Heyetin Oluşumu ve Amacı
Mardin Valiliği tarafından Nusaybin
ilçesinde 13 Kasım 2015 Cuma günü saat 21.00 itibariyle ilan edilen sokağa
çıkma yasağı, 26 Kasım Perşembe günü saat 08.00 itibariyle kaldırılmıştı. 13
gün boyunca devam eden sokağa çıkma yasağına sadece 21 Kasım Perşembe günü sınırlı
ve kısa süreli (8 saatlik) bir ara verilmişti. İlçenin Abdulkadir Paşa, Fırat,
Yenişehir ve Dicle Mahallelerinde ise yasak 13 gün boyunca kesintisiz şekilde
devam etmişti.
Sokağa çıkma yasağı devam ederken
ilçeden gelen bilgiler ciddi hak ihlalleri olduğuna ve sivillerin öldürüldüğüne
işaret ediyordu. Fakat ilçeye girişler yasak olduğu için müdahaleleri izlemek
ve hak ihlallerini takip etmek mümkün değildi.
Yasak süresince meydana gelen
ihlalleri ve hukuksuzlukları incelemek üzere MAZLUMDER olarak, Mardin’deki
üyelerimiz ve çevre illerden gelen üyelerimizden bir heyet oluşturulmuştur.
Heyetimiz; Urfa Şube Üyesi Ahmet Bedlek, Mardin Şube Gönüllüsü Abdurrahman
Hedekoğlu, Batman Şube Üyeleri Hasan Argunağa ile Naman Bakaç ve GYK Üyesi
Sinan Kızılkaya’nın katılımıyla oluşmuştur.
Yasak Süresince Yaşanan Can Kayıpları
15.11.2015
Selamet
Yeşilmen (44); Fırat Mahallesi Başyurt Sokak’taki evinin önünde ateşli silah
veya şarapnel parçaları ile yaralanarak öldü. Olay esnasında Selamet Yeşilmen’in
yanında bulunan Fikret ve Sevcan isimli iki çocuğu da yaralandı.
16.11.2015
Abdülkadir
Yılmaz (65); Duruca Mahallesindeki evinde kalp krizi geçirdi. Ambulansla
hastaneye götürülmesi 3 saat geciktiği için hastaneye götürüldüğünde kurtarılamadı.
18.11.2015
Hasan Dal
(45); Abdülkadir Paşa Mahallesindeki evinin bahçesinde bomba atarla vurulduğu
söylenmektedir. Aynı olayda komşusu Güle Tutak da yaralandı.
19.11.2015
Musur Aslan
(19); Abdülkadir Paşa Mahallesi Şirin Sokakta kafasından aldığı kurşunla öldürüldü.
Emin Öz (55);
Fırat Mahallesindeki evinde intihar etti. Yatalak annesi ile yalnız kalan Emin
Öz, aynı zamanda annesinin bakımını tek başına yürütüyordu. Pskiyatrik
rahatsızlığı da olduğu öğrenilen Öz’ün annesini hastaneye götürmek için
güvenlik görevlilerinden izin almaya çalıştığı ve izin alamayınca dayanamayıp
intihar ettiği iddia edilmiştir.
Muhammed
Altunkaynak; Abdülkadir Paşa Mahallesinde vurulduktan sonra hastaneye
götürülemediği için komşularının evinde hayatını kaybetmiştir.
20.11.2015
Nurullah
Kaplan (45); Abdülkadir Paşa Mahallesi Tekin Sokakta bulunan evinin bahçesinde
karnından vurularak öldürüldü.
21.11.2015
Şerif Alpar
(55); Abdülkadir Paşa Mahallesinde evinden çıkıp akrabalarına giderken sokakta
vurularak öldürüldüğü söylenmektedir.
24.11.2015
Sedat Güngör
(22); Yenişehir Mahallesindeki evinden dışarı çıktığında Çağçağ Caddesinden
açılan polis ateşiyle vurularak öldüğü iddia edilmektedir.
Tespit ve Kanaatler
Yasağın sonlanması sonrasında ilçeye
giden heyetimiz, yoğun çatışmaların ve mahalle halkından sivil şahıs ölümlerinin
yaşandığı Abdulkadir Paşa ve Fırat Mahallelerini 28 Kasım günü ziyaret etmiş,
buralarda mahalle halkıyla görüşmüştür. Bu görüşmelerde heyetimize aktarılan
bilgiler ve çevre gözlemleri sonucunda tespit ve kanaatlerimiz şu şekildedir.
1 - Yasağın
başladığı ilk günden itibaren, özellikle yukarda anılan dört mahallede su ve
elektrik kesintileri de başlamış ve yasak süresince buralarda su ve elektrik
verilmemiştir. Ana ikmal hatlarında çatışma nedeniyle tahribatlar oluşması uzun
süreli kesintiye neden olmuş olabilir, fakat mahalle sakinleri bu tahribatın
kasıtlı olarak gerçekleştirildiğini düşünmektedir.
