Kızıltepe’nin Fatih Projesi'ne ceza yağdı
"Kızıltepe’nin Fatih Projesi" başlıklı yazısından dolayı soruşturma geçiren Mahmut Semen’e soruşturma sonunda adeta ceza yağdı. Bir "Uyarma", iki "Kınama" ve üzerinde ki birçok görevden el çektirilme cezası teklif eden müfettiş raporuna karşı, hazırladığı sekiz sayfalık savunmasını 21 Mayıs 2012 Pazartesi günü saat: 16.59’da inceleme bürosuna teslim etti.
08.08.2012 06:09
SAVUNMAMDIR
Başlığı altında, Mehmet Akif Ersoy’un; "Ağzım kurusun… Yok, musun? Ey Adl-i İlahi!." cümlesi ile savunmasına başlayan Mahmut Semen,
Sokrates’in savunmasından yaptığı: "Lütfen tarzıma aldırmayın, iyi olabilir ya da olmayabilir; ama yalnızca sözlerimin haklı olup olmadığını düşünün ve yalnızca bunu dikkate alın. Çünkü yargıcın erdemi budur, tıpkı konuşmacının erdeminin gerçeği söylemek olması gibi." Alıntısıyla sona erdirmiştir.
Aslında, savunma yapmanın bir anlamı olmadığını ancak tarihe bir belge bırakma adına yaptığı savunmasında: "Akkurtlar"’ın kendisini yemeyi kafalarına koyduklarına dikkat çeken Mahmut Semen, kolay bir lokma olmadığının da altını kalın çizgilerle çizmiştir.
“Uyarma"ları "Bronz", "Kınama"ları "Gümüş" ve "Görev iptallerini" de "Altın Madalya" olarak görüyor ve öyle değerlendiriyorum." diyen Semen.
Aldığı cezaları Olimpiyat madalyalarına benzetikten sonra , "Kızıltepe’nin Fatih Projesi" yazısının Bronz, Gümüş ve Altın" bütün madalyaları topladığına dikkati çekmiştir. Mahmut Semen, "hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan" Asımın neslinden geldiğini, bu yüzden savunmasında ki madalya başarılarını "Üç Maymunu oynamama" ve "Dilsiz şeytan olmamaya" bağlamıştır.
Soruşturma raporunun yazısında "Yalan ve Hakaret" içermediğini resmi olarak "tespit ve tescil" etmesine rağmen. Verilen cezaların çokluğundan ve görev iptallerinin raporda tam bir karşılığının olmamasını, cezalar verildikten sonra soruşturma açıldığına inandığını yani önce idam edildiğini sonra yargılandığına dikkat çekmiştir.
Üzerinden alınması teklif edilen görevlerin hiçbirinin kendisinin "resmi görevi" olmadığığı sadece "o görevleri fahri" olarak yaptığı, ancak fahri olarak yaptığı görevler bahane edilerek, asıl görevlendirmesinin iptali istendiğine dikkat çektiği savunmasında.
"Kızıltepe’nin Fatih Projesi" yazısında 24 saat önce 6 ay süreyle görevlendirilen bir personelin, birilerinin dayatması sonucu o görevlendirmenin iptali istendiği ve yerine vekilin korumasının kardeşi teklif edildiğini görünce, "bunun bir takdir gaspı ve mini bir darbe olduğunu" ve bu görevlendirmeden de yola çıkarak vekili işaret ettiğini, ancak vekilin yazısına gönderdiği tekzip metninden konunun kendisiyle alakalı olmadığı beyanları karşısında: "Bu beyanlarını insanlar inandırıcı bulacaklar mı? Orasını bilemem. Ama Benim için inanmak her zaman inanmamaktan daha güzel ve anlamlı olmuştur. Bu yüzden inandırıcı buldum ve inandım. Söz konusu yazımda, onu itham ettiğim için kendilerinden özür dilerim."diyerek savunmasında geçen en dikkat çekici ve şaşırtan cümlelerden biri olurken, gerektiği zaman özür dilemesini de bildiğini göstermesi açısından önemlidir.
Soruşturma raporunda "kaymakam hakkında eleştirel bir yaklaşım bulunduğu açık seçik görülmektedir" tespitine de itiraz eden mamoste; "Siz yazdıklarımı hiç anlamamışsınız" bunun doğru tespiti için edebiyatçılardan oluşan bir heyetten bilirkişi raporunu istediği gibi, kaymakamlığın da, bu yazısını eleştiri olarak aldığı ve rahatsızlık duyduğuna dair kaymakamlıktan da resmi bir yazıyı da savunmasında talep etmişlerdir.
