da sizin kararınız ve sizinle doğruluğu/yanlışlığı da tartışacak değilim. Ancak tek temennin ve tesellim bu kararın ve yukarı da ki yorumunuzda dâhil kızgınlıkla kaleme alınmış olmasıdır.
Bu yüzden mesleğinizi seviyorsanız eninde sonunda ona dönersiniz dönmenizi de tavsiye ediyorum ama o ikiyüzlü mahalleye asla…
Yazınızda size ve diğer çalışanlara yapılan insanlık dışı muameleler olduğunu ima etmiş ama bunların neler olduğunu açıklamamışsınız.
Siz ve diğer çalışanlara reva görülen “haksızlıkları” basına deklare etmeyi de “muhatabım önümüzdeki birkaç gün içinde iş hukuku açısından üzerine düşeni yapmadığı takdirde” ki şartına bağlamışsınız
Evet, içerde kalan maaş ve tazminatınız ödenmediği takdirde ne yapacaksınız?
Gazetenin size ve diğer personele yaptığı zulümleri, belki de bilmediğimiz bir sürü kirli çamaşırını, hukuk dışılıklarını kamuoyuyla paylaşacağınızı ima ediyorsunuz.
Ama ödedikleri takdir bunları kamuoyuyla paylaşmayacaksınız değil mi?
Sanırım, bunun apaçık bir TEHDİT ve ŞANTAJ olduğunu bilmek için, yüksek matematiğin VE, VEYA, ANCAK VE ANÇAK mantık önermelerini bilmemiz gerekmiyor.
Gidin bu “şartlı açıklama ve açıklamamanızı” bir ilkokul öğrencisine sorun eminim ki, o size bunun apaçık bir ŞANTAJ olduğunu söyleyecektir. Şantaj kelimesini bilmez ise BLÖF ve onu da bilmez ise kesinlikle TEHDİT diyecektir.
Sizin hakkınız olanı mahkeme yoluyla aslanlar gibi alacağınızı zaten ifade ediyorsunuz. O zaman “açıklama ve açıklamamanızı” niye o ödemelere bağlıyorsunuz ki?
Haklıyken niye kendinizi haksız duruma düşürüyorsunuz ki? Yok, “Bu psikoloji ile sanki ben ne yaptığımı biliyor muyum ki?” diyecekseniz size yüzde yüz hak veriyorum.
Doğrusunu isterseniz hak yeme konusunda bizim meselmanlar en azılı kapitalistlerden daha kurnaz ve hilekârdırlar. Belki, hakkınız olanı size vermemek için kâğıt üzerinden her şeyi çoktan hukuka uydurduklarını sezdiğiniz için o “AÇIKLARIM HA” ya başvurmak zorunda kaldınız. Ki ben öyle olduğunu tahmin ediyorum.
Sevgili dostum
Wallahi seviyesiz değiliz! Zenginde değiliz. Sana haksızlık etmişte değiliz. Hele yavşak hiç değiliz. Başlık ve takdimimizde iftira ve karalama yoktur. Sadece bir zulüm varsa açıklamanızın gerektiği, bu açıklamalarınızı kimi şartlara bağlamanızın doğru olmadığına dikkat çekmek istedik.
Yine de size haksızlık ettiğimize inanıyor ve tazminat davasını kazanacağınızdan eminseniz davayı açınız derim, açmakta serbestsiniz. Kaybettiğimiz takdirde, ödeme gücümüz olmazsa da ki yoktur, Allah’ın izniyle cezaevlerinde gidip yatma gücümüz vardır, yataraktan da ödeyebiliriz.
Ama yanılıyorsunuz!
Ekonomik sıkıntılar sizi ne denli sıktığını, psikolojinizi ne denli alt üst ettiğini tahmin ediyor, yazı ve yorumunuzdan paradan başka bir şey düşünmediğinizi, düşünecek durumda olmadığınızı da görüyor ve buna çok da üzülüyorum. Bunu da özellikle bilmenizi istiyorum.
Sizi bu duruma düşürenleri de lanetliyorum.
İnancın olsun zengin olsaydım, yo yoo yanlış anlama sana zekât veya sadaka falan vermezdim. Sırf benden yüklü bir tazminat kazanman için sana öyle bir hakaret yazısı döşerdim ki aklı hayalin dururdu. Ama ne yaparsın, sen daha iyi bilirsin! Bu zamanda imanla para bir arada bulunmuyor.
Seni seviyoruz
Selametle
Mahmut Semen
***
Ali Murat Güvenin söz konusu yazısı için TIKLA