TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN DA NEHİR YATAKLARINDA ERDOĞAN VE BARZANİ SEÇENEKLERİ
Coğrafi Bir Sözle Başlamak İstiyorum. “Su Birikintileri Derelere, Dereler Nehirlere,
Nehirlerde Denizlere Dökülür. “ Toplumsal ve Siyasal Kategorilerde Bu
Örnekleri Görmek Her zaman mümkündür.
Önce Türkiye Halkları Gözüyle Türkiye’de ki Devlet
Sistemlerinin Tarihçelerine Göz Atmakta Yarar Vardır.
Osmanlı İmparatorluğunun Yıkılmasından Sonra
Halkların Desteğinde Başarıya Ulaşan Kurtuluş Mücadelesinden Sonra Kemalist
İdeolojik Sisteme Dayalı Kana Bulanmış Bir Siyasi Nehir Oluştu. Bu Devlet
İdeolojisine Sahip Olan Güçler Kurtuluş Mücadelesine Destek Veren Kürtlere,
Lazlara, Müslüman Topluluklara ve Çerkez Ethemlere Acımasız Şiddet Yöntemleri
İle Kanlı Bir Şekilde Bu Kitleleri Hizaya Getirmeye Çalıştılar.
Dünyada Kurtuluş Mücadeleleri Tarihinde
Kendilerine Destek Veren Halklara İhanet Eden Tek Sistem Türkiye’de İttihat ve Terakki’nin
Devamı Olan Güya Kuvayı Milliye Hareketi ve Kemalist İdeoloji Sistemi Olmuştur.
Rant Çizgisine Dayalı Olan Bu Sistemin Günümüze
Kadar Gelen Bazı Marifetlerini de Görmekte Yarar Vardır. Tek Parti Sistemi, 60
Askeri Darbesi, 12 Mart Muhtırası,12 Eylül Darbesi, 28 Şubat Askeri ve Sivil
Görünümlü Darbeler İle Tüm Dünya Ülkelerine Kendilerini Tanıtmış Oldular. Bu
Sistemlerin Arkasında Sermaye ve Emperyalist Sistemleri de Görmek de Haksızlık
Olmasa Gerek. Bu Gaddar ve Zalim Sistemleri Türkiye Halklarının Unutması Mümkün
Değildir. Bu Karanlık Sayfaların Doğal Sahipleri Ve Siyasi Proje
Koordinatörlerinin CHP ve Altı oku Olduğunu da Unutmamak Lazımdır.
Sivil Demokrasiyi Bu Ülkede Yerleştirmeye Çalışan
Demokrat Partisi, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi de Bu Sistem Tarafından
Sistematik Olarak Ya Tasfiye Edildiler veya Liderleri Bu Sorumluluklarını
Hayatları İle Ödemiş Oldular.
2002 Tarihinde Kurulu Bulunan Bu Ahtapot Sistemine
Karşı Ak Partinin İktidar Dönemleri Başladı. Erdoğan’ın Cesur Bir Lider Olması
Çok Şeyi Demokratik Bir Düzeyde Değiştirerek Beraberinde Getirmeyi Başardı. Biz
Onun Döneminde Kemalist Sistemin Yavaş Yavaş Tasfiye Yolunda Olduğunu Tahmin
Etmiştik. Meğer FETÖ Terör Örgütü Devlet İçinde Çığ Gibi Büyümüş Ordu Ve Diğer
Kurumlar İçinde Kemalist Kadroları Tasfiye Yoluna Gitmiştir. Bazılarını da
Etkisizleştirerek Kendisine Askeri ve Sivil Bir Darbenin Önündeki Tüm Engelleri
Kaldırarak, 15 Temmuzda Yönetime El Koymayı Amaçlayan Bir Vahşet Yönetimini
Hayata Geçirmeye Çalışmasını Beraberinde Getirmişti.
