Barış Hepimiz İçin Gereklidir
Basına ve kamuoyuna;
Bir takım sosyal ve politik atraksiyonlar, doğası
gereği toplumsal faydayı söz konusu etmelidir. Toplumsal fayda söz konusu
olduğunda da atraksiyonların ihtiyatla hareket etmesi, ihtiyatla hareket etmek
için de tecrübelerin dikkate alınması, akla ve maşeri vicdana uygun olandır.
Sosyal ve politik birimlerin, gerçekliği ve sağlayacağı yararı, kendinden
menkul duygularla hareket etmesi, toplumsal acının ve mağduriyetin artmasına
katkı sağlayacağı gibi yeni yaraların açılmasına da zemin hazırlar. Bu durum,
aynı zamanda, en temel dini ve insani ilkelerin, çatışmalı ortama kurban
verilerek onların istismar edilmesinin de öncü taşıyıcısı olur. Yapısal hale
gelmesi bu topraklar için hiç de şaşırtıcı olmayacak yeni bir şiddet olgusunun
öncü kolu olmak, klasikleşmiş şiddet sarmalından çıkmaya çalışan sosyal ve
politik aktörlerin yapacağı değil, aksine kaçınacağı bir iş olmalıdır.
"Kürt Sorunu"nda tarafların vardığı ve
toplumlara izah etmeye çalıştıkları ve adına çözüm süreci dedikleri şey,
meselenin doğasına uygunluğun, onlarca yıllık savaş ve özellikle savaşın gayri
meşru çocuğu olan şiddet ile daha fazla sürdürülebilir olmadığıdır. Tarafların
bu temayülü, maşeri vicdana olduğu kadar savaştan vazgeçenlerle savaşmanın
ahlaki olmadığı yönünde tecelli eden ilahi emre de uygundur. Öyleyse PKK ve
Devlet arasında varılan çözüm süreci mutabakatının elverişli kılınması için
çaba harcaması gereken tarafların ve bağımsız sosyal ve politik varlıkların
ihtiyatla hareket etmesi gerekmektedir. Hassaten Suriye`de Rojava ve Muhalifler
arasında yaşanan gelişmelerin de çözüm sürecini sabote edecek ve yeni bir
şiddet olgusu inşa edecek tarzda ele alınmaması gerekmektedir. Suriye`de Rojava
ve Muhalifler arasında yaşanan çatışmaları provokatif keskin açıklamalar ve
molotofkokteyli saldırılarla çözüm sürecini yükseltmeye çalışan toplumsal
zeminlere aktarmak ihtiyatla hareket etmesi gereken sorumlu sosyal ve politik
unsurların kaçınması gereken bir yaklaşım biçimidir. Aksi davranış, akla uygun
olan tecrübelerle değil de gerçekliği ve sağlayacağı yararı kendinden menkul
duygularla hareket eden acemilerin veya kötücül unsurların işidir.
Türkiye`de yaşanan otuz yıllık sürecin sonunda,
Kürtlerin istemlerinde haklı olduğu kabul edildiği gibi, aynı haklılığın benzer
tecrübeleri yaşamaya gerek kalmadan Suriye`deki Kürtler için de geçerli
olduğunu kabul etmek, zalim Suriye rejimine muhalefet eden unsurların yapması
gereken akıllıca ve dolayısıyla iyi niyetli bir yaklaşım olacaktır.
Suriye`de rejime muhalefet eden ve
muhalefetlerinde ilkesel olarak haklı olduklarında şüphe olmayan unsurlardan
beklenen tavır, Kürtlerin irade ettiği şeyi anlamaya çalışmak ve aralarında
doğan problemleri diyalog yoluyla çözmeye çalışmaktır; klasik devletler gibi
tehditler savurmak değildir.
Türkiye`deki sosyal ve politik örgütlerin hassaten
Suriye Muhalefeti ve Kürtler arasındaki gelişmeleri irdelerken hem ilkesel
olarak hem de çözüm sürecini düşünerek gerek basın açıklamalarında ve gerekse
de başka çalışmalarında daha fazla ihtiyatlı olması doğru olandır. Bu minval
üzere açıklamalarda sorunlu bir dilin tercih edilmesi ve sosyal medya üzerinden
bu konun tartışılmasını müteakip Özgür-der`in Van Şubesine ve ardından
Diyarbakır Özgür-der şubesine yapılan molotofkokteyli saldırıları şiddetin açık
bir göstergesi ve hukuksal misyonumuz gereği olarak kınıyor ve benzeri
ihtiyatsız açıklamaların ve saldırıların yaşanmaması konusunda tarafları
dikkatli, itidalli olmaya, topraklarımızın ve halklarımızın huzuru ve barışı
adına çağırıyoruz.