Velev ki, eleştiri olsun Mehmet Akif Ersoy, zulüm ve haksızlıklar karşısında tepkisiz kalan yaratıcıya bile "Ağzım kurusun… Yok, musun? Ey Adl-i ilahi! " diyerek sitem edebiliyorken/eleştirebiliyorken, valiyi ve kaymakamı eleştirilemez birer varlık oldukları hangi kanun maddesinden çıkarıldığını sorar,
Atatürk’ü koruma kanunundan başka bir koruma kanununu tanımadığı ve bilmediğine de dikkat çeker.
Hz. Osman’ı sevmediği için hakkında "Uyarma" cezası talep edildiğine dikkat çeken Mahmut Semen bu cezanın yetersiz olduğunu, bunun daha üst bir ceza olması gerektiğini dile getirirken, Hz. Osman içinde "Zorunlu sevme ve koruma" kanunu çıkarılmasını ister savunmasında.
Mahmut Semen’i asıl çıldırtan 17 Mayıs’ta kendi ve iki oda arkadaşı hakkında açılan yeni "taciz ve sarkıntılık" soruşturması oldu. Bir e-mail ile bu yeni soruşturmadan haberdar olduğunu ifade eden Semen.
Deyim yerindeyse yummuş gözünü açmış ağzını, ağzını bozmuş, bozmasına da, sonra Allah’ın kötü sözü açıkça söylemesini sevmediğini ancak kendisi gibi haksızlıklara uğrayanlara da kötü sözü söylemelerine izni verildiğini, buna rağmen gönlü bir türlü razı olmadığı için o kötü sözleri savunmasında nokta noktalarla değiştirdiğini ifade etmiştir.
Bu iftiraya karşı savunmasında bir sayfadan fazla yer açan Mahmut Semen, Akkurtlar dediği yetki gaspçılarına da "ben kolay ölmem" dediği bölümde ki en çarpıcı paragrafını olduğu gibi siz okuyucularımızla paylaşmak istedik.
Sizler kilometrelerce uzaklardan bir problemi için servisimize gelen bir bayan öğretmenimize, "Hoş geldin Öğretmenim" dememizi "Taciz", "Buyur otur biraz soluklan" dememizi "Sarkıntılık" ve "bir çay" ısmarlamamızı "+18 sınırları içinde görecek kadar", insanlıktan nasibini almamış "Belhum Adal" mahlûklarsınız.
Ama bildiğim ve inandığım bir şey var "Genç Kızlar" ziyaret gibidirler, "Çarparlar!..." O yüzden hemen evinize gidin, "Karı ve kızlarınıza" sahip çıkın. Çünkü yakında "Çarpılacaksınız!"
Kendisinin suçlandığı maddelere de çarpıcı itirazları var, Mahmut Semen'in. Savunmadan özetleyerek aşağıya alıyoruz.
"Kuruma ait bilgileri yetkisi olmadığı halde kamuoyuyla paylaşmak ve basına bilgi vermek"; dünyada ki her bir insan, Zulüm, haksızlık ve insan hakları ihlalleri karşısında, tepki göstermek için bir yerlerden yetki almaları gerekmiyor. İnsan olarak doğduğu gün zaten o yetkiyle beraber doğmuştur.
"Devlet Memuruna yakışmayan ifadeler kullanmak" suçlamasına, "Ben sadece doğru ve hak olanı söyledim. Doğru ve hakkı söylemek, devlet Memuruna yakıştırmıyor olabilirsiniz, ama ben kendime yakıştırıyorum ve bana yakışıyor da. "O zaman da ceza alırsınız!" dediğinizi duyar gibiyim. Olsun Cezalarda bana yakışıyor." diyen Semen.
Ama "cezalarda bana yakışıyor" diye de, davadan vazgeçecek değilim. Bu davayı "Devlet Denetleme Kuruluna taşıyacağım." Diyerek davanın kolay kolay kapanmayacağının mesajını verdi.
Sizlere özetlemeye çalıştığımız ve aşağıdaki linklerden yayınladığımız “Kızıltepe’nin Fatih Projesi” soruşturma raporu, savunma metinleri ve diğer belgeleri ülke gündemini değiştirecek boyutlarda olduğu hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
***