Geleneksel kodlara 'bazılarınca' geri dönülme çabası heyecan verici! Kadın bedeni üzerinden namus zırvası güncellenmiş. Namus postuna bürünmüş muhafazakarlığın aldığı canlar yetmiyor anlaşılan. İntihara sürüklenen, yakınındaki erkek tarafından şiddete maruz bırakılan, fuhuşa itilen, töre ve intikam cinayetleriyle katledilen, nüfuzlu kimseler tarafından ya da akrabalarınca tacize / tecavüze uğrayan kadınlar yetmiyor demek...
Kadının yazgısında her daim nakışlanmış felaketler
bunlar. Eğitimli, eğitimsiz, solcu, sağcı, Kürt, Türk. Her aciz erkek ya da erk
tarafından sıklıkla kullanılan yöntem. Neden üretmek basit, kadını psikolojik,
fiziksel, siyasal darmadağın etmek, yetmez akılın göstergesi. Sülale
kadınlarının tetikçilik yaptıkları ise vaka-ı âdiye elbet.
O kadın fuhuşa sürüklenmiş olsa da, entelektüel
olsa da, sıradan çiçekli perdelerin öznesi olsa da sonuç değişmez. Sorun varsa
kaynağıdır, imhasıyla sorun çözümlenir, yetmez akıllarca.
Ataerkil yapının ahmakça dayattıklarına yüreklice
‘baş kaldıran’ her kadın ‘tehlike’dir zira. Şövalyenin sırlarını bilmesi
yeterli risk. Bu nedenle katli vacip olup bu katliam illa fiziksel olmaya ( da)
bilir. "Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın" meydan okumasına sahip
kadınlar, hesap sorma yöntemlerine vakıf kadınlar daha büyük risk ve tehlike;
hem erk açısından hem yanındaki erkek açısından.
Bir süredir rastladığımız, kadına yönelik şiddeti
‘fuhuşu çözümleme’ diye gösteren, "devrimci" sosa bulamış oldukları
vak'alarla, emekçi mahallelerde tam da ataerkinin kullandığı argümanları
"solculuk" sanan, kendilerini "solcu" sayan erk aklının,
neye hizmet ettiği son derece açık ‘kamu hizmet’lerine bir yenisi eklendi.
Emekçi mahallelerin birinde fuhuşa sürüklenmiş bir
kadın dövülerek, diz çöktürülüp sosyal medyada teşhir edilerek fuhuş bitirildi!
O kadın belki bir anne, belki çaresiz bir aile
ferdiydi. Meslek edindiği fahişelik icrasında üstelik asla yalnız değildi !
Hakikaten kutlanası. Elinize sağlık denilesi bir
"eylem". Temiz bir sopa kadını saf kan ‘devrimci’ yapacak. Mahallenin
namusu kurtarılmış olacak. Niye olmasın!
Kadın ticaretinin gerçek sebebini, sömürüyü
hatırlamaya değmez! 'Fuhuşa karşı haçlı seferi'nde, bir kurban dövülse yeter.
Habis bir sistem, istihdam politikaları yerine kadının namussuzluğu koyulur,
devrimciliğin hakkı verilir. Daha yaşanılır ve onurlu bir hayat böyle kazanılır
elbette!..
Oysa; "aşkla kutsanmamış, doğal olmayan her
türlü birliktelik fuhuştur"; der ‘kızıl' Emma...
Bir kadını sopalarken vicdanınızı hangi kapıya
asıverdiniz böyle. Evinden kovulan, el kaldırılan tüm kadınların lanetiyle
hangi "devrim"i yapacaksınız siz?Erkek de olsa aynısı geçerli.
Son zamanlarda sık duyulur oldu, asayişi sopayla
sağlamalarınız. ‘Erk’ olan eline sopa alacak demek ki.
Evdeki devlet koca, sokaktaki devlet siz: oh ne
alâ...
Hepimiz devrimciyiz. Kadınlar ve LGBTİ bireyler
hariç!
Boşuna ‘’anavatan’’ denmiyor memlekete. Kadının
bedeni üzerinden sirküle edilmiyor boşuna cinsellik.
Metalaştırılmış aşk, cinsellik, boşuna kadın
bedeniyle pazarlanmıyor. Muhafazakârlık arttıkça ilk zarar görenler daima
kadınlar. "Devrimci taassubunuz"un, şeriati olandan ne farkı var?
Yarın bir iki eşcinsel de temizleyin ki sapıklar dolaşmasın mahallede.
Hakikaten işiniz gücünüz yok demek!
Kaba kuvvetin olduğu yerde akıl bulunmaz. Akıl
sorunlara çözüm üretir. Kaba kuvvete başvuran "erkek aklı" ise
acizdir!
Birlikteliğin sorumluluğunu üstlenmeyen her aciz
erkek şiddete başvurur. El kaldırır. Çünkü o kendine saygı duymayan zavallı
biridir. Zavallı!
Ne farkınız var? Bu erkek evin içinde, siz
mahallede aynı aczin kurbanısınız!
Fuhuş ve 'mafyatik ilişkilerin' tüm girdi
çıktısını bu kadınla çözdünüz ha! Üstelik diz çöktürüp bir de poz verdirdiniz.
Hayranlıkla her gören "devrimci" olmaya karar verdi sayenizde.
Hakikaten örgütlenme böyle olur. Çoğaldınız. Çarmıha filan gereydiniz de tam
olaydı. Sosyal medyada paylaşırdınız. Daha etkili olurdu. "Organize
işler", fuhuş sektörünü bitirme kararı alırdı. Kesin.
Fahişe bile olsa kadın, el kaldırmayacaksınız!
Bunu hiç unutmayınız!..
Tabii, politik felsefeniz yoksa; gemiyi karaya
çıkaramazsınız. Bunu da unutmayınız!
Nalan Temeltaş, 22 Temmuz 2014, Sesonline.net