Utanç Duvarının Yapımı Derhal Durdurulmalıdır!
Bir süredir Nusaybin-Qamişlo sınırında yapıldığı ileri sürülen duvarın varlığı ve mahiyeti ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmek ve yerinde tespitler yapmak amacıyla şubemizce 03.11.2013 tarihinde bir heyet oluşturulmuştur. Heyetimiz tarafından duvarın yapıldığı iddia edilen sınır noktasına gidilmek istenmiş sınıra yakın bölgede içlerinde Mardin’e bağlı ilçe belediye başkanları ve belediye encümenlerinin de bulunduğu 56 kişi tarafından açlık grevi eylemi yapıldığı, açlık grevinde bulunanların biri belediye diğeri polis tarafından çekilmiş kordon arasında bulundukları görülmüştür. BDP İlçe ve İl Başkanları ile yapılan görüşmede Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe GÖKKAN’ın sınıra 1 metre mesafede 5 gündür ölüm orucuna girdiği bu bölgeye giriş ve çıkışların İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından oluşturulan kordon, kordonun hemen arkasındaki 1 toma ve çok sayıda çevik kuvvet personeli tarafından kontrol atlında tutulduğu görülmüştür.
İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ile görüşülerek heyetimiz tanıtılmış ve geliş amacımız bildirilmiş ayrıca ölüm orucunda olan Nusaybin Belediye Başkanı ile de görüşülmek ve durumunun kendisinden öğrenilmek istendiği bildirilmiştir. Emniyet yetkilileri tarafından gerekli soruşturmanın yapılarak üst birimlerden geçiş konusunda izin istenebilmesi amacıyla heyetimizdeki kişilerin isimleri istenmiş 7 kişiden müteşekkil heyetimizden 5 kişinin ismi verilmiştir.
Heyetimizce bildirilen isimlerle ilgili araştırmanın beklendiği sırada kordonun sınır tarafının bulunduğumuz yerden ve etraftaki yüksek binaların çatılarından yapılan gözlemlerde askeri araçların ve askerlerin hareketliliği dikkatimizi çekmiş, askerlerin sınır boyunca ellerinde çeşitli malzemelerle gidip geldiği, belediye başkanı Ayşe GÖKKAN’ın sınıra çok yakın bir noktada yaklaşık 10m2lik bir alanda bulunduğunu görmüştür.
Emniyet yetkilileri tarafından şubemizden ancak 1 kişiye izin verilebileceğinin belirtilmesi üzerine tarafımızdan yapılan ısrarlı görüşmeler ve BDP Iğdır Milletvekili Pervin BULDAN’ın da ricası üzerine heyetimizden üç kişiye izin verilmiştir.
Heyetimiz tarafından öncelikle belediye başkanı Ayşe GÖKKAN’ın yanına gidilerek kendisinden sağlık durumu ile ilgili bilgi edinilmiş bilahare insan hakları aktivistleri olarak bir eylem tarzı olarak açlık grevlerini desteklemediğimizi ancak amacı nedeniyle eyleminin tarafımızdan anlamlı ve insani bulunduğu ifade edilmiştir. Eyleminin 5. gününde olan başkanın hareket ve konuşmasındaki yavaşlığın belirginleştiği görülmüş mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıklarına rağmen neden güneşlik veya çadır kullanmadığı sorulduğunda emniyetçe izin verilmediği başkan tarafından ifade edilmiştir.
Belediye başkanı duvar ile ilgili olarak, yaklaşık 1 haftadır duvar yapımının devam ettiği bundan, ilkin duvarın yapıldığı yerlerden bir okulun arkasında yapılan kazı çalışmaları sırasında belediyeye ait su şebekesi borularının kırılması nedeniyle etrafa yayılan sular nedeniyle gelen şikâyetler üzerine haberdar olunduğunu, şehir içme suyu şebekesinde meydana gelen ve gelebilecek zararların önlenmesi amacıyla sorumlu ve yetkili idareyi tespit açısından çalışmaların mahiyeti ile ilgili Kaymakamlık, Askeri Tugay Komutanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile yapılan yazışmalara aradan geçen zamana rağmen ilgili kurumlarca cevap verilmediği ve duvarın yapımına devam edildiği yapılan duvarın bir utanç duvarı olduğunu, Nusaybin’deki kısmının uzunluğunun 7 km civarında olduğunu, sınırın iki yanında bulunan kardeş, akraba ve dost aileleri ve özellikle Kürtleri birbirinden ayırmaya yönelik olduğu ifade edilerek duvar yapımı sonlandırılıncaya ve mevcut yapı kal edilinceye değin ölüm orucuna devam edeceğini bildirmiştir.
Heyetimiz tarafından duvarın yapımı ile ilgili olarak yapılan incelemede gözümüzün alabildiği sınır boyunca yer seviyesinden 50 cm kadar bir kazı yapıldığı bu kazılan alan içerisinde temel atıldığı ve temelin 1,50 m üzerine çıkacak şekilde demir bağlandığı bu haliyle yapının kalıp bağlanıp çimento dökülmeye hazır olduğu görülmüştür. Bu arada belediye başkanınca bulunduğumuz yere 250 m kadar mesafede ve yine sınır boyunda bulunan etrafı brandalarla çevrilmiş askeri bölgede çimento dökme işleminin başlamış olduğu ifade edilmiştir.
Heyetimiz tarafından yapılan gözlem ve araştırmalar sonucu mevcut haliyle sınırda devam eden çalışmaların sınır boyunca uzayan bir beton duvar çalışması olduğu kanaatine varılmıştır.
Türkiye’nin Suriye ile olan sınır uzunluğu nazara alındığında bu duvarın sadece Kürtlerin yerleşik olduğu bölgelerde yapılıyor olması duvara ilişki hiçbir iyi niyetli tahmine izin vermezken örülen duvarların, duvar örülmezse dahi Roboski Katliamı özelinde görülen mevcut hak tanımazlığın boyutları nazara alındığında insan hak ve hukukunu ihlal edeceği muhakkaktır.
Hangi saikle yapılırsa yapılsın böyle bir çalışma kabul edilemezdir. Almanya’yı ikiye ayıran ve utanç duvarı adıyla da anılan Berlin Duvarı yıkılalı 24 yıl olmuş ve İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında yaptığı duvar iktidar da dâhil başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada tepki toplamaktadır. Hal böyle iken devletin, 90 yıl önce emperyalist devletlerin çizdiği yapay sınırlarla dört parçaya ayrılan Kürdistan topraklarında yaşayan kardeş, akraba, eş ve dostun birbirine yabancılaştırması ve bu yapay sınırlara rağmen aralarındaki alışverişi bile kaçakçılık olarak değerlendirip cezalandırması biz insan hakları kurumları ve aktivistleri tarafından kabul edilmezken velev ki güvenlik amacıyla olsun herhangi bir duvar yapımının da tarafımızdan hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini ve duvar yapımının önlenmesi için sonuna kadar mücadele edeceğimizi kamuoyu ve yetkililere duyuruyoruz.
Söz konusu nedenlerle yetkili makamlardan öncelikle amaç sınırdan güvenli geçişi sağlamak ise alternatif tedbirlerin tercih edilmesini ve utanç duvarının yapımını derhal durdurulmasını talep ediyoruz.
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi
twitter/MazlumderAmed
facebook/MazlumderAmed