Stk.platformu ev sahipliği yaptığı Akil insanları toplantısında dile getirdiği konular
Bu gün gelinen noktaya baktığımızda bu süreci büyük siyasi risk alarak cesurca başlatan sayın başbakan ve sürecin bu aşamaya gelmesine tartışmasız katkı sunan sn. Öcalan da büyük irade ortaya koymuştur.
Geçmişi ile yüzleşmekte olan Türkiye, çok
önemli bir sorununu çözmek için çaba sarf ediyor. Sadece son otuz yıl değil,
1800’lerin başından bu yana çok sayıda yaşanmış olan Kürt isyanları Osmanlı’dan
bu güne kadar genellikle kanla bastırılmıştır.
Birçok kez
Kürtler, doğudan batıya göç ettirilmiş, Kürt kültürel yapısı tanınmamış, Kürtçe
konuşmak yasaklanmış ve hatta cezalandırılmış.
Bu süre zarfında aslında Kürt diye bir şey
yoktur” denilmiş, Kürtler dağlarda yaşayan insanlardır, dağda yürürken kart kurt
diye ses geldiği için Kürtler ortaya çıkmış denildi.
Irkçı
zihniyetler Kürtlerin sömürge yöntemi ile yönetilmesi gerektiği ileri sürülmüş
ve defalarca bunun provası uygulanmıştır. Yaşanan tüm baskı ve acılara rağmen
Allaha şükürler olsun ırkçı zihniyet emeline ulaşmamıştır.
Türkler ve
Kürtler, Milli Mücadelede ve öncesinde İslam kardeşliği çatısı altında birlik
ve beraberlik ile cephede aynı saflarda savaşmıştır. Akabinde kurucu meclis
tarafından hazırlanan 1921 Anayasası farklılıklara saygılı bir devlet
yönetimini öngörmüştür.
1921 Kanunu
Türk Devletinden değil, Türkiye Devleti”nden bahsetmektedir Cumhuriyeti ilan
eden 29 Ekim 1923 tarih ve 364 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu değiştiren
Kanun da Türker’den değil, Türkiye”den söz etmektedir. Aynı şekilde, Osmanlı
Saltanatını kaldıran 30 Ekim 1922 tarihli Meclis Kararında da Türkiye
Hükümeti`nden söz etmektedir.
Dahası
Hilâfet ile Saltanatı birbirinden ayıran 2 Kasım 1922 tarih ve 308 sayılı
Meclis Kararında Türkiye halkı’ndan bahsetmektedir.
Kurtuluş
Savaşı bittikten sonra 1924 Anayasası ile Türkiye Halkından Türk Halkı’na
dönülmüş ve Ulus Devletin inşa süreci başlamış. Bu süreç 1961 ve 1982 askeri
cunta Anayasaları ile bu günlere gelindi.
Dağlara
taşlara Ne mutlu Türküm diyene yazıldı. Türk, Öğün, Çalış, Güven Türküm,
Doğruyum, Çalışkanım ilkokullarda minicik Kürt çocuklarına her sabah ant
içirtip, Varlığım Türk varlığına armağan olsun ve daha birçok benzeri
Sosyal, hukuk ve eşitlikten bahsedilen bir ülkede bunların yaşanmaması gerek diye düşünüyorum. Rahmetli Erbakan siz ne mutlu türküm diyene derseniz biride ne mutlu kürdüm der, dediği için başına gelmeyen kalmadı.
Sorun,
insanın Türk olması veya Kürt olması veya bir başka ırktan olması sorunu
değildir. Sorun farklılıkları kabul etmeme sorunudur
Türklerle Kürtlerin
herhangi bir sorunu yoktur. Kürtlerin yerine kendini koyup, empati yapan
Türkler memnun olmayacaklardır.
Bu sorunun
çözümü amacıyla başlatılmış olan Barış Sürecini son derece doğru buluyoruz.
Akil İnsanlar yolu ile tartışılması ve bu gün burada bunu konuşuyor olmak
yerinde ve doğru buluyoruz.
Sosyal
demokrat olduğunu iddia eden CHP, bu sürecin içinde aktif olarak görev alması
gerek.
Sürece
muhalif kalanlar alternatif çözüm
yollarını açıklamayan siyasi partiler ve stk.lar rant,çıkar peşinde oldukları ortadadır.
Sorun bir parti sorunu değildir. Sorun bir
devlet sorunudur. Bu sorununun çözümü konusunda ilk defa böylesine geniş
tartışma ortamı sağlanmıştır.
Bu sefer
gerçekten umutlu olmak için birçok sebebimiz vardır, Dün akşam ki Hilton
toplantısında hepimiz bir ananın acısına şahit olduk. Gözlerimiz doldu,
Parçalanmış oğlundan bahsetti ve o acıyla barış olsun artık yeter dedi. Canı
yüreği yanan Asker anası barış diyor, gerilla anası barış diyor, köyü
boşaltılan muhacir, sefil, perişan olan barış, barış helâlık diyor.
Ama ne
hikmetse tırnağı bile taşa değmemiş birkaç söylem ve üç beş yalan dolan sözle
kendini bu sürecin mağduruymuş gibi gösterip, cesaretle başlatılan bu iyi
niyetli süreci baltalamak, sekteye uğratmak istiyorlar. Çünkü barış sağlanırsa
bunların siyasi ve ekonomik rantları ellerinden gidecek bir daha böylesine bir
nimeti bulamayacaklar.
Sonuç olarak
sürecin başarıya ulaşması için hiç olmadığı kadar ortam müsait ve olgunlaşmıştır.
Sürece katkı amacıyla sağ, sol, İslamcı ayırımı yapmaksızın tüm siyasi
tutuklulara genel af çıkartılmalı.
Çok zor olan
bu sürecin başarıya ulaşması tüm iyi niyet insanların temennisi ve
beklentisidir. Sürece mola vermek, yavaşlatmak gibi duraksamalara uğratma
lüksümüz yoktur.