Basın açıklaması
Allah’a hamd olsun ki, O insanı en güzel biçimde yarattı ve bizleri ümmetlerin en hayırlısı olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in ümmeti yaptı. Salat ve selam mahlûkların en hayırlısına ki; O, insana doğru ve hidayet yolunu gösterdi.
Yüce Allah, ilk insan Hz. Adem (a.s)’dan beri örtünme emrini farz kılmıştır. Örtü, bütün semavi dinlerde olduğu gibi İslam’da da farzdır.
Yüce Allah (c.c) Kur’an-ı kerimin Nur Süresi 31.ayetinde şöyle buyurmuştur. “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet(yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar…” Ayrıca Azhap suresi 59.Ayetinde “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” İşte bu ayetler Allah’u Teâla’nın örtü hakkındaki kesin emridir.
Peygamber (a.s) devrinde örtü emri geldiğinde sahabe hanımları hemen itaat ederek bu emri yerine getirmişler ve Hz. Ayşe validemizin haber verdiği gibi; “Örtü emrinin ilk gününün sabahında her kadının başını siyah bir bez parçasıyla örtünmüş halde cemaatle namaza durdular.” Allah’u Teâla’nın örtü emri hemen yerine getirilmişti.
Ülkemizde halkın %99’u Müslüman olmasına rağmen örtü emri hala kamu, kurum ve kuruluşlarında serbest olmayışı acı bir tablodur. Müslümanlar inançlarını özgürce yaşamamaktadırlar. Hükümet iktidara geldiğinde seçim vaadi olarak “Bu örtü sorununu ancak biz çözeriz” demesine rağmen çözüm noktasında hiçbir ciddi adım atılmamıştır. Ve en son çıkardığı yönetmelikle sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Herkesin hakkı verilirken neden inançlı insanların önü kapatılıyor. Herkes okullarda ve kamu kuruluşlarında kendi kimliğini dış görünüşüyle yansıtırken, inançlı bacılarımız kendi İslami kimliklerini niye yansıtmasınlar? Bu uygulama kime hizmettir. Soruyoruz? Bunun hesabını hem halka hem de Allah’a vereceksiniz.
Tesettür birçok hükümet devirmiştir. Ve en son başörtüsünün ahı Milli Eğitim Bakanı Ömer Dincer’i koltuğundan etmiştir. Umarız yeni milli eğitim Bakanı aynı hatayı yapmaz ve yapılan bu hatayı düzeltir.
Tesettür İslam’ın mukaddesatındandır. Asla bir bez parçası değildir. Dikkat edin, Peygamber (a.s) devrinde Müslüman bir bayan sahabenin Beni Kureyza Yahudilerinin bulunduğu bir kuyumcu dükkânında örtüsüne el uzatılır. Bunu duyan Peygamber (a.s) örtü için Yahudilere savaş açmış ve onları Medine’den sürmüştür. Bizlerde Müslümanlar olarak bu işin peşini asla bırakmayacağız. Sadece kamuda değil her alanda serbest oluncaya ve anayasal olarak güvence altına alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kız çocuklarının tesettürlü okumalarını bir türlü hazmedemeyen İslam düşmanları yüz yılı aşkın bir süredir halkın imanıyla, örtüsüyle savaşan ve bu savaşta akıl almaz zulümler işleyen bu kişiler devletin tüm imkânlarını kullanarak özelde Müslüman kadının tesettürüne, genelde ise bütün Müslümanların üzerine baskılarını devam ettirmiştir ve ettirmekteler.
Müslüman bayanlar bu ülkenin öz evlatları ve gerçek sahipleridir. Rablerinin emri olan tesettür farizasını yerine getirdikleri için binlerce bayanın, evrensel hukuk ilkelerinin kendilerine tanımış olduğu haklardan istifade edememiş ve edememektedirler. Bu uygulamalar faşist, laik ve dinsiz uygulamaların sonucudur. Cunta sever din düşmanlarını cesaretlendirip rahatlıkla tesettür yasağını sürdürebilmelerini sağlayan yasal boşluklardır. Okullarda küçücük kız çocuklarına koca koca adamlar kafa tutmakta, onları darp ve tecrit etmektedir.
Bireyin inançlarından ve ideolojilerinden dolayı fıtraten sahip olmuş olduğu yaşama hakkı, özgürlük hakkı, ana dili konuşma hakkı, inançları gereği yaşama ve yaşatma hakkı, eğitim ve öğretim hakkı, sosyal ve kültürel hakları, özgürce düşünme hakkı ve kendisini ifade etme hakkı, kime ibadet edecek ve kime kulluk yapması gerektiğini kendisi karar verme hakkı vb. haklardan inançları gereği hiç kimse mahrum bırakılamaz. Bu kısıtlamalar; anayasa, kanun ve tüzüklere, insan haklarına ve insanın fıtratına aykırı olup kabul edilemez bir zulümdür.
Hükümete Sesleniyoruz!
Basın açıklamamıza destek veren Basın mensupları ve siz değerli halkımıza teşekkür ediyoruz. Yüce Allah bu duyarlılığınızı ahirete azık yapsın.