Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, önce Kürtçe, sonrada Türkçe bir konuşma yaptı. Konuşmasında daha çok Kürtlerin AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Erdoğan’a oy vermelerini eleştiren Türk, belediye başkanlığı döneminde karşılaştığı sorunları anlattı.
“İsmim Rüşvetle,
Yolsuzlukla Anılırsa İstifa Değil İntihar Ederim”
Mardin Büyükşehir Belediyesini devir aldıklarında 1618 arsadan sadece birinin kendilerine
devir edildiğini bunun da mezarlıklar
olduğunu anlatan Türk toplantıda kendisine yapılan eleştiriler üzerine de “Halkın
bir kuruşuna tenezzül edersem yüzüme tükürün. İsmim rüşvetle, yolsuzlukla
anılırsa istifa değil intihar ederim.” dedi.
Konuşmasında Başbakan Erdoğan’ın Mardin Büyükşehir
Belediyesini iş yapamaz hale getirmek için çalıştığını anlatan Türk, “Artuklu'nun
AKP tarafından kaybedeceği anlaşılınca her şeyi tasfiye ettiler. Burada
Büyükşehir'in çalışılamaz duruma gelmesi için taşınır taşınmaz bütün mal
varlıkları farklı yerlere devredildi. 1618 arsadan sadece biri bize devredildi.
O da mezarlık çıktı. İl özel idarenin meclis binası yatırım izleme komisyonuna
verildi. Rektörlük binası hazineye devredildi. Mova Park hazineye devredilmiş.
Yine havaalanın etrafında 5 tane büyük arsamız var. Onlarda hazineye
devredilmiş durumda. Halkın malı hazineye devrediliyor. Yine 63 tane hizmet
aracımız farklı kurumlara dağıtılmış.
Başarısız olmamız için bizim halkımızın gözünden
düşürmek için bir çalışmanın içine girdiler. Şahsımla ilgili olarak da birkaç
şey söylemek istiyorum. 1973 yılında siyasete girdim. Elbette ki siyaset
yaptığımız dönemlerde eksiğimiz de çok yanlışımız da çok. Belki bu halkın
güvenine layık olacak çok şeyde yapmadık. Ama bugüne kadar halkımızın yanında
durduk halkımızın duygularını düşüncelerini meclise taşıdık. Bugün de yerel de
bu göreve geldim ve ya bu görev bana verildi, şuna inanmanızı istiyorum ki ve
bunu da çok açık söylüyorum ki bir gün bu halkın malının bir kuruşuna tenezzül
edersem gelin yüzüme tükürün. Benim amacım gerçekten hizmet yapmaktır. Ama
koşullar sıkıntılarda bizi zorluyor. Eğer bir gün ismim rüşvete yolsuzluğa
yolsuzlukla anılırsa size söz veriyorum. İstifa değil kendimi sağ bırakmam,
intihar ederim, Bunun bütün samimiyetimle söylüyorum. ” diyerek kendisine
yönelik yapılan eleştirilere tepki gösterdi.
“IŞİD’ın Saldırıları
Bütün Kürtlerin Geleceğini Yok Edilmek İstenen Anlayıştır”
IŞİD’ın Kürt bölgelerindeki saldırıları da
değerlendiren Türk, “Bugün Ortadoğu’da sancılı, çatışmalı ve halkların geleceğini derinden
etkileyecek önemli bir dönemin içindeyiz. Bugün belki emperyalist güçler
tarafından dünyadaki birçok ülkelerin orta doğu üzerindeki hesaplarını esas
alan bir yaklaşımla bugün IŞİD adeta orta doğunun başına bela edilmiştir. Bugün
görüyorsunuz ki başından beri tahmin ediyorduk, Esad’a karşı muhalefet bir
tarafta duracak, özgür Suriye ordusuna karşı muhalefet bir tarafta duracak ama
sonuçta tarihte yaşadığımız gibi yine Kürtler hedef olacak, Kürtler hedef
gösterilecek ve bu acının en büyüğünü de Kürtler çekecek. 12 Eylül dönemi
olduğu zaman o dönemde Kürdistan’da devlete karşı çok büyük bir ciddi duruş
olmamasına rağmen Kürtler en büyük acıyı çekti. 1971 yılında bildiğiniz gibi
yine bir askeri darbe gerçekleşti. O dönem de Kürtlerin hiçbir faaliyeti
olmamasına rağmen 1971 yılında en büyük acıyı yine Kürtler çekti ve bugün hala
Kürtler bedel ödemeye devam ediyor. Bugün IŞİD’ın saldırıları adeta bütün
Kürtlerin geleceğini yok etmeye çalışan karartmaya çalışan bir anlayışla
sürdürülüyor.” dedi.
