İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK!
Mazlumder İstanbul Şubesinden Basın Açıklaması20.12.2012 22:42
Bugün 19 Aralık…
Hapishanelerde, 12 yıl önce yaşanan bir katliamın yıl dönümü olarak hafızalardaki yerini koruyor…
Aynı 19 Aralık aslında devam eden işkencelerin de tarihi… Ama 19 Aralık 2012…
Kartal Adliyesinde bir manzara… Üzerinde sadece siyah bir baksır olan, yalınayak, sakallı bir genç, 6 jandarma ve 3 polis eşliğinde kelepçeli bir şekilde, “İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK!” sloganları atarak adliye salonuna getiriliyor.
Herkes kaçışıyor, hayalet görmüşçesine… Ben duruyorum, anı anlamlandırmaya çalışıyorum, Sulh cezada görülen basit bir dosyanın duruşmasını beklerken bir anda böyle bir protestoya şahit oluyorum…
Şaşkınlığımı atarak jandarma komutanına soruyorum:
- Bu genç neden çıplak?
Ses yok…
Gence soruyorum:
- Avukatın var mı?”
- Şu an yok.
- Neden çıplaksın?
- Guantanamo’daki yani Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevindeki işkenceleri protesto ediyorum.
- MAZLUMDER yöneticisi bir avukatım. Avukatlığını yapmama müsaade eder misin?
- Ederim…
Jandarma komutanına sanığın avukatı olduğumu, kendisiyle duruşma öncesinde özel olarak görüşmek istediği söylüyorum ama sanığın hükümlü olduğu gerekçesiyle ret cevabı alıyorum. Uzun atışmalardan sonra, bir meslektaşımız geliyor ve kartını uzatarak bu duruma tanıklık edebileceğini ifade ediyor. Jandarmadan bir şey çıkmayacağını anlayınca duruşmaya alınacakken hâkime durumu anlatıyorum ve hâkim duruşma öncesi görüşmemizi sağlıyor.
Jandarmayı uzaklaştırdıktan sonra Mehmet Ali Tırak isimli gençle konuşuyoruz. Başından geçenleri alelacele anlatıyor; işkenceye tabi tutulduğunu, soğuk suyla ıslatılarak dövüldüğünü, 15 gün kapısı açılmadan tek kişilik hücreye konulduğunu, kendisine ıslak battaniye verildiğini söylüyor. Bütün anlattıklarını, rutin bir davaya gelmenin verdiği rahatlıkla çantam yanımda olmadığı için, Kafka’nın Dava’sının kıyısına köşesine yazmaya çalışıyorum…
Görüşmemizden sonra Maltepe Cezaevindeyken görevli memurlara hakaret iddiasıyla Sulh Cezada yargılandığı dava başlıyor. Maltepe Cezaevinde yaşadıklarını anlatıyor, orada bir insanın nasıl ölüme terk edildiğini, buna karşı çıktığı için nasıl gardiyanların hedefi haline getirildiğini, teftiş için gelen kişi ve kurullardan nasıl uzak tutulduklarını, geciktirilen sevkler dolayısıyla yaptığı çalışmalar üzerine sevke çıkarılırken kapı altında 15 infaz memurunun saldırısına uğradığını ve soğuk suyla ıslatılarak ayıltıldığını bu muamele üzerine görevlilere hakaret ettiğini, darp izlerinin geçmesi için 4 gün ring aracında dolandırıldığını, Maltepe’den Şebinkarahisar’a sevkinin Erzurum ve Ardahan’a uğrandıktan sonra yapıldığını ve daha nicelerini anlattı durdu. Bu hususlarla ilgili yazdığı şikayet dilekçelerine cevap alamadığını ifade etti.
Söz konusu beyanların ihbar olarak değerlendirilerek mahkemece ihbarda bulunulmasını talep ettik. Ancak mahkeme, bu hususlarla ilgili sadece sanık beyanının bulunduğunu, mahkemede başkaca bir delil bulunmadığı, her aşamada sanığın ve müdafiinin ihbarda bulunabileceği gerekçeleriyle talebimizi reddetti.
Hâkimin, “Gelecek celse hazır edilmek istiyor musun?” şeklindeki sorusuna, sanık Mehmet Ali düşünmeden: “Evet” deyince, hâkim: “Ama böyle gidip gelmen senin için sıkıntılı, hasta olabilirsin” deyince cevap olarak, “Önemli değil, en azından Guantanamo’daki işkenceye ara verilmiş oluyor, böylece” diyerek yanıt verdi… Hakimin ama bu sana bir şey kazandırmaz şeklindeki beyanı üzerine sanık “Benim başka bir direnme yöntemim kalmadı, sizler bu konuda gerekeni yapın o zaman…”diyerek yanıt verdi…
Neticede duruşma başka bir tarihe ertelendi…
Selamlaşarak ayrıldığımız Mehmet Ali Tırak, tek direnme aracını kuşanmanın onuruyla, “İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK!” şeklinde slogan atarken, jandarmalar eşliğinde kelepçelenerek ring aracına götürüldü…
Bize ise, “Bu insanlık onuru denilen şey ne zaman yenecek şu işkenceyi!” diye söylenmek kaldı…
Bugün 19 Aralık…2012…
MAZLUMDER
CEZAEVLERİ ÇALIŞMA GRUBU ADINA
AV. KAYA KARTAL