Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş'tan 'Yeni Yaşam Çağrısı"

Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş'tan 'Yeni Yaşam Çağrısı"
Demirtaş "Bağlamadan başka bir şey çalmıyor" şeklindeki sloganın ne anlama geldiğine ilişkin soruya, "Bağlamadan farklı enstrüman çalıyorum ama halkın umutlarını, halkın parasını, halkın geleceğini çalmıyorum onu demek istiyorum" cevabını verdi. 15.07.2014 18:53

Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın demokratik Türkiye hayalini ve nasıl bir Cumhurbaşkanlığı tasarladığını, kampanya boyunca sürdüreceği çalışmaları aktardığı geniş katılımlı basın toplantısı gerçekleşti. Şişli Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya HDP'li milletvekilleri, Gülten Kaya, Rakel Dink, Mıgırdiç Margosyan, KESK Eşbaşkanları Şaziye Köse ve Lami Özgen, Pakrat Estukyan, Mehmet Altan, Oral Çalışlar, Neşe Özgen, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Ufuk Uras, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Erdoğan Aydın, Ali Bayramoğlu, Müge İplikçi, Pınar Ögünç, Mete Çubukçu, Murat Çelikkan, Can Dündar, Ömer Laçiner, Ahmet İnsel, Banu Güven, Ayşegül Doğan, TTB İstanbul Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Yıldırım Türker, Tarhan Erdem, Zeynep Tanbay, Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Celal Ovat, Gezi direnişinde polis tarafından katledilen Berkin Elvan'ın ailesi, barış anneleri ve yanı sıra farklı kesimlerden isimler, gazeteciler, basın mensupları, köşe yazarları ve inanç temsilcilerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce kişi katıldı. Toplantıya katılamayan Yaşar Kemal ve Adalet Ağaoğlu destek mesajı gönderdi. Toplantıda Kardeş Türküler'in hazırladığı seçim şarkısı da yayınlandı.

 

Demirtaş konuşmasında, çağrılarının radikal demokrasi çağrısı olduğunu belirterek, "Toplumun üzerinde yükselen otoriter, antidemokratik, bürokratik ve cinsiyetçi devlet anlayışının başında oturan bir cumhurbaşkanı olmak için aday olmadım. Hayalini kurduğumuz cumhurbaşkanı, sokakta halkın yanında, halkla beraber olandır. Bunun anlamı; beraber yönetmek, yönetimi ortaklaştırmaktır. Yönetilmeyi değil, beraber eylemeyi geçek kılacak bu irade, kişilere değil, halklara kazandıracaktır. Yeni yaşam; etnik, dinsel, cinsel ve sınıfsal ayrımcılığın karşısında sesi duyulmayanın, iktidar sahibi olmayanın, güçsüz kılınanın yanında yeşerecektir. Yeni yaşam; tek tipçi dayatmalara karşı çoğul, farklılıkların eşit ve gönüllü beraberliğine dayalı bir toplumsal var oluşu anlatıyor. Özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye'nin mümkün olduğuna yürekten inanıyoruz" diye konuştu.

 

Acılı anneleri yuhalatacak öfkeden kaçınacağını belirten Demirtaş, "Herkesin ezilmiş kimliği ile cumhurbaşkanı olmaya çalışacağız." dedi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın yuhalattığı Berkin Elvan'ın annesini ismini anons etti ve alkışlattı. Demirtaş, "Ne mutlu onlara ki intikam naraları atmadılar, her zaman barış ve kardeşlik mesajı verdiler. Acıları yarıştırmayan, acıları ortaklaştıran dili siyasete hakim kılarsak ne mutlu bize" diye konuştu.

 

'Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu belirten Demirtaş, ya devlet otoritesinin daha da pekişeceğini ya da bütün ezilenlerin onurlu yaşam özlemlerini gerçekleştirecek radikal demokratik adımlarla köklü değişim yoluna gireceğini söyledi. Demirtaş devamla, "Demokratik değişim için bu sisteme itirazı olanların gücüyle her şeyin Ankara'dan belirlendiği bürokratik ve hantal merkeziyetçi yapıyı köklü biçimde değiştirmek elimizde. O nedenle, bu seçimlerde üç aday ama iki çizgi yarışıyor. Bizim çizgimiz; Halkın doğrudan kendini yönettiği, farklılıklarını özgürce ve gururla ifade ettiği, geleceği hakkında söz üretip karar sahibi olduğu bir dünyayı ifade ediyor. Bizim çizgimiz; neoliberal, antidemokratik düzen içinde, tekçi-mezhepçi veya ulusalcı anlayışlar arasında bir tercihe zorlanmayı reddediyoruz. Bizim çizgimiz; 'En iyi hükümet en az hükmedendir' şiarına inanıyor, devletin küçüldüğü, yurttaşın ve demokrasinin büyüdüğü bir sistemi hedefliyoruz. Devleti korumak ve devlete hizmet üzerine kurgulanmış, kutsallaştırılmış hantal yapıyı araçsal, işlevsel ve hizmetkar bir devlet sistemine dönüştürmeyi öneriyoruz" ifadelerini kullandı.

 

Devletin, tek bir kişinin ve onun etrafındaki hiyerarşik zümrenin belirlediği esaslarla artık yönetilmeyeceğini kaydeden Demirtaş, "Cumhur meclisleri" ile halkın devlet yönetimine doğrudan katılımı gerçekleştirileceğini söyledi. Demirtaş şunları ifade etti: "Kadın, gençlik, engelliler, inanç grupları, farklı kimlik ve kültür grupları, çifti, işçi ve emekçi meclisleri olacak. Böylece yetkileri artırılmış bir makam yerine, halkın yetkisinin artırıldığı bir devlet yönetiminin güvencesi olan cumhurbaşkanlığı dönemi başlayacak. Sistemin bütün kanalları halkların demokratik iradesine açık hale getirilerek, demokratik bir işleyişe kavuşturulacak. Türkiye, Milli Güvenlik Kurulu gibi vesayetçi, darbe ürünü yapılarla değil, demokratik kurullarla, güçlendirilmiş yerel yönetimlerle yönetilecek. Devleti, devletin değil, halkın denetimine açacağız. Devlet Denetleme değil, Halk Denetleme Kurulu olacak. Açık ve şeffaf devlet, demokratik devlet olmanın temel koşuludur. Devletin ali çıkarları ve hassasiyetleri değil, halkın çıkarları, hassasiyetleri ve talepleri odak noktası olacaktır."

 

Türkiye halklarının barış iradesinin müzakere sürecinin güvencesi olduğunu kaydeden Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokrasi güçlerinin kararlılığının barış sürecini hızlandırarak müzakerenin temellerini sağlamlaştıracağını söyledi. Demirtaş çağrısında, "Kürt sorununun çözümü Türkiye'nin demokratikleşmesiyle eş zamanlı yürüyecek bir süreçtir. Sorun çözüldükçe Türkiye demokratikleşecek, Türkiye demokratikleştikçe çözüm hız kazanacaktır. Bunu sağlayacak irade, yıllardır barış mücadelesini yürüten bizlerde, Türkiye'nin demokrasi güçlerinde vardır. Çankaya hedefimiz kalıcı bakış açısından stratejik bir önem taşımaktadır. Türkiye'nin baştan aşağı top yekun demokratikleşeceği, radikal demokrasinin kökleşeceği bir sürece talibiz. Değişim hedefimizin amacı budur. Farklılıklarımız bizi zayıflatmaz, aksine güçlendirir. Türkler, Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Rumlar, Êzidiler, Süryaniler, Keldaniler, Araplar, Çerkezler, Lazlar, Pomaklar, Romanlar, hep birlikte demokratik ulusu oluşturmaktadır. Her türlü tekçilik son bulacak, yerine çoğulculuk esasına dayalı bir anlayış egemen kılınacaktır. Devletin anayasası döneminden halkların anayasası sürecine geçişi gerçekleştireceğiz" dedi.

 

Mevcut anayasanın başyazarları kısa bir süre önce müebbet hapse mahkûm olduğunu kaydeden Demirtaş, devamla, "35 yıldır meşruiyeti olmayan bir cunta anayasasının zulmü altında yaşıyoruz. Bu anayasanın sağladığı yetkileri savunmak, darbeyi savunmaktır. Devletin kutsandığı, halkların, dillerin, inançların ve kültürlerin yok sayıldığı bu anayasanın topyekün değiştirilmesi artık ertelenemez bir zorunluluktur. Türkiye toplumunun çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı yapılardan oluşan 'çok kimlikli' realitesi temel alınarak cinsiyetçi olmayan, ekolojik, eşitlikçi, sosyal ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı vardır. Yeni Anayasa Demokratik Türkiye'nin ve yeni yaşamın toplumsal sözleşmesi olacaktır" diye konuştu.

