Kuzey
Kürdistan`da Ulusalcılık
-16.05.2013
Kürdistan ve Kürt
halkı söz edilince yüreğim atıyor. Size ilk hatırlatmam gerekenler; Kürtler 10.
bin yıl önce, KÜRT TARİHİ İçindekiler Etimoloji Coğrafya Dil Tarih Antik Çağda
Kürtler Mezopotamya & Kürtler Subaru Krallığı
Guti/Kuti Krallığı Mitanni İmparatorluğu Komagene Krallığı Korduene Krallığı
Sophene Krallığı Adiabene Krallığı Dicle & Fırat Anadolu-Mezopotamya
Kaynakları Greko-Roma Kaynakları Herodot Ksenefon Polybius Bergama Kralı III.
Eumenes Strabo Diodorus Siculus Titus Livius Pliny Plutarch Ptolemy Dio Cassius
Ammianus Marcellinus Eutropius İran Kaynakları
Behistun Yazıtları Kârnâmag î Ardaşir î
Babagân Orta Çağda Kürtler Moses Khorenatsi Baladhuri Tabari, Ferdowsi Thomas
Artsruni, Ibn Hawqal Kaşgarlı Mahmut, Yaqut al-Hamawi, Marco Polo, Hamdullah
Al-Mustaufi, Al-Qazwini, Kanûnî Sultan Süleyman, İdrisi Bitlisi, Nicolas de
Nicolay, Şeref Han, Evliya Çelebi. Kürt Tarihine Giriş Kürtler, yukarı
Mezopotamya’nın en eski ve yerli halklarından olup Toros dağlarından Zagros
dağlarına kadar uzanan coğrafyada yaşayan ve Hint-Avrupa dil grubuna ait bir
dil konuşan halktır. Yaşadıkları coğrafyanın adı tarihsel olarak
Kürdistan’dır. Tarihin genelinin hepsini yazmıyorum.
Eski tarihe dayanarak Irak dışişleri Bakanlığını
yapmış bir Hoşyar Zebari daha var olduğunu tarih yazıyor. Guti Krallığı
Zagros Dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşıyorlardı. Gutiler /
Kutiler Mezopotamya’nın en eski halklarından oldukları için çevre komşularıyla
da değer biçiliyordu. Sonradan M.Ö. 2700 yıllarında bağımsız bir Kürdistan
devletini ilan ederler. Kürdistan devleti UR hanedanlığı tarafından son
veriliyor. Tarihi süreçten sonra, Gutiler, Mezopotamya kuzeyindeki Akad
memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve
Akadları idare ettiler. Eski tarihi belirtilerine göre; Kürtler Ortadoğu’nun en
eski tarihlerinden birini oluşturmaktadır. Tarih, antropoloji, etnografı ve
linguistik gibi değişik bilim dallarında uzman olan araştırmacıların büyük
çoğunluğu Gutileri Kürtlerin ataları olarak saymaktadır. Eric Jensen kitabında:
Ortadoğu’nun Kürtleri Kürdistan’da modern tarih daha muhafaza edilmemişken
Kürdistan’da yaşıyorlardı diye yazmaktadır. Mezopotamya tarihi uzmanı
Pennsylvania Üniversitesi Doğu bilimleri Başkanı Prof. Ephraim Avigdor Speiser
göre tarihte ilk Kürt halkından bahsedilmesi M.Ö 3000 yıllarında Gutium adı
altında gerçekleşmiştir. Gutiumlular (Kürdistan) Hint-Avrupa dili
konuşmaktaydılar (Morris). Gutium Kürdistan’ın ta kendisi olması bir tarafa etimologlara
göre Guti kelimesi dahi Kürt kelimesin değişime uğramış şeklidir. Prof.
Howorth’a göre Kürdistan adı Gutium kelimesinden türemiştir. Ve Babilonