Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin
Demirtaş'ın demokratik Türkiye hayalini ve nasıl bir Cumhurbaşkanlığı
tasarladığını, kampanya boyunca sürdüreceği çalışmaları aktardığı geniş
katılımlı basın toplantısı gerçekleşti. Şişli Kültür Merkezi'nde düzenlenen
toplantıya HDP'li milletvekilleri, Gülten Kaya, Rakel Dink, Mıgırdiç Margosyan,
KESK Eşbaşkanları Şaziye Köse ve Lami Özgen, Pakrat Estukyan, Mehmet Altan,
Oral Çalışlar, Neşe Özgen, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Ufuk Uras,
Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Erdoğan Aydın, Ali Bayramoğlu, Müge
İplikçi, Pınar Ögünç, Mete Çubukçu, Murat Çelikkan, Can Dündar, Ömer Laçiner,
Ahmet İnsel, Banu Güven, Ayşegül Doğan, TTB İstanbul Genel Sekreteri Ali
Çerkezoğlu, Yıldırım Türker, Tarhan Erdem, Zeynep Tanbay, Birleşik Metal İş
Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Celal
Ovat, Gezi direnişinde polis tarafından katledilen Berkin Elvan'ın ailesi,
barış anneleri ve yanı sıra farklı kesimlerden isimler, gazeteciler, basın
mensupları, köşe yazarları ve inanç temsilcilerinin de aralarında bulunduğu
yüzlerce kişi katıldı. Toplantıya katılamayan Yaşar Kemal ve Adalet Ağaoğlu
destek mesajı gönderdi. Toplantıda Kardeş Türküler'in hazırladığı seçim şarkısı
da yayınlandı.
Demirtaş konuşmasında, çağrılarının radikal
demokrasi çağrısı olduğunu belirterek, "Toplumun üzerinde yükselen otoriter,
antidemokratik, bürokratik ve cinsiyetçi devlet anlayışının başında oturan bir
cumhurbaşkanı olmak için aday olmadım. Hayalini kurduğumuz cumhurbaşkanı,
sokakta halkın yanında, halkla beraber olandır. Bunun anlamı; beraber yönetmek,
yönetimi ortaklaştırmaktır. Yönetilmeyi değil, beraber eylemeyi geçek kılacak
bu irade, kişilere değil, halklara kazandıracaktır. Yeni yaşam; etnik, dinsel,
cinsel ve sınıfsal ayrımcılığın karşısında sesi duyulmayanın, iktidar sahibi
olmayanın, güçsüz kılınanın yanında yeşerecektir. Yeni yaşam; tek tipçi
dayatmalara karşı çoğul, farklılıkların eşit ve gönüllü beraberliğine dayalı
bir toplumsal var oluşu anlatıyor. Özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye'nin
mümkün olduğuna yürekten inanıyoruz" diye konuştu.
Acılı anneleri yuhalatacak öfkeden kaçınacağını
belirten Demirtaş, "Herkesin ezilmiş kimliği ile cumhurbaşkanı olmaya
çalışacağız." dedi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın yuhalattığı Berkin
Elvan'ın annesini ismini anons etti ve alkışlattı. Demirtaş, "Ne mutlu
onlara ki intikam naraları atmadılar, her zaman barış ve kardeşlik mesajı
verdiler. Acıları yarıştırmayan, acıları ortaklaştıran dili siyasete hakim
kılarsak ne mutlu bize" diye konuştu.
'Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu belirten
Demirtaş, ya devlet otoritesinin daha da pekişeceğini ya da bütün ezilenlerin
onurlu yaşam özlemlerini gerçekleştirecek radikal demokratik adımlarla köklü
değişim yoluna gireceğini söyledi. Demirtaş devamla, "Demokratik değişim için bu
sisteme itirazı olanların gücüyle her şeyin Ankara'dan belirlendiği bürokratik
ve hantal merkeziyetçi yapıyı köklü biçimde değiştirmek elimizde. O nedenle, bu
seçimlerde üç aday ama iki çizgi yarışıyor. Bizim çizgimiz; Halkın doğrudan
kendini yönettiği, farklılıklarını özgürce ve gururla ifade ettiği, geleceği
hakkında söz üretip karar sahibi olduğu bir dünyayı ifade ediyor. Bizim
çizgimiz; neoliberal, antidemokratik düzen içinde, tekçi-mezhepçi veya ulusalcı
anlayışlar arasında bir tercihe zorlanmayı reddediyoruz. Bizim çizgimiz; 'En
iyi hükümet en az hükmedendir' şiarına inanıyor, devletin küçüldüğü, yurttaşın
ve demokrasinin büyüdüğü bir sistemi hedefliyoruz. Devleti korumak ve devlete
hizmet üzerine kurgulanmış, kutsallaştırılmış hantal yapıyı araçsal, işlevsel
ve hizmetkar bir devlet sistemine dönüştürmeyi öneriyoruz"
ifadelerini kullandı.