 

Gönüllü birlikte yaşamın ancak eşitlik ve özgürlük temelinde gerçekleşebileceğini vurgulayan Demirtaş, "Aleviler, Hristiyanlar, Museviler, Êzidiler gibi ezilen ve dışlanan tüm inanç ve kültürel grupların üzerindeki baskılar kaldırılmalı, herkesin dini inançlarını ve dünya görüşü çerçevesinde sosyal hayatını özgürce yaşamasının önü çoğulcu demokrasiye uygun bir şekilde açılmalıdır. Anadilinde ibadet hakkı sağlanmalı, bugüne kadar devletin resmi din anlayışına hizmet eden Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Devletin herhangi bir kurumla din ve inanç özgürlüğü üzerinde oluşturduğu tekçi tahakküme son verilmeli, başta ders kitapları olmak üzere tüm dokümanlardan farklı kimlik ve inançlara dönük nefret suçları içeren ayrımcı söylemler temizlenmeli ve bunlara cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Cemevleri ve farklı din ve inançlara ait tüm mekanlar yasal statüye kavuşturulmalı. Din ve vicdan özgürlüğünü içselleştirmiş, dini devletin tekelinden kurtaracak ve siyasetin aracı olmaktan çıkaracak, dini inancı olan veya olmayan herkesin eşit yurttaşlık temelinde istediği gibi yaşayabilmesine imkan veren özgürlükçü laiklik geliştirilmelidir" şeklinde konuştu.

 

"Bergama köylülerinin siyanürlü altın madenlerine karşı direnmesinden bugüne doğa katliamları ülke gündeminden düşmüyor" ifadeleriyle ekolojik mücadeleye de değinen Demirtaş, "Bu coğrafyanın farklı köşelerinde farklı aktörlerle tekrarlanan tablo aslında aynıdır. Deresinin üzerine HES yapımına direndiği için jandarmadan dayak yiyen Karadenizli kadın, sanayi atıklarının zehirlediği Ergene suyuyla üretimini sürdürmeye çalışan Trakyalı çiftçi, yaşam alanları nükleer ya da termik santral inşaatlarıyla tehdit edilen köylüler. Karnımızı doyuran toprak, kanımızı temizleyen hava, yaşamın kaynağı su ve bu dünyayı paylaştığımız diğer türler: Bugün bunların hepsi için direnmeyi göze alamayanların demokrasiden, adaletten ve insanlık için bir gelecekten bahsetmesine imkân yoktur. Yaşam hakkı sadece insanlar için geçerli bir hak değildir. Bu gerçeklikten hareketle bütün hayvanların da yaşam hakkını savunmak temel ilkelerimizdendir" diye konuştu.

 

Demirtaş gençlere ilişkin ise "Yerleşik kalıplara, ezbere ve kendini memleketin sahibi zannedenlere karşı bir isyan olan gençlik; sistem tarafından işsizlik ve eğitim gibi temel sorunlarla kuşatılmış durumda. Çağrısını dillendirdiğimiz yeni yaşamda işsizlik, baskı ve yoksullukla terbiye edilmeye çalışılan gençler yönetimde söz sahibi olacak. Kuracağımız 'Cumhur Meclisleri' içerisindeki gençlik meclisleri ile siyasetin ve hayatın her alanında gençliğin aktif katılımı sağlanacak ve gençlerin örgütlenmesinin önündeki tüm yasal engeller kaldırılacaktır. Gençlerin siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını etkin bir şekilde yürütmesi devletin yükümlülüğünde olacaktır. Gençliğin sorunlarıyla uğraşmak yerine gençliği bir asayiş sorunu olarak tanımlayarak zapt etmeye çalışan zihniyete karşı yeni yaşam gençliğin sesi olacaktır. Yeni yaşamı bizlere gençler müjdeliyor. Gençlik başa çıkılacak değil, başa çıkarılacak kesimdir" diye konuştu.