Erdoğan’ı Bu Cesaretinden Dolayı Gene Takdir Etmek
Lazımdır. Bazı Liderler Gibi Bu Darbe Karşısında Şapkasını Alıp Gitmedi. Kılıcı
Kalkanı ve Atı İle Meydanlara Çıkarak Türkiye Halkını Bu Faşist ve Yobaz
Sisteme Karşı Ayağa kaldırmayı başarmıştır. Bu Süreçlerde Bir sürü Hata ve
Eksiklikleri de Beraberinde Taşımıştır. Bunu da Belirtmekte Yarar Vardır. Çünkü
İcraat Yapan Hatada Yapar. Sözünü de Unutmamak Lazımdır. İktidarı Döneminde
Kürt Sorununu Çözmeye Çalışmış Ateşkesin Hayata Geçmesine Katkı Sunmuş, Oslo’da
Çözüm İçin Karşılıklı Görüşmeler Yapmasına Fırsat Vermiş, Bizim Bildiğimiz
Bilmediğimiz Bir sürü Önemli Adımlar Atmıştır. Bu Önemli Adımlara Rağmen Şiddet
Ve Silahtan Yana Olan Örgütlerden Barış İçin Bir Karşılık Bulamamıştır.
PKK, İran ve Benzeri Ülkelerin Şiddet ve Terör
Eylemleriyle Hendek Savaşına Girişmiş, Kitle Desteklerini Kaybeden Bir Örgütsel
Yapı Durumuna Düşmüştür. Legal Alanda 80 Milletvekili Kazanan HDP Bu Misyonu
Kürt Halkı ve Barış İçin Kullanamamış, Siyasi Direksiyonu Marksistlere Teslim
Ederek Dışardan Destekli CHP ve MHP İktidarının Kurulmasını İsteyerek Erdoğan’ı
Yüce Divana Götürme Amaçlarına Giriştiler.
Tuzak Yapanların Yukarıda Bu Tuzakları Gören
Evrenin Sahibinden Haberleri Yoktu. Allah’ta Haksız Yere Tuzak Kuranları Kendi
Tuzaklarına Düşürmektedir. Bu Çerçeveler İçinde Türkiye de Kurtuluş
Mücadelesinden Şimdiye Kadar Gözle Görülen Müspet Menfi Canlı Delilleriyle
Beraber İki Nehir Oluşmuştur.
1- Erdoğan’ın (Cumhurbaşkanının)Yüzdüğü İçinde Muhafazakâr,
Liberal, Demokrat İnsanların Olduğu Barış ve Kardeşliği Hedef Alan Kürt
Sorununu Kürt Halkı İle Çözmeyi Amaç Eden Antiemperyalist Bir Anlayışın Var
olduğu Bir Nehir Vardır.
2- Siyasal Tarihinde Kemalist İdeolojiyi
Barındıran İttihat ve Terakki’nin Hükümlerini Uygulayan, Militarist Bir
Düşünceden Yana Olan, Sıkıştığı Zaman Emperyalist ve Sermayeden Yana Askeri
Darbelere Başvuran, Kürt Halkının Varlığını İnkâr Eden, Asimilasyoncu Tüm
Israrlara Rağmen Dersime Halen TUNÇELİ Diyen, Suni Siyasi Dereleri Gayri meşru
Olarak Nehrine Akıtmaya Çalışan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yüzdüğü İkinci Bir
Bulanık Nehir Vardır. Bu İki Nehri Halkımızın Sağduyulu Takdirine Bırakmak
istiyorum.
Irak Kürdistan’ında da Benzeri Bir Ortam Vardır.
Mesut Barzani’nin Önderliğinde 25 Eylülde Yapılacak Referandumda Saflar Yavaş
Yavaş Netleşmeye Başlamıştır. Kürt Halkı ve Kürdistan Halklarının Büyük
Çoğunluğu Türkmenler, Araplar, Asuriler, Yezidiler ve Diğer Tüm Halklar İle
Beraber Referandumda Bağımsız Bir Kürdistan’dan Yana Kararlarını Vermiştir. Bu
Süreci Sabote Etmek Amacı İle İran ve Irak merkezi hükümetten beslenen
referanduma karşı fiili olarak çalışmaya başlayan güya Kürt kurumları Adına
konuşan ancak özünde bilerek veya bilmeyerek karşı olan Goran, PKK’nin yan
kurumları, YNK’nin bir kısmı ve bazı marjinal Kürt örgütleri bulunmaktadır.
Barış amaçlı Böylesi toplumsal bir zeminin içer de
ve dışarıda bir Barış ve Demokrasi zeminin yaratılması durumunda Türkiye’de
2019 Seçimlerinde Kürt halkının Demokratik taleplerini Anadolu coğrafyası
içerisinde kısmen de olsa Kürt Halkının Demokratik Taleplerini halledebilen,
Kemalist ve Irkçı Zerzevatlara karşı tarihe damgasını vurarak halkımıza
demokratik bir kulvarın yeniden toplumsal sürecini beraberinde getirmiş
olacaktır.