2 - Özellikle
yasağın kesintisiz sürdüğü dört mahallede, yasağa hazırlıksız yakalanan birçok
ailenin bir süre sonra evlerinde yiyeceksiz kaldığı öğrenilmiştir. Yasak
süresince dışarı çıkmak mümkün olmadığı için açlık riski yaşayan aileler olmuştur.
3- Hastaların
hastaneye nakilleri güvenlik güçlerinin iznine tabi kılındığı için birçok hasta,
hastaneye gidememiş ve tedavileri yapılamamıştır. Güvenlik güçlerinden izin
alabilseler bile, nasıl bir muameleye maruz kalacağı endişesini taşıyan birçok
kişi, hastaneye gitmekten imtina etmiştir. Nitekim edinilen bilgilere göre;
Abdulkadir Yılmaz kalp krizi geçirdikten 3 saat sonra gecikmeli olarak
hastaneye ulaştırılabildiği ve Muhammed Altunkaynak’ın ise ateşli silahla
yaralandıktan sonra hastaneye kaldırılamadığı için evinde öldüğü öğrenilmiştir.
Yatalak annesinin bakımını yalnız başına sürdüren ve psikiyatrik rahatsızlığı
olduğu öğrenilen Emin Öz ise, polisten izin alamadığı için uzun süreli yasağa
dayanamayıp intihar etmiştir.
4 - Hendek
ve barikat olmadığı için çatışma yaşanmayan ve bu nedenle güvenlik güçleri için
emniyet riski olmayan mahallelerin halkı da, güvenlik görevlilerinin öfkesi ve
hakaretlerine muhatap olduğunu belirtmiştir. Güvenlik görevlilerinin herhangi
bir çatışma olmayan bölgelerde de kontrolsüz şekilde gaz bombası kullandığı ve
etrafa rastgele ateş açtığı birçok kişi tarafından beyan edilmiştir. Yasağın
sürdüğü dönemde herhangi bir ihlalin şikâyet edilebileceği yetkili bir
muhatabın olmaması ise; ilçe halkından alınan beyanlara göre, güvenlik
görevlilerinin kontrolsüz güç kullanımını, hakaret ve tehditlerini
süreklileştirmiştir.
5 - İlçe
dışına çıkmak istediğini telefonla polise bildiren bazı kişilerin, onay
aldıktan sonra plakasını bildirdiği araçlarla hareket ederken polis tarafından
durdurduktan sonra darp edildiği ve hakaret gördüğü öğrenilmiştir.
6 - Yasağın
sürdüğü dönem boyunca ağır silahlarla ve sert önlemlerle kuşatılmışlık hissi
ilçe halkında yüksek düzeyde tedirginlik oluşturmuş ve güven duygularını
sarsmıştır. İlçe halkının genel kanaati, sokağa çıkma yasağının toplu bir
cezalandırma yöntemi olarak uzun süre yürürlükte tutulduğu yönündedir.
7 - Mahalle
ve sokak aralarında açılan hendeklerin, kurulan barikatların mahallelerde
gündelik hayatı ciddi şekilde aksattığı, mahalle halkını tedirgin ettiği
görülmüştür. Yine mahalle halkından alınan bilgiye göre, YDG-H tarafından sokak
aralarına barikat kurulması ve hendeklerin açılması esnasında mahalle halkından
itirazların geldiği öğrenilmiştir. Özellikle hendeklere ve sokaklara YDG-H
tarafından tuzaklanmış patlayıcılar olduğu söylenmiş ve bu patlayıcıların
infilak ettiği yerler gözlendiğinde, insanların can güvenliğini tehdit ettiği
ve sivil hayatı akamete uğrattığı anlaşılmıştır.
8 - Abdülkadir
Paşa ve Fırat Mahalleleri içinde ve yapılan gözlemler esnasında, yasağın
kalktığı dönemde de namlusu sokak içine çevrili şekilde zırhlı polis
araçlarının bekletildiği görülmüştür. Mahalle dışına açılan bütün sokakların
başında bulunan bu zırhlı araçlar, mahalle halkında sürekli bir kuşatılmışlık
hissine neden olmaktadır. İncelemede bulunduğumuz iki mahallede bulunan hendek
ve barikatların başında silahlı bir unsura rastlanmamakla beraber mahalle
halkının beyanlarına göre, YDG-H üyeleri yasağın kalkması sonrasında
barikatlardan çekilmiştir.