Şiddetin her yerde olduğu gibi bu topraklarda da
insan yaşamına zarar vereceğine ve hiç bir soruna çözüm olmayacağına
inandığımız gibi şiddetin gelmesi ihtimalini umursamayan ve toplumsal faydayı
dikkate almayan ihtiyatsız açıklamaları da yanlış bulmaktayız. Çözüm sürecine
zarar verecek ve yeni bir şiddet olgusunu inşa etmekten başka hiç bir şeye
hizmet etmeyecek tutum ve davranışlardan kaçınmayı tüm sosyal ve politik
unsurlara önerir ve son olarak şunu taraflara hatırlatırız:
En temel dini ve insani ilkelere ters davranarak
işleri bozan sosyal ve politik unsurlar, tecrübenin verdiği faydayı kendisine
haram eden ve dolayısıyla toplumun mağduriyetine ve dinin istismarına bulaşan
unsurlardır.
Van MAZLUMDER Şubesi Başkanı
Yakup Aslan
Van MAZLUMDER şube başkanı Yakup Aslan basın açıklamasını okuduktan sonra, gazetecilerin sorularına cevap verdi. Genel değerlendirmenin ardından, 11.08.2013 tarihinde medyaya yansıyan açıklamaların yanlış anlaşılmaya yol açtığını söyledi. Dün medyaya yansıyan haberlerle ilgili olarak da telefonla yapılan beyanatın yanlış algılama ve anlamalara yol açtığını vurguladı.
Yanlış algılara sebep olan konulardan biri Rojava
meselesiydi. Rojava’ya karşı yapılan saldırılarda yer alan güçlerin
istihbaratla ilişkilendirildiği haber tamamen yoruma dayalı bir bilgi olarak medyaya
yansıdığının vurgulandığı açıklamaların ardından, Rojava konusundaki
görüşlerinin sorulması üzerine Mazlumder Van Şube Başkanı Yakup ASLAN şöyle
dedi: “Mazlumder’in Rojava ile ilgili açıklamaları ve basın bildirileri, ortak
görüşümüzü yansıtmaktadır. Bu konuyla ilgili ilkesel duruşumuzu defalarca ifade
ettik. Bütün insan hakları ihlallerine karşı duruşumuz ve ilkelerimiz nettir.
Her zaman mazlumdan yana olma ve zalime karşı durma perspektifinde duyarlılık
gösteriyor ve olayları değerlendiriyoruz.”
Bunun yanı sıra Van Özgür-Der’e yapılan
molotofkokteyli saldırıyı kınamak amacıyla düzenlenen eylemin içinde
bulunduğunu vurgulayan Mazlumder Şube Başkanı, temel insan haklarından olan
“düşünceyi ifade etme ve örgütlenme özgürlüğü”ne karşı yapılan her türlü saldırıyı
kınadığını, bu ilkelerden dolay meşrebi, ideolojisi, dini, dili ne olursa olsun
yapılacak her türlü şiddet içeren saldırıları doğru bulmadıklarını ifade etti.
11.08.2013 tarihinde bir medya mensubunun
telefonla sorduğu birkaç soruya Mazlumder Van Şube Başkanı Yakup Aslan’ın
yaptığı açıklamaların medyaya yansıması esnasında yanlış anlaşılmaya yol açacak
bazı ifadelere yer verilmesinin tamamen muhatabının yorumuna dayandığını ve bu
maksadı aşan ifadelerin yanlış algılara sebep olduğunu ve Mazlumder’in ilkesel
olarak herhangi bir STK’yı hedef olarak göstermeyeceği gibi herhangi bir
STK’nın karşıtı konumunda bir tutum sergilemeyeceğini belirten Aslan, basının
bu hassas zamanda daha ilkeli hareket etmesini tavsiye etti.
http://www.mazlumder.org/