Kürtler İslam mı, Zerdüşt mü?
Kürtler İslam mı, Zerdüşt mü?
15.08.2012 18:04
2011 yılında hala ‘vatandaşlık hukukuna’ gelemediğimiz için, siyasal tartışmaların içeriğini de din, ırk ve mezhep oluşturuyor...
Asıl olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı mı, yoksa insanın dini, ırkı ve mezhebi mi?
Siyaset için tabii ki hukuksal bir aidiyet belirten vatandaşlığın hiçbir önemi yok, çünkü ciddi bir hukuksal bilinçle hayata bakmak, din, ırk ve mezhep üzerinden gönderilen sinyaller kadar oy getirmiyor...
2011 yılında hala din, ırk ve mezhep konuşmaya devam ediyoruz, o nedenle de düşmanlıklar ve bölünmeler derinleşiyor...
Hâlbuki temel hak ve özgürlükler üzerinden hukuksal bir duruş, Türkiye’nin temel sorunlarını çok büyük oranda çözer ama siyasetin de kolay oy avcılığını bitirir; bu nedenle itibar görmüyor.
***
Dün, ‘Kürtler İslam mı, Zerdüşt mü’ tartışması üzerinden Zerdüştlük konusuna biraz daha eğildim...
Büyük antik çağ filozofu Eflatun’un (Platon) kendisini Zerdüşt’ün öğrencisi olarak tanımladığını gördüm, Eflatun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsaydı, fikirlerini bir kenara bırakıp, dinini mi konu edecektik, tam karara varamadım.
***
Zerdüşt dininin yaratıcısı olan üç peygamberden bahsedilmekte...
Birinci Zerdüşt yaklaşık olarak MÖ üç bin yıllarında yaşayan Mahabat, ikinci Zerdüşt yaklaşık olarak MÖ iki bin kırk yıllarında yaşayan Haşeng (bunun Hz. İbrahim de olduğu söyleniyor), üçüncü Zerdüşt ise MÖ altı yüzlerde yaşayan Zerdüşt’ün kendisi...
Üçüncü Zerdüşt’ün bir bilge olduğu kabul edilmekte...
Zerdüştlük, esas olarak üçüncü Zerdüşt tarafından sistemleştirilip yaygınlaştırılmış...
Doğu İran’da yaşamış olan Zerdüşt, esasında bir reformcu. Onun mesajı, daha önceki dini tecrübeye birçok yönden muhalefet; çünkü o bir monoteist...
Ahura Mazda, Yüce Rabb’dir ve bütün zıtlıkların yaratıcısıdır. Zerdüşt, her şeyin yaratıcısı olan, insanlara iyilik yapan tek bir Tanrı’nın, Ahura Mazda’nın (Hürmüz’ün) peygamberidir.
Rivayete göre kitap kendisine, Yüce Tanrı Ahura Mazda tarafından vahyedilmiş ve o da dini yaymak için halka vaazlarda bulunmuştur.
Zerdüşt peygamber, daha önceki dini arıtıp temizlemiş, İran çok-tanrıcılığını, tek-tanrıcılığa doğru yöneltmiş ve çok yüksek bir ahlâkın kurallarını koymuştur.
Kitap, peygamberlik, ahiret inancı ve tektanrıcılık görüşleriyle Zerdüştlük’ün, ilâhî bir dinin temel vasıflarını üzerinde taşıdığı kabul edilir.
***
Zerdüşt’ün kurduğu dinin adına Mazdeizm deniliyor.
Zerdüşt, Mazdeizm’le tek tanrılığa yönelirken, egemenlerin gücüyle bütünleşen çok tanrılığı aşıyor ve tanrıyı egemenlerden alarak, insanlığın özlemleriyle birleştiren bir güce dönüştürüyor...
Soran, sorgulayan tanrının kötülükleri affetmeyeceğine inanıyor, bu nedenle kötülüklere karşı savaşımını bir tanrı emri olarak öne sürüyor...
Zerdüşt’ün güçlü bir filozof ve düşünce adamı olduğu, doğa, toplum ve insan gerçeğine ilişkin bilimsel perspektifler getirdiği, örneğin Antikçağ Yunan filozoflarının hareket noktasının, Zerdüşt inanışının geliştirdiği kavramlara dayandığı ısrarlı bir şekilde vurgulanıyor.
Şu satırlara da rastladım:
‘Tarihte Zerdüştlük, ilk defa insan iradesine özgürlük tanıyan ve iradeye önem atfeden bir düşünüş olur. Burada özgür irade, felsefenin başlangıcı ve dinin kul anlayışının reddi olmaktadır. İlk felsefenin (Hint, Çin, Batı felsefesi) Zerdüşt’ten dünyaya yayıldığını belirtmek abartı olmaz. Bu yönüyle gerek felsefede, gerekse inanç boyutunda çok özel bir yere sahiptir.’
***
‘Kürtler İslam mı, Zerdüşt mü?’
Din sahibi, ırk sahibi ve mezhep sahibi olmak için önce ‘insan’ olmak gerekmiyor mu?
İnsana din üzerinden mi bakacağız, dine insan üzerinden mi? Ya da ırk veya mezhep üzerinden mi?
Aslında insana önce insan olarak bakmayı hukuk sağlamakta... O da maalesef bizim siyaset kitabımızda pek yok...
***
‘Önce insan’ olduğumuzu her daim hatırlayıp, refleks haline getirmek buralarda hala zor, siyaset anlayışı bunu daha da zorlaştırmakta...
Bugün Pazar, hazır vakit biraz daha bol iken acaba hep beraber tekrarlasak mı...
Her şeyden önce insanız... İnsan, insan, insan...
MEHMET ALTAN
20 Kasım 2011 Pazar