Devletin, tek bir kişinin ve onun etrafındaki
hiyerarşik zümrenin belirlediği esaslarla artık yönetilmeyeceğini kaydeden
Demirtaş, "Cumhur meclisleri" ile halkın devlet yönetimine doğrudan
katılımı gerçekleştirileceğini söyledi. Demirtaş şunları ifade etti:
"Kadın, gençlik, engelliler, inanç grupları, farklı kimlik ve kültür
grupları, çifti, işçi ve emekçi meclisleri olacak. Böylece yetkileri artırılmış
bir makam yerine, halkın yetkisinin artırıldığı bir devlet yönetiminin
güvencesi olan cumhurbaşkanlığı dönemi başlayacak. Sistemin bütün kanalları
halkların demokratik iradesine açık hale getirilerek, demokratik bir işleyişe
kavuşturulacak. Türkiye, Milli Güvenlik Kurulu gibi vesayetçi, darbe ürünü
yapılarla değil, demokratik kurullarla, güçlendirilmiş yerel yönetimlerle
yönetilecek. Devleti, devletin değil, halkın denetimine açacağız. Devlet
Denetleme değil, Halk Denetleme Kurulu olacak. Açık ve şeffaf devlet,
demokratik devlet olmanın temel koşuludur. Devletin ali çıkarları ve
hassasiyetleri değil, halkın çıkarları, hassasiyetleri ve talepleri odak
noktası olacaktır."
Türkiye halklarının barış iradesinin müzakere
sürecinin güvencesi olduğunu kaydeden Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
demokrasi güçlerinin kararlılığının barış sürecini hızlandırarak müzakerenin
temellerini sağlamlaştıracağını söyledi. Demirtaş çağrısında, "Kürt
sorununun çözümü Türkiye'nin demokratikleşmesiyle eş zamanlı yürüyecek bir
süreçtir. Sorun çözüldükçe Türkiye demokratikleşecek, Türkiye
demokratikleştikçe çözüm hız kazanacaktır. Bunu sağlayacak irade, yıllardır
barış mücadelesini yürüten bizlerde, Türkiye'nin demokrasi güçlerinde vardır. Çankaya
hedefimiz kalıcı bakış açısından stratejik bir önem taşımaktadır. Türkiye'nin
baştan aşağı top yekun demokratikleşeceği, radikal demokrasinin kökleşeceği bir
sürece talibiz. Değişim hedefimizin amacı budur. Farklılıklarımız bizi
zayıflatmaz, aksine güçlendirir. Türkler, Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Rumlar,
Êzidiler, Süryaniler, Keldaniler, Araplar, Çerkezler, Lazlar, Pomaklar,
Romanlar, hep birlikte demokratik ulusu oluşturmaktadır. Her türlü tekçilik son
bulacak, yerine çoğulculuk esasına dayalı bir anlayış egemen kılınacaktır.
Devletin anayasası döneminden halkların anayasası sürecine geçişi
gerçekleştireceğiz" dedi.
Mevcut anayasanın başyazarları kısa bir süre önce
müebbet hapse mahkûm olduğunu kaydeden Demirtaş, devamla, "35 yıldır meşruiyeti olmayan
bir cunta anayasasının zulmü altında yaşıyoruz. Bu anayasanın sağladığı
yetkileri savunmak, darbeyi savunmaktır. Devletin kutsandığı, halkların,
dillerin, inançların ve kültürlerin yok sayıldığı bu anayasanın topyekün
değiştirilmesi artık ertelenemez bir zorunluluktur. Türkiye toplumunun çok
etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı yapılardan oluşan 'çok kimlikli'
realitesi temel alınarak cinsiyetçi olmayan, ekolojik, eşitlikçi, sosyal ve
özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı vardır. Yeni Anayasa Demokratik Türkiye'nin
ve yeni yaşamın toplumsal sözleşmesi olacaktır" diye konuştu.