“Kürtler Üzerindeki
Soykırım Devam Ediyor”
Sivil, siyaset dışı ve gerçekten hiçbir halka
hiçbir olaya karşı bugüne kadar müdahalesi olmamış sivil bir halka yönelik
yapılan saldırılar karşısında dünyanın suskun kalmasının izah edilebilir bir
yanının olmadığını dikkat çeken Türk konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bugün
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sayın Başbakanı “Ben zulme karşıyım. Somali’den
Mısır’a kadar Filistin’e kadar dünyadaki bütün mazlumların yanında ve onları
sonuna kadar destekliyorum” diyen Sayın Başbakan ve “Bu ülkede Kürt sorunu
çözeceğim” diyen Sayın Başbakan o çocuklara o yaşlılara karşı yürütülen katliam
karşısında bugün ne kadar suskun kaldığını görüyorsunuz. Şimdi Sayın Erdoğan Bu
ülkenin Cumhuru olmak istiyor. Peki, biz Kürtler olarak Kürtler üzerindeki bu
katliama karşı sesini çıkarmayan birini desteklememiz bizler için gerçekten
onur kırıcı olmayacak mıdır? Bana acı veriyor, isterse kendi partisinin bütün
oyunu alsın. Ama Kürtler üzerindeki soykırımın sürdürüldüğü, yaşandığı bir
süreçte Kürtler benim adayımdır, demesi kadar çirkin ve bizi incitecek bir durum
olamaz, olmayacaktır. Belki Kürtler bu konuda tarihini yazdığında soykırıma
karşı suskun duran bir insanı Kürtlerin desteklemesini yazacaktır.
Çocuklarımıza, torunlarımıza miras bırakılacaktır. Bizim üzerinde durduğumuz
nokta şudur; Bugün 40 milyon nüfusuyla Ortadoğu’da en önemli halk en önemli
faktör olan Kürtler, bütün bu gelişmelerin içinde yaşayan bu gelişmelerin
muhatabı olan Kürtler doğru bir siyaseti, yanlışı ve doğruyu birbirinden
ayırmadığı takdirde bizim geleceğimize de bizim mücadelemize de çok büyük
zararlar vermiş olacaktır.”
“Demirtaş Köşkte
Koltukta Oturmak İçin Aday Olmadı”
Demirtaş’ın yüzde 55 oy alsa bile cumhurbaşkanlığı
koltuğunda oturamayacağını işaret eden Türk, “Bizim siyasetimiz menfaat
üzerine, koltuk üzerine yapılan bir siyaset değildir. Sayın Selahaddin
Demirtaş’ta köşkte koltukta oturmak için aday olmadı. Hatta Sayın Demirtaş şunu
çok iyi biliyor ki, Türkiye’de yüzde 55 oy alsa bile o koltukta oturamayacağını
biliyor. Ama ben varım ben halkım. Bir inancın bir görüşün, bir fikrin
adamıyım. Bu fikrimi ve bu inancımı halkımla paylaşmak için aday oldum. Bizlere
de düşen kendisini desteklemektir. Bize düşen görev bizde görevimizi yerine
getirmemizdir. Bunun için örgütlü bir yapıya örgütlü bir çalışmaya kendimizi
hazırlamamız lazım.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Ahmet Türk’den sonra HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım ise, “Ezilen halklar, yok sayılan halklar, bir arada olmalıdır. Bu cumhuriyetin inkârcı, ırkçı zihniyetine karşı bizler halkların birliğini, halkların kardeşliğini, halkların beraberliğini ve örgütlülüğünü birlikte kuralım, birlik olalım ve bu zihniyete karşı yeni bir yaşama başlayalım. Bu zihniyet hiçbirimize onurlu bir yaşam eşit bir yaşam, özgürlük temelinde bir yaşam yoktur. Ama biz ezilen halklar olarak Arab’ı, Asuri’si, Çerkez’i, Türk’ü ve Kürd’ü olsun yeni bir yaşama hep beraber ama dilimizle, kimliğimizle, rengimizle, farklılığımızla bir arada olmayı hepimizin boynunun borcu olarak görüyoruz. Ve ancak bu zihniyet hepimizin kurtuluşu olduğunu görüyoruz. Onun için sizlerden zalimlerin, yalancıların, hırsızların, inkârcıların, kibirli olanların yanında değil halkların, ezilenlerin, adaletin, eşitliğin yanında olmanızı bekliyor şimdiden sizlere başarılar diliyorum” dedi