9 - İlçede
sokağa çıkma yasağının başlayacağının duyurulduğu ilk andan itibaren yasağın
başlangıç saatine kadar ve daha sonra 21 Kasım günü yasağa verilen sekiz
saatlik arada en az 10 bin kişinin ilçeyi hızla terk ettiği öğrenilmiştir.
Yasak ilanı ile beraber gelişen emniyetsizlik hissi ve tedirginlik, hem ilçeyi
terk edenlerin hem de ilçede kalanların bütün gündelik hayat döngülerini
bozabilecek ve bütün düzenlerini sarsacak bir mahiyettedir.
10 - 13
günlük sokağa çıkma yasağı boyunca Nusaybin’de, 7 sivil kişinin ateşli silah ve
patlayıcılarla yaralanarak öldüğü, 1 kişinin kalp krizi sonrası hastaneye
götürülemediği için, 1 kişinin ise intihar ederek öldüğü öğrenilmiştir. Sokağa
çıkma yasağı toplam 9 sivilin canına mal olmuştur. Bunun yanı sıra 20 civarı
sivil kişinin ateşli silahlarla yaralandığı düşünülmektedir.
Son Olarak;
İncelemelerimiz sonrasında 29 Kasım
Pazar günü saat 21.00 itibariyle yukarıda anılan dört mahallede geçerli olmak
üzere yeniden sokağa çıkma yasağı yeniden ilan edilmiştir. Yasağın kaldırıldığı
3 günlük dönemde de inceleme yaparken görülmüştür ki, bütün sokak başlarında
güvenlik güçleri zırhlı araçlarla nöbet tutmakta ve bu araçların namluları
sokak içlerine yöneltilmiş olarak bekletilmekteydi. Barikat ve hendeklerin
başında nöbet tutan YDG-H mensuplarının görülmediği bu dönemde evlerini
boşaltmamış olan mahalle halkı, yasağın yeniden gelmesinden tedirgin şekilde
beklemekteydiler. Nihayetinde 29 Kasım günü yeniden ilan edilen yasak nedeniyle mahalle sakinlerinin açlık ve
susuzluk riskiyle karşılaşması tehlikesi bulunmaktadır.
Birçok il ve ilçede uygulaması rutin
ve sistematik hale getirilmiş olan sokağa çıkma yasaklarının söz konusu belde
halkının özgürlük ve alanlarını ortadan kaldırdığı gibi en temel haklarını da
kullanılamaz hale getiren kolektif cezalandırmaya dönüştüğü de ortadadır. Bu
yasak nedeniyle, temel yaşamsal gereksinimlerin tedariki engellenmekte ve ihlallere
maruz kalan yurttaşlar tamamen savunmasız kalmaktadır. İhlalleri gerçekleştiren
kamu görevlilerine yönelik herhangi bir tahkikat yapılmaması cezasızlığın
gitgide normalleşmesine ve ihlallerin yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
Mahallelerdeki hendek ve barikatlar
ile tuzaklanmış patlayıcıların ise, insanların itfaiye, ambulans gibi temel
araçlara ulaşımını engellemek sıretiyle güvenlik, seyahat ve yaşam hakkını
ihlal etme potansiyeli taşıdığı açıktır. Yine mahalle halkından buna razı
olmayan kişilerin kendilerini güvensizlik içinde hissettiği görülmüştür.
Özyönetim talebinin gerektirdiği yasal değişim için sivil ve siyasi mücadele
yolu yerine de facto durum oluşturulması ve sivil can ve mal kayıplarını
kaçınılmaz kılan meskûn mahallerde çatışmaya davetiye çıkarılması kabul
edilemez bir durumdur.
MAZLUMDER olarak daha önce de
belirttiğimiz gibi, PKK ve bağlı birimlerinin, kendi tercihleri olmadığını
söyledikleri çatışmaları sivil yaşam alanlarından uzaklaştırması yönünde
çağrımızı tekrarlıyoruz. Zira bu çatışmalar hem sivil yaşam kayıplarına, hem
ev, hastane, okul, cami ve tarihi eserler gibi sivil yapıların çatışmalardan
etkilenmesine, hem de sivillerin yaşadıkları yerlerden göç etmelerine neden
olmaktadır. Bununla beraber devletin toplu cezalandırma mahiyeti taşıyan ve
olağanlaştırılan sokağa çıkma yasaklarına son vermesini, sokağa çıkma yasakları
sürerken meydana gelen hak ihlallerinin sorumluların açığa çıkarılması ve adil
şekilde yargılanmasını talep ediyoruz. En kısa sürede karşılıklı ateşkesin ilan
edilmesini ve güvenilir kişi ve kurum temsilcileri tarafından oluşturulan
gözlem heyetince denetlenen ateşkes sürecinin ve barış müzakerelerinin başlatılmasını
talep ediyoruz.
MAZLUMDER Çatışma İzleme
ve Çözüm Grubu