Bir saatten fazla süren hayırlı olsun ziyareti, kimilerin dilendirdiği ve iddia ettikleri gibi kuşkusuz gülücük dağıtma ve yağ çekmekle geçmedi. Başta bölgenin ana sorunlarından olan Elektrik sorunu ve çözüm yolları detaylıca konuşuldu. Şirketin haksızlıkları ve bölge insanına karşı tepeden bakmaci ard niyetli tavırları aktarıldı. Elektrik sorununa en azından bir geçiş dönemi yada bir tarife imkanı sağlamak gerektiği vurgulandı.
Otuz küsur yıldan beri PKK’den uzak durun ama ne halt işlerseniz işleyin serbestliği ve alışkanlığını aniden ortadan kaldırmanın imkansız olduğunu, milletin bunu kaçak olarak algılamaktan ziyade kazanılmış bir hak gibi gördüğünü, bu alışkanlığın birden kestirip atmanın mümkün olmadığını, toplumsal patlamalara sebebiyet vereceği vurgusu yapıldı.
Sayın valide böyle bir alışkanlığın elbette kısa sürede terk etmenin kolay olmadığını zaten dinimizde de aşamalı geçişi öngördüğünü, içkinin bile 3 aşamada yasaklandığına dikkat çekildi.
Söz konusu şirkettin kaçakları bahane ederek hiçbir yatırım yapmadığı bütün yatırımları vatandaşa yaptırdığı dile getirildi.
Uzun süreli kesintilerin kabul edilebilir bir durum olamayacağını ve kabul etmeyeceklerini dile getiren, Taşkesen, kaymakamların gerekirse şirket hakkında suç duyurusunda bulunmaları konusunda kendilerine destek çıktığını özellikle ifade ettiler.
Ancak, kurunun yanında asla yaşın yanmasına razı olmayacaklarını, bir sokakta 100 aileden biri bile parasını tam ödüyorsa oraya kesinti uygulamayı kabul etmeyeceklerini, parasını vermeyenlerin tespiti içinde şirkete polis ve jandarma desteği verdiklerini ramazan ayı boyunca kayıp-kaçak tespiti yapacaklarını ve tespit edilenler hakkında gerekli yasal işlemi yapacaklarının da altını özellikle çizdiler.
Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Sayın Cemil Aydoğan, yazdığı kitapları vali Taşkesen’e takdim ederken,
kitaplar hakkında ve Nobel adaylığı konusunda ayrıntılı bilgiler verdi.
Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Sayın Cemil Aydoğan, Elektrik kesintileri ile ilgili faturanın
cumhurbaşkanlığı seçiminde başbakana kesileceği endişesini dile getiren son
köşe yazısının çıktısını da sayın valiye takdim etti.
“İnsan hakları konusunda mürekkep
yalamış, bu konuya biraz bulaşmış biri olarak ta, her gittiğim yerde ben şahsen
kendimi vatandaşın devlet karşısındaki temsilcisi olarak görüyor, kendime öyle
bir vazife addediyorum. Biz kanunla zaten devletin temsilcisi olduğumuz kadar,
milletin sorunları ile ilgili olarak ta devlette karşı milletin temsilcisiyiz.
İnşallah bu misyonu da hakkıyla yerine getiririz. Bu zamana kadar çok şükür
hakkıyla yerine getirdik, hem Tunceli’de, hem Giresun’da ve hem Tokat’a, sadece
devletin ajanı değil Milletinde temsilcisi olduk. İnşallah burada da olur.
Ayrılırken de güzel hizmetleri beraberimizde hayır dualar alarak ayrılmış
oluruz.” Dedi
Mardin’de çok sevilen ve bir o
kadar da çalışkan bir valinin yerine atanmak büyük bir dezavantajdır. Bu sebeple,
sanırım hizmet çıtasını daha yükseğe çıkarmak zorunda kalacaksınız sorusu
üzerine vali TAŞKESEN çok samimi cevaplar verdi.
“Çok doğru söylüyorsunuz bu benim
uykularımı kaçırmıyor değil, yav böyle bir vali ben görmedim. Böyle bir vali
tamam daha çok iş yapan, daha çok çalışan olurda, Bu da çok çalışan, çok iş
yapmanın yanında bir de çok gezen biri, nasıl bu kadar vakit buluyordu, nasıl yetiştirebiliyordu,
nasıl bu kadar gezebiliyordu anlayabilmiş değilim. Kendi yüzüne de söyledim.
Ben ilk defa bende daha çalışkan bir valinin üstüne gidiyorum. Niye benim huzurum
bozulsun? Tokat’a güzel güzel çalışsaydım yani ne gerek vardı. Niye benim
rahatımı huzurumu bozdunuz anlayamadım.”
Basın mensuplarının, basından
takip ettiğimiz kadarıyla sizin de Tokat’tan ayrılışınız sayın valimizin Mardin’den
giderken geride bıraktığı yankı ve hüznünün bir benzerini sizde Tokat’tan
ayrılırken bırakmışsınız?
“Tokatlılar sağ olsunlar da ben o kadarını hak etmemiştim yani ama Tunceli’de ben onu hak ettim onu söylemeliyim. Tunceli’de öyle ağıtlarla ayrıldım ama hakikaten orada halkla çok bütünleşmiştik.
Ben açılımda 2009’da Tunceli’deydim Dersi sporu kurdum. Dersimliler dersim adını ağızlarına alamıyorlardı. Derneklerine dersim ismini koyamıyorlardı. Ben dersim isimli spor kulübü kurdum. Ve ben onun onursal başkanı oldum tamam mı? Ben bunu 2009’da yaptım şimdi herkes yapar. Bu yüzden bir sürü hakaret ve küfür yedim ya “Dersim TC mezar olacak değil miydi?” ne biçim bir valisin sen, askerin mezar olduğu bir yerde sen nasıl dersim ismini koyarsın filan diye, önemli değildi ben doğru yaptığıma inanıyordum. Şimdi olsa yine aynısını yaparım.
Kendimizi çalıştığımız yerlere vakfederiz. İnşallah burada da böyle olacak. Çünkü ben hep hayırlısını istemiş bir adamım. Hayırlısını isteme konusunda ki niyetime hiç su karıştırmadım. Hiç su karıştırmadım. Hayırlısı olsun da biraz batı olsun demedim mesela. Hayırlısının yanına hiçbir kelime eklemedim. Hayırlısı dedim başka bir şey demedim yani ağız alışkanlığı ile bunu söylemedim. Kalpten bunu söyledim ve istedim.
Dolayısıyla bura gelmem normal değil benim. Demek ki hayırlısı bu, yüzde yüz hayırlısı bu. Çünkü benim bu kıdemle, bu doğu tecrübesinden sonra batıya gitmem lazımdı. Tecrübe derken; Tunceli’de askerliğimizi yaptık biz yani beş buçuk yıl mahrumiyetimizi tamamladık burada olmamam lazımdı benim ama demek ki, büyük bir hayır var artık o hayrın ne olduğunu gidene kadar kovalayacağız, bakacağız nedir acaba?
Bir saatten fazla süren ziyaret sonunda vali Mustafa Taşkesen’e Mardin’e atanmasından dolayı başarı dileklerinde bulunarak ziyaretçiler makamdan ayrıldılar.