Gönüllü birlikte yaşamın ancak eşitlik ve özgürlük
temelinde gerçekleşebileceğini vurgulayan Demirtaş, "Aleviler, Hristiyanlar,
Museviler, Êzidiler gibi ezilen ve dışlanan tüm inanç ve kültürel grupların
üzerindeki baskılar kaldırılmalı, herkesin dini inançlarını ve dünya görüşü
çerçevesinde sosyal hayatını özgürce yaşamasının önü çoğulcu demokrasiye uygun
bir şekilde açılmalıdır. Anadilinde ibadet hakkı sağlanmalı, bugüne kadar devletin
resmi din anlayışına hizmet eden Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır.
Devletin herhangi bir kurumla din ve inanç özgürlüğü üzerinde oluşturduğu tekçi
tahakküme son verilmeli, başta ders kitapları olmak üzere tüm dokümanlardan
farklı kimlik ve inançlara dönük nefret suçları içeren ayrımcı söylemler
temizlenmeli ve bunlara cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Cemevleri ve farklı
din ve inançlara ait tüm mekanlar yasal statüye kavuşturulmalı. Din ve vicdan
özgürlüğünü içselleştirmiş, dini devletin tekelinden kurtaracak ve siyasetin
aracı olmaktan çıkaracak, dini inancı olan veya olmayan herkesin eşit
yurttaşlık temelinde istediği gibi yaşayabilmesine imkan veren özgürlükçü
laiklik geliştirilmelidir" şeklinde konuştu.
"Bergama köylülerinin siyanürlü altın
madenlerine karşı direnmesinden bugüne doğa katliamları ülke gündeminden
düşmüyor" ifadeleriyle ekolojik mücadeleye de değinen Demirtaş, "Bu
coğrafyanın farklı köşelerinde farklı aktörlerle tekrarlanan tablo aslında
aynıdır. Deresinin üzerine HES yapımına direndiği için jandarmadan dayak yiyen
Karadenizli kadın, sanayi atıklarının zehirlediği Ergene suyuyla üretimini
sürdürmeye çalışan Trakyalı çiftçi, yaşam alanları nükleer ya da termik santral
inşaatlarıyla tehdit edilen köylüler. Karnımızı doyuran toprak, kanımızı
temizleyen hava, yaşamın kaynağı su ve bu dünyayı paylaştığımız diğer türler:
Bugün bunların hepsi için direnmeyi göze alamayanların demokrasiden, adaletten
ve insanlık için bir gelecekten bahsetmesine imkân yoktur. Yaşam hakkı sadece
insanlar için geçerli bir hak değildir. Bu gerçeklikten hareketle bütün
hayvanların da yaşam hakkını savunmak temel ilkelerimizdendir" diye konuştu.
Demirtaş gençlere ilişkin ise "Yerleşik kalıplara, ezbere
ve kendini memleketin sahibi zannedenlere karşı bir isyan olan gençlik; sistem
tarafından işsizlik ve eğitim gibi temel sorunlarla kuşatılmış durumda.
Çağrısını dillendirdiğimiz yeni yaşamda işsizlik, baskı ve yoksullukla terbiye
edilmeye çalışılan gençler yönetimde söz sahibi olacak. Kuracağımız 'Cumhur Meclisleri'
içerisindeki gençlik meclisleri ile siyasetin ve hayatın her alanında gençliğin
aktif katılımı sağlanacak ve gençlerin örgütlenmesinin önündeki tüm yasal
engeller kaldırılacaktır. Gençlerin siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel
haklarını etkin bir şekilde yürütmesi devletin yükümlülüğünde olacaktır.
Gençliğin sorunlarıyla uğraşmak yerine gençliği bir asayiş sorunu olarak
tanımlayarak zapt etmeye çalışan zihniyete karşı yeni yaşam gençliğin sesi
olacaktır. Yeni yaşamı bizlere gençler müjdeliyor. Gençlik başa çıkılacak
değil, başa çıkarılacak kesimdir" diye konuştu.
Eğitim hakkında da vurgu yapan Demirtaş, "Eğitim
her yurttaşın parasız yararlanabileceği kamusal bir haktır. Herkesin eğitim
olanaklarına dil, din, inanç, etnik kimlik, cinsiyet, cinsel kimlik ve ırk
ayrımcılığına maruz kalmadan eşit bir şekilde erişebilmesinin önü açılmalıdır.
