Yaptığımız antlaşma gereği malımızı ve canımızı feda ettik. Sözünü en iyi tutanın, Allah olduğunu bildiğimiz için, tekrar-tekrar dirilmek, tekrar-tekrar Şehid olmak isteriz.
Ey Dünyanın Müstekbirleri!
Görüyorsunuz ki, kanımızı akıtmakla bir şey elde edemediniz. Biz yaptığımız alış-verişten karlı çıktık. Oysaki siz ve uşaklarınız... Bozuk düzenlerinizi ayakta tutmak ya da ayaktaymış gibi göstermek için döktüğünüz oluk oluk kanımız, çay misali taşmış sel gibi köpürmüştür. Çalı çırpı misalindeki köksüz düzenlerinizi de beraberinde yıkıp götürecektir. Ve dünyayı düzenlerinizden temizleyecek, yerine tertemiz filizler bitecektir...
Kâfir ve Zalim Saddam'ın kimyasal gaz kullandığını itirafına rağmen: "Yanlışın var, sen öyle bir şey kullanmadın" diyen; zalim, kâfir, faşist ve putperest Amerikan köpeğinin de, sonunu getirecektir kanımız.
Bakıyorum ki, taktik değiştirdiniz. Demek anladınız. Mani olmak istiyorsunuz, bu coşkun sele. Barbarca içmekle bitiremezsiniz. İçmeyin diyorum içmekle bitmez... Yıllardır bitiremediniz. Ama rabbimin izniyle kendinizi onun içinde boğulmaktan kurtaramayacaksınız... Firavun gibi, Şahin şah gibi, İsrail ve Rus'un çırpınmaları da boşunadır, boğulacaklar... Çünkü onlar akıtmıştır mazlum kanını...
Ey Mustaz’af Halkım!
Senin kurtuluşun ne Sam Amcanın ne de Gorbilerin, ardında gitmendedir. Sen ancak İslam'la zulümden kurtulabilirsin. Çünkü zulmün kaynağı süper güçlerdir. Beşeri düzenlerdir.
Arkalarından gitmeyin. Çünkü onlar boğulacaklardır. Unutmayın firavunun ardından gidenlerde boğulup kurtulamadılar. Kâfirler yakında nasıl bir inkılâp ile devrileceklerini göreceklerdir.
Düzenler, hayatlarının devamını sağlamak için "ADALETTE" ihtiyaç hisseder sanıyorduk.
Uyandırdın Halepçe’m...
Gösterdin Halepçe’m...
Anladım Halepçe’m...
Zalimler, düzenlerini ayakta tutabilmeleri için "ADALETTE" değil, "KANA, KANIMIZA" ihtiyaçları var olduğunu...
Ey dünyanın müstekbirleri!
Halepçe tufanı kopmuştur. Boğulacaksınız, kurtulamayacaksınız. Suyu şehidin kanı olan bu tufan içi pislik dolu gemilerinizi sırtında taşımayı reddedecektir... Firavun gibi, mirasçıları da boğulmaktan, helak olmaktan kurtulamayacaklardır...
Beyaz sarayın temelleri,
Kremlin'in temelleri, (Yıkıldı)
Saddam ve kukla diktatörlerinin temelleri. (Yıkıldı)
Benim ve senin kemiklerimizin üzerine bina edilmiştir. Bunun için ezildim ve ezilmektesin ve senin kımıldamanı istemiyorlar. Her kımıldamanla beraber, bulutlar zehir kusacak daha fazla kanın akacak,
Susman için!
Boyun eğmen için!
Düzen için!
Bir silkinsen, bir dirilsen, bir isyan etsen. üzerinde bina edilen temellerin, çatırdamamaları olanaksızdır. İşte başkaldırdık, sarayları sarstık, düzenleri sarstık ve şehid olduk. Yıkma ve inşa sana düşmüştür...
Kaldır başını!...
Göreceksin, Halepçe’mde taş kesilen yavruların dirildiğini,
Göreceksin, iki kıblenin kurtuluşunu.
Ve göreceksin zalimlerin çöküşüyle beraber tertemiz bulutları...
Ey dünyanın müstekbirleri!
Çöküşünüzle beraber, büyük şeytanınızın, kutup ayınızın ve ırkçı köpeklerinizin, nükleer başlıklarına rağmen yalın ayaklıların zaferi pek yakındır.
Mahmut Semen
16 Mart 1989
Şanlıurfa