 

Eğitim hakkında da vurgu yapan Demirtaş, "Eğitim her yurttaşın parasız yararlanabileceği kamusal bir haktır. Herkesin eğitim olanaklarına dil, din, inanç, etnik kimlik, cinsiyet, cinsel kimlik ve ırk ayrımcılığına maruz kalmadan eşit bir şekilde erişebilmesinin önü açılmalıdır. Kamusal eğitime yapılan harcamalar artırılmalı, eğitim bütçesinin eşit ve adil bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Eğitim sistemi; milliyetçi ve cins ayrımcı öğelerden arındırılmalı, her yurttaşın özgür ve eşit faydalanacağı, ezbercilikten uzak, bireyin yaratıcılığını geliştiren, yeteneklerine göre yönlendiren, bilimsel, demokratik, laik ve nitelikli bir eğitim hizmeti sunulmalıdır. Laik bir sisteme yakışmayan zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır. Bireylerin dini eğilim ve taleplerine uygun olarak kendi dinlerinde ve seçmeli olarak verilmelidir. Anadilde eğitim herkes için bir hak olarak kabul edilmeli, eğitimin tüm aşamalarında resmi dil olan Türkçe'nin öğretilmesinin yanı sıra anadilde eğitim görme imkanı sağlanmalıdır. Eğitim anadil temelli çok dilli bir yapıya kavuşturulmalıdır. Talep eden bir kişi dahi olsa herkesin bu hakka sorunsuz bir şekilde erişmesi mümkün kılınmalıdır. Eğitim sınav merkezli olmaktan çıkartılmalı, YÖK kaldırılmalı, üniversitelerin akademik ve idari özerklikleri genişletilmelidir" dedi.

 

Yeni yaşam çağrılarında kadınlara da hitap eden Demirtaş, "Her gün en az beş kadın katlediliyor. Kadına söz ve iktidar alanı bırakmayan erkek egemen toplumun kadın katliamı hızını kesmeden sürüyor. Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ayrımcılığın karşısında ilkesel tutum sahibi olduk, bundan sonra da bu tutumuz devam edecektir. Yeni yaşam ancak kadınların öncülüğünde örgütlenebilir. Her toplum kadınların özgürlüğü kadar özgürdür. Yeni yaşam çağrısı cinsel özgürlükçü toplumdur. Farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sebebiyle öldürülen, baskı gören, dışlanan LGBTİ bireyler sistem tarafından görmezden geliniyor. LGBTİ'lerin varoluşu suç görülüp, homofobi ve transfobi besleniyor. Yeni yaşamda bütün cinsel kimlikler eşit yurttaşlık haklarıyla, ayrımcılığa uğramadan, hayatın her alanında özgürce onurlu bir var oluş sürdürebilecekler" ifadelerine yer verdi.

 

Demirtaş devamla, "Türkiye yapısal bir dış politika değişikliğine gitmek zorundadır. Askeri vesayet dönemi Türkiye'sinin sorunları görmezden gelen dış politika anlayışının yerine, Osmanlı güzellemeleriyle kurgulanmış, bir bölgesel güç olma hevesinin ağır sonuçları ile karşı karşıyayız. Ortadoğu'da kendisini mezhep çatışmasını körüklemek ve IŞİD gibi örgütlerden medet ummakla var etmeye çalışan Türk dış politikası, Batı'da neredeyse askıya alınmış AB'ye üyelik süreci ve duraksamış reformlarla akamete uğramıştır. Farklı kimliklerin ve inançların birbirinin içinde erimeden beraber, demokratik, özgür ve eşit bir biçimde yaşadığı radikal demokrasi anlayışımız, dış politika anlayışımızın da temelini oluşturmaktadır" dedi.

 

Yeni yaşam çağrısının aynı zamanda örgütlenme çağrısı olduğunu belirten Demirtaş, "Neoliberal dönem, mülkiyet, üretim ve istihdamda köklü değişiklikleri de beraberinde getirdi. Üretim süreci çeşitli biçimlerde parçalandı, ölçeği değişti ve küçük birimlere ayrılarak yeniden yapılandırıldı. Esnek çalışma başlığında toplanan, güvencesiz, taşeronlaşmış, sigortasız olarak çeşitli şekillerde biçimlenen çalışma koşulları emeğin maddi haklarını gasp etmenin ötesinde, emekçilerin tüm yaşamına dair haklarını da ellerinden almaktadır. İş cinayetlerinin denetlenmesi, çocuk işçiliğinin önlenmesi, mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesi için doğrudan müdahil olan, başta güvencesiz çalışanlar olmak üzere tüm emekçilerin sosyal haklarının takipçisi bir cumhurbaşkanlığı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.