Kamusal eğitime yapılan harcamalar artırılmalı, eğitim bütçesinin eşit ve adil
bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Eğitim sistemi; milliyetçi ve cins
ayrımcı öğelerden arındırılmalı, her yurttaşın özgür ve eşit faydalanacağı,
ezbercilikten uzak, bireyin yaratıcılığını geliştiren, yeteneklerine göre
yönlendiren, bilimsel, demokratik, laik ve nitelikli bir eğitim hizmeti
sunulmalıdır. Laik bir sisteme yakışmayan zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.
Bireylerin dini eğilim ve taleplerine uygun olarak kendi dinlerinde ve seçmeli
olarak verilmelidir. Anadilde eğitim herkes için bir hak olarak kabul edilmeli,
eğitimin tüm aşamalarında resmi dil olan Türkçe'nin öğretilmesinin yanı sıra
anadilde eğitim görme imkanı sağlanmalıdır. Eğitim anadil temelli çok dilli bir
yapıya kavuşturulmalıdır. Talep eden bir kişi dahi olsa herkesin bu hakka
sorunsuz bir şekilde erişmesi mümkün kılınmalıdır. Eğitim sınav merkezli
olmaktan çıkartılmalı, YÖK kaldırılmalı, üniversitelerin akademik ve idari
özerklikleri genişletilmelidir" dedi.
Yeni yaşam çağrılarında kadınlara da hitap eden
Demirtaş, "Her gün en az beş kadın katlediliyor. Kadına söz ve iktidar alanı
bırakmayan erkek egemen toplumun kadın katliamı hızını kesmeden sürüyor. Kadına
yönelik her türlü şiddetin ve ayrımcılığın karşısında ilkesel tutum sahibi
olduk, bundan sonra da bu tutumuz devam edecektir. Yeni yaşam ancak kadınların
öncülüğünde örgütlenebilir. Her toplum kadınların özgürlüğü kadar özgürdür.
Yeni yaşam çağrısı cinsel özgürlükçü toplumdur. Farklı cinsel yönelim ve cinsiyet
kimliği sebebiyle öldürülen, baskı gören, dışlanan LGBTİ bireyler sistem
tarafından görmezden geliniyor. LGBTİ'lerin varoluşu suç görülüp, homofobi ve
transfobi besleniyor. Yeni yaşamda bütün cinsel kimlikler eşit yurttaşlık
haklarıyla, ayrımcılığa uğramadan, hayatın her alanında özgürce onurlu bir var
oluş sürdürebilecekler" ifadelerine yer verdi.
Demirtaş devamla, "Türkiye yapısal bir dış
politika değişikliğine gitmek zorundadır. Askeri vesayet dönemi Türkiye'sinin
sorunları görmezden gelen dış politika anlayışının yerine, Osmanlı
güzellemeleriyle kurgulanmış, bir bölgesel güç olma hevesinin ağır sonuçları
ile karşı karşıyayız. Ortadoğu'da kendisini mezhep çatışmasını körüklemek ve
IŞİD gibi örgütlerden medet ummakla var etmeye çalışan Türk dış politikası,
Batı'da neredeyse askıya alınmış AB'ye üyelik süreci ve duraksamış reformlarla
akamete uğramıştır. Farklı kimliklerin ve inançların birbirinin içinde erimeden
beraber, demokratik, özgür ve eşit bir biçimde yaşadığı radikal demokrasi
anlayışımız, dış politika anlayışımızın da temelini oluşturmaktadır"
dedi.
