Bu ülkede yıllardır her alanda özgürlük mücadelesi
veriliyor. İnanç özgürlüğü mücadelesi de başat alanlardan birisidir. 28 Şubat
inanç özgürlüğüne en sert darbeyi vurmuştur. Yüz binlerce başörtülü kamu
çalışanı ve üniversite öğrencisi bu zulmü yaşamıştır.
Ülkemizde son yıllar özgürlük alanlarında bir
takım kazanımlar elde edildi. Ancak başörtüsü zulmü üniversitelerde fiili bir
durumla rahatlama yaşarken kamu çalışanları açısından devam ediyor. Özgür
Eğitim-Sen’in işyerlerinde başlattığı kıyafet düzenlemesine ilişkin protesto
eylemi diğer sendikalarında katılımıyla yaygın kazandı ve kamu çalışanları
işyerlerine serbest kıyafetle giderken bayanlarda başörtülü gitmeye başladılar.
Yüz binlerce kamu çalışanı eylemi sürdürürken iktidar partisinden mevcut
kıyafet yönetmeliğini değiştirmesi ve özgürlüklerin önünü açması beklentisi
içindeydik.
Konuyla ilgili sevindirici haber Danıştay 12.
Dairesinden geldi. Samsun`un Vezirköprü ilçesi Gazi Pansiyonlu İlköğretim Okulu
Din Kültürü öğretmeninin 2001 yılında derslere başörtülü girdiği için kılık
kıyafet yönetmeliğine aykırı davrandığı gerekçesiyle soruşturmaya tabi
tutulması ve soruşturma sonucunda; ideolojik amaçlarla kurumun huzur, sükûn ve
çalışma düzenini bozduğu öne sürülerek devlet memurluğundan çıkarılmıştı.
Öğretmenin verdiği hukuk mücadelesi sonucunda adalet 11 yıl sonra tecelli etti
ve Danıştay tarafından haklı bulundu ve
"başörtüsüyle derse girmenin devlet memurluğundan çıkarılma
cezasına sebebiyet vermeyeceğine" hükmetti.
MEB HUKUK MÜŞAVİRLİĞİBAŞÖRTÜSÜ ÖZGÜRLÜĞÜNE
KARŞIÇIKTI
MEB Hukuk Müşavirliği Danıştay’ın bu kararına
itiraz dilekçesi gönderdi. Dilekçenin altında Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI’nın
imzası da var. Maalesef Nabi Avcı’da başörtüsünü işten atılma gerekçesi
olamayacağına hükmeden Danıştayın kararına itiraz edenler arasında yerini aldı.
NABİ AVCI SANA YAZIKLAR OLSUN!
Geçmişinden, inancından, siyaset yaparken yaptığın
vaatlerden, parti olarak milleti yaptığınız vaatlerden utan. Siyaset; bilgi,
ahlak ve cesaret işidir. Yazık ki bunları sende göremedik.
Danıştay inanç özgürlüğüne kapı aralayan bir karar
almışken, bu kararın iptali yönünde ki bir dilekçenin altına imza atarken
vicdanına seslenen ve “sen ne yapıyorsun Nabi” diyen bir tek değer yargın, bir
tek vicdan sesin olmadı mı? İnançlı bir insan olarak, inancına saldırmayı,
inancının neresine sığdırabildin?
Bu rezaleti sonlandıracak tek şey var Nabi Avcı.
Belli oldu ki sen o makamın sorumluluğunu kaldırabilecek cesarete, yüreğe ve
inanca sahip değilsin. İstifa et Nabi Avcı bari gözümüze gözükme…