 

"Yapacağımız, yeni yaşamın tohumlarını ekmek demiyorum bırakmaktır. Onun can suyu sizin ellerinizden toprağa akacak. Gün be gün o filizi büyüteceğiz, görkemli birer ağaca dönüştüreceğiz. Ağaca baktığında sadece odun gören anlayışa karşı ağaca baktığı huzur gören anlayışa sahibiz. Ağaçtan kereste yapanlara karşı ağaçtan devrim yapanlar olacağız. Türkiye'nin aydınlık yüzüyüz, özgürlük ayışında dans etmekse, yeni yaşamda birlikte dans edelim" diye konuşan Demirtaş, ardından da "Gazeteciler sorularını rahatlıkla sorabilirler. Kimseyi azarlamayacağız" diyerek salonda bulunan gazetecilerin ve köşe yazarlarının sorularını yanıtladı.

 

Diğer adayların yürüteceği seçim kampanyasına ilişkin soruya "Adayların nasıl kampanya yürüteceği kendi bileceği iş" şeklinde cevap veren Demirtaş, "AKP ve paralel devlet çatışması ve tartışmasına" ilişkin gelen soruya ise, "Türkiye'de derin devlet olgusu hep olageldi. AKP'nin paralel demesi abesle iştigal. Evrenin her hangi bir yerinde kesişen iki çizgiye paralel denmez. Bıraksınlar biz her ikisine paralel diyelim ama AKP paralel diyemez. Hukuk dışına çıkmış suç işlemiş kim olursa olsun cemaat ya da parti mensubu olur kesinlikle hesap sorulması lazım. Bir kişi cemaat sempatizanı diye suçlanamaz. KCK operasyonları sırasında AKP ve cemaat birlikte yönetiyordu iktidarı. O günlerde henüz öküz ölmemiş, ortaklık bozulmamıştı" ifadelerini kullandı.

 

"En iyi hükümet en az hükmedendir' dediniz. Bunu sizinle olmayan hükümetle nasıl sürdürürsünüz" şeklindeki soruyu da yanıtlayan Demirtaş, "Tek bir kişi çıkıp ben bütün bunları yapacağım diyorsa asıl aldatmaca oradadır. Ben sizlerin mesajını taşımakla görevli hissediyorum kendimi. Bu mücadele süreç işidir. Bunları cumhurbaşkanı yapsın diye önermiyoruz. Yeni yaşamı birlikte inşa edeceğiz. Bir tek kişinin bunları yaptığı sisteme demokrasi denmiyor. İkinci turla ilgili diğer adaylara da sormak lazım. İkinci tur için onlardan biri ya beni destekleyecek ya da boykot yapacaklar. Ben tavrımı net olarak ifade ettim. Beni destekleyen hiç kimse ikinci turda bunu destekle diye oy vermiyor. Kediler trafoya girmez ve hile yapılmaz da ikinci tura gidemezsek çekilmeyeceğiz kimse lehine. Üstüne bir de koltuk kazanırsak ona da yok demeyeceğiz" dedi.

 

Demirtaş, kendisinin kazanması durumunda Başbakan Erdoğan ile nasıl çalışacaklarına dair soruya ise "Ben kazanır da cumhurbaşkanı olur ve Başbakan da Erdoğan olursa Allah ona yardım etsin. Demokrasiye, çoğulculuğa alışacak. Öyle toplantılarda 'kalk gidiyoruz' diyemeyecek" yanıtını verdi.

 

Demirtaş, "Ne kadar oy alacaksınız?" sorusuna da "Ben mütevazi bir adayım. Yüzde 50 artı 1 yeter" dedi. Demirtaş "Bağlamadan başka bir şey çalmıyor" şeklindeki sloganın ne anlama geldiğine ilişkin soruya, "Bağlamadan farklı enstrüman çalıyorum ama halkın umutlarını, halkın parasını, halkın geleceğini çalmıyorum onu demek istiyorum" cevabını verdi.

 

15.07.2014

Diğer GÜNDEM haberleri

  • PAYLAŞ

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.