ŞENGAL'DE YAŞANAN TRAJEDİ

ŞENGAL'DE YAŞANAN TRAJEDİ
Yani yakın tarihimizin DİN adına hareket ettiklerini söyleyen mezhepsel, cemaatsel ve tarikatsal örgüt ve kurumların "Özünde Sapma İçinde Oldukları", Peygambersel geleneğe ihanet ettikleri ve İslamiyet’in özüyle yakından uzaktan bir alakaları olmadığı herkesçe görülmektedir.17.08.2014 15:56

 


 

IŞİD çetelerinin barbarlığı sonucu bölgelerinden göçmek zorunda kalan Şengal Halkları'nın yaşadığı trajediye, ne yazık ki dünya devletleri ve halkları sessiz kalmaktadır.

 

Başta Ezidi Kürtleri'nin, Türkmenlerin ve Hıristiyanların yoğunluklu yaşadığı bu bölgede İslamiyet adına soykırımın yapılması trajedinin kendisidir.

 

İslamiyet, Hıristiyanlık, Musevilik adına yüzyıllardır yapılan katliamlar ve yaşanan iç çatışmaların Peygamberlik geleneğiyle yakından uzaktan ilgisi yoktur.

 

Aksine Hz. İbrahim’in, Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın ve son olarak Hz. Muhammed’in asıl mücadeleleri iktidarlara, zulme, adaletsizliğe, cehalete, katliamlara ve tek tipleştirmeye karşı olmuştur.

 

Nemrudlara, Firavunlara, Roma İmparatorluğunun zulmüne ve cehalete karşı bir çıkış olan Peygambersel dinlerin yeni bir yaşamı hep işaret etmeleri halklaşmalarını ve toplumsal kabul görmüşlüklerini de beraberinde getirmiştir.

 

Özünde iktidarlaşmaya karşı olan dinlerin, kendi içinde iktidarlaşma mücadelesine yönelmesi sonuç olarak derinleşecek katliamlara da davetiye çıkartmıştır.

 

Bunun sonucunda Mezhepsel, tarikatçı, cemaatsel, ırkçı ve örgüt eksenli ayrışma ve savaşlar da daha derinlik kazanmıştır.

 

Yani yakın tarihimizin DİN adına hareket ettiklerini söyleyen mezhepsel, cemaatsel ve tarikatsal örgüt ve kurumların "Özünde Sapma İçinde Oldukları", Peygambersel geleneğe ihanet ettikleri ve İslamiyet’in özüyle yakından uzaktan bir alakaları olmadığı herkesçe görülmektedir.

 

Bu savaşımda kendi dinine mensup olmayan kadar, kendi mezhebinden, ırkından olmama da katliamların ve barbarlaşmanın gerekçelerinden olmuştur.

 

Kendi içinde bu kadar ayrışan ve savaşan mezhepler, kapitalist sistemlerin ve uluslararası güçlerin de hesabına gelmiştir. Dolayısıyla o toplumları kendi çıkarlarına göre kullanmışlardır.

 

Tam da bu noktada ŞENGAL'de yaşanan, yaşatılan barbarlık ve jenoside bu kadar sessiz kalmak da bunun sonucudur.

IŞİD adlı barbar ve çete örgütünün bu kadar sansasyonel eylemler yapmasının uluslararası güçlerle, Ortadoğu’daki sistemlerden bağımsız ve habersiz olması düşünülemez. Aksine desteklendiği ve beslendiği de açığa çıkmıştır.

 

Kobane, Musul ve son olarak ŞENGAL'e yapılan saldırı ileride daha net anlaşılacaktır. ABD'nin, Türkiye'nin, İsrail Ve diğer uluslararası güçlerin perde arkasında yaptıkları mutabakatların insanlığın ve Ortadoğu halklarının yararına olmadığı ileride daha net olarak görülecektir.

 

Ortadoğu’da Kürt Halkı'nın ulusal statüsünü öteleyip, engellemek öncelikli hedeflerinden birisidir. Yine Ortadoğu’yu yıllarca devam edecek mezhepsel ve ırkçı çatışmalarla kontrol etmek başka bir hedefleridir.

 

Kürt Halkı'nın birlikteliğini engelleyecek politikaları da devrede tutarak manda sistemiyle hareket edecekleri de pratik politik hamleleriyle açığa çıkmıştır.

 

ABD'nin katliamlar yapıldıktan sonra IŞİD'e havadan kaç defa vurması niyetlerini ortaya sermiştir. Güney Kürdistan Yönetimini Irak Merkezi Sisteme bağlamak, Maliki'yi istifaya zorlamak, yönetim boşluğunu üçlü kualisyonla telafi edip ince bir ayar vermekti. ŞENGAL'de bölgeyi terk eden peşmergelerin, "AKP hükümetinden" IŞİD'ten kendilerine saldırmama güvencesini Türkiye üzerinden almaları hayal kırıklığını da beraberinde getirmiştir. Tedbir almadan IŞİD tarafından birden saldırıya uğrayan PEŞMERGELER ciddi bir itibar kaybı yaşamış ve aldatıldıkları sonucu pratik olarak da yaşanmıştır.

 

Kendi özgücüne dayanmanın, Kürt örgüt ve halklarının birlikteliliği ve ittifaklarının tek çözüm gücü olacağı daha iyi anlaşılmıştır.

 

İşte bu ittifakın yakalanması tarihi olmakla beraber, IŞİD şahsında barbar ve çeteci zihniyetleri de geri püskürtmenin gücünü de ortaya çıkarmıştır. Maxmur'un çetelerden temizlenmesi bunun sonucudur. Hıristiyan, Türkmen, Arap halklarının güvencesi de Güney Kürdistan'da yakalanan tarihi ittifak ve ortak mücadele ruhu olmuştur.

 

Bu ruhun Ortadoğu’da yeni trajedilerin, katliamların yaşanmamasının güvencesi olacağını düşünüyor, ulusal birlik ittifakının daha da güçlenerek devam etmesinin tarihi sonuçları KÜRDİSTAN HALKLARI'nın lehine getireceğine sonuna kadar inanıyoruz.

 

 

Yazının tamamı okumak için TIKLA..

 


Diğer GÜNDEM haberleri

  • PAYLAŞ

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.