2011 Yılının son günlerinde TSK'ya bağlı savaş uçaklarınca bombalanmaları sonucu yakınları katledilen Roboskili aileler İlk defa yakınları olmadan bir bayram geçiriyor. Sabahın erken saatlerinde Roboski Kabristanına gelen Roboskili köylüler, burada bir basın açıklaması yaptı.
MAZLUMDER GYK Üyesi ve Genel Merkez Koordinatörü Nurcan AKTAY'da, Roboskili aileleri, bu acılı günlerinde yalnız bırakmadı.
Yapılan basın açıklamasına katılan AKTAY, bu konunun takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi.
HER BAYRAMIMIZI KANA BULASANIZ DA, İNADINA ADALET DİYECEĞİZ!
28 Aralık 2011'de Roboski semalarından bombalar yağdı..
Onların deyişiyle 34 "kaçakçının"
Bizim deyişimizle 34 canın, 34 emekçinin, 34 fidanın üzerine..
Her bayram onlar giderlerdi anne babalarının elini öpmeye,
Bu bayram anne babaları geldi mezarları başına, bayramlarını tebrik etmeye..
Başbakanın da referans aldığını iddia ettiği inanışımızda, bayramlar sevinç ve barış günleridir..Bayramlar "güvende hissetmek" demektir.
Oysa yakınlarımızın, duygularımızın, vicdanlarımızın katledilmesinin 234. günü olan bu gün, bizim için bayram olmayacak, yakınlarımızın kanları yerde kaldığı, adaletsiz geçen her gün, kendimizi güvende hissetmemiz mümkün olmayacaktır.
Yakınlarımızın katledilişinin 234. gününde, bir kez daha bayram vesilesi ile ADALET istemek için buradayız!
Roboskili aileler olarak 234 gündür her fırsatta ADALET talebimizi dillendirdik, vurguladık.. Olur ki; ADALET talebimize gölge düşürür diye, Başbakanın çok yüklü olduğunu! ima ettiği tazminatı almadık.
Aileler olarak Ankara'ya TBMM'ye gittik, bütün parti yetkilileri ile görüştük.
Cumhurbaşkanından halen yanıtını beklediğimiz randevuyu talep ettik..
Katliamın hemen ertesi günü yanımızda olması gereken başbakan, gelmediği gibi yakınlarımızın kanları daha yerde iken bu işin hesabını sorması ve açığa alması gereken Genelkurmay Başkanı'na teşekkür etmiş, sürecin başından beri sürekli tahrik eden açıklamalarına rağmen İçişleri Bakanı'na da sahip çıkmış, "tazminatsa tazminat" diyerek onurumuzu pazarlık konusu haline getirmiştir.
Katledilen yakınlarımız için aylardır bir türlü işletilemeyen adalet mekanizması her ne hikmetse! Kaymakamı için hızlıca işlemiş, 34 yakını katledilen insanlarımızın tutuklanmaları ve gözaltına alınmalarıyla köyümüz açık bir cezaevine dönüştürülmüştür.
Aylardır, sorumluluk gerektiren SINIR ÖTESİ OPERASYONLA, emir komuta zinciri içerisinde işlenen katliamın aydınlatılmasına ilişkin hiçbir gelişme olmamasına karşılık akrabalarımız, Kaymakamı darp ettikleri iddiasıyla "kasten adam öldürmeye teşebbüsten" yargılanmak üzere alınmış, yargılamaları ise halen başlamamıştır.
Bununla beraber sürekli tehditlere ve baskılara maruz bırakılmış, mezarlık ziyaretinde bulunmamız bile tehdide uğramamıza neden olmuştur.
Öte yandan Roboski katliamına ilişkin Mecliste bir alt komisyon kurulmuş, ancak Meclis İnsan Hakları Komisyonu kendilerinden beklediğimiz raporu yayımlamadan tatile çıkmayı içlerine sindirebilmişlerdir.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu ve Uludere Alt Komisyonu Başkanları aylardır sunamadıkları raporun gerekçesi olarak Genelkurmay Başkanlığı'nın kendilerine istedikleri bilgileri göndermediğini iddia etmiş, buna karşılık Genelkurmay Başkanlığı'na bu yönde bir şey sorulmamıştır.
Bu süreç içerisinde Başbakan, İçişleri Bakanı ve hükümetin diğer yetkililerinin bu geçen süre içerisindeki yaklaşımları bizleri, kendilerinin samimiyetlerini sorgulamamız noktasına getirmiş, bu katliamın sorumluluğunu üstlendiklerini göstermiştir.
Roboski Katliamı ve sonrasında yaşadığımız süreç bize bu hükümetin, devletin kendini koruyan,güvenlikçi ve katliamcı geleneğini sürdürdüğünü göstermiştir. aksi taktirde Başbakan şunlara cevap vermelidir;
Devletin Kaymakamı için pek hızlı işleyen bu çifte standarda dayalı adalet! mekanizması, Roboski söz konusu olunca neden tıkanmaktadır?!
Adaletin sağlanması amacıyla kurulduğu iddia edilen bu mekanizma kimleri korumaktadır?! Sayın Başbakan, bu mekanizmanın biz Roboskililerin hakkını korumadığı açık değil midir?!
Eğer gerçekten barışa ve güvende olmaya dayalı bir inancı referans alıyorsanız, eğer vicdanı merkeze koyuyorsanız, bu devlete ait olan bombalarla katledilen 34 insan için yapılan kampanyalardan "yatıp kalkıp Uludere diyorsunuz" diyerek belirttiğiniz rahatsızlığınızın nedeni nedir?
Roboskili aileler olarak Başbakanın bilmesini isteriz ki; aylardır üzerimizde uygulanan baskılar ve tehditler, bizleri Adalet talebimizden alıkoyamayacağı gibi, satılık canlarımız da yoktur!
Bizler bu katliamın SİYASİ ve ASKERİ sorumluları bulunup cezalandırılıncayave ADALET sağlanıncaya kadar burada olmaya ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Değerli basın emekçileri, değerli kamuoyu; açıklamamızı Başbakan'ın çok iyi bildiğini düşündüğümüz bir şiirle sonlandırmak istiyoruz;
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak..
Tarih sussa, hakikat susmayacak..
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki, bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar,
Tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar,
Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar!!!
MAZLUMDER Basın Bürosu