Yeni yaşam çağrısının aynı zamanda örgütlenme
çağrısı olduğunu belirten Demirtaş, "Neoliberal dönem, mülkiyet, üretim ve
istihdamda köklü değişiklikleri de beraberinde getirdi. Üretim süreci çeşitli
biçimlerde parçalandı, ölçeği değişti ve küçük birimlere ayrılarak yeniden
yapılandırıldı. Esnek çalışma başlığında toplanan, güvencesiz, taşeronlaşmış,
sigortasız olarak çeşitli şekillerde biçimlenen çalışma koşulları emeğin maddi
haklarını gasp etmenin ötesinde, emekçilerin tüm yaşamına dair haklarını da
ellerinden almaktadır. İş cinayetlerinin denetlenmesi, çocuk işçiliğinin
önlenmesi, mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının yeniden
düzenlenmesi için doğrudan müdahil olan, başta güvencesiz çalışanlar olmak
üzere tüm emekçilerin sosyal haklarının takipçisi bir cumhurbaşkanlığı
hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Yapacağımız, yeni yaşamın tohumlarını ekmek
demiyorum bırakmaktır. Onun can suyu sizin ellerinizden toprağa akacak. Gün be
gün o filizi büyüteceğiz, görkemli birer ağaca dönüştüreceğiz. Ağaca baktığında
sadece odun gören anlayışa karşı ağaca baktığı huzur gören anlayışa sahibiz.
Ağaçtan kereste yapanlara karşı ağaçtan devrim yapanlar olacağız. Türkiye'nin
aydınlık yüzüyüz, özgürlük ayışında dans etmekse, yeni yaşamda birlikte dans
edelim" diye konuşan Demirtaş, ardından da "Gazeteciler sorularını
rahatlıkla sorabilirler. Kimseyi azarlamayacağız" diyerek salonda bulunan
gazetecilerin ve köşe yazarlarının sorularını yanıtladı.
Diğer adayların yürüteceği seçim kampanyasına
ilişkin soruya "Adayların nasıl kampanya yürüteceği kendi bileceği iş"
şeklinde cevap veren Demirtaş, "AKP ve paralel devlet çatışması ve
tartışmasına" ilişkin gelen soruya ise, "Türkiye'de derin devlet
olgusu hep olageldi. AKP'nin paralel demesi abesle iştigal. Evrenin her hangi
bir yerinde kesişen iki çizgiye paralel denmez. Bıraksınlar biz her ikisine
paralel diyelim ama AKP paralel diyemez. Hukuk dışına çıkmış suç işlemiş kim
olursa olsun cemaat ya da parti mensubu olur kesinlikle hesap sorulması lazım.
Bir kişi cemaat sempatizanı diye suçlanamaz. KCK operasyonları sırasında AKP ve
cemaat birlikte yönetiyordu iktidarı. O günlerde henüz öküz ölmemiş, ortaklık
bozulmamıştı" ifadelerini kullandı.
"En iyi hükümet en az hükmedendir' dediniz.
Bunu sizinle olmayan hükümetle nasıl sürdürürsünüz" şeklindeki soruyu da
yanıtlayan Demirtaş, "Tek bir kişi çıkıp ben bütün bunları yapacağım
diyorsa asıl aldatmaca oradadır. Ben sizlerin mesajını taşımakla görevli
hissediyorum kendimi. Bu mücadele süreç işidir. Bunları cumhurbaşkanı yapsın
diye önermiyoruz. Yeni yaşamı birlikte inşa edeceğiz. Bir tek kişinin bunları
yaptığı sisteme demokrasi denmiyor. İkinci turla ilgili diğer adaylara da
sormak lazım. İkinci tur için onlardan biri ya beni destekleyecek ya da boykot
yapacaklar. Ben tavrımı net olarak ifade ettim. Beni destekleyen hiç kimse
ikinci turda bunu destekle diye oy vermiyor. Kediler trafoya girmez ve hile
yapılmaz da ikinci tura gidemezsek çekilmeyeceğiz kimse lehine. Üstüne bir de
koltuk kazanırsak ona da yok demeyeceğiz" dedi.
Demirtaş, kendisinin kazanması durumunda Başbakan
Erdoğan ile nasıl çalışacaklarına dair soruya ise "Ben kazanır da
cumhurbaşkanı olur ve Başbakan da Erdoğan olursa Allah ona yardım etsin.
Demokrasiye, çoğulculuğa alışacak. Öyle toplantılarda 'kalk gidiyoruz'
diyemeyecek" yanıtını verdi.
Demirtaş, "Ne kadar oy alacaksınız?"
sorusuna da "Ben mütevazi bir adayım. Yüzde 50 artı 1 yeter"
dedi. Demirtaş "Bağlamadan başka
bir şey çalmıyor" şeklindeki sloganın ne anlama geldiğine ilişkin
soruya, "Bağlamadan farklı enstrüman çalıyorum ama halkın umutlarını,
halkın parasını, halkın geleceğini çalmıyorum onu demek istiyorum"
cevabını verdi.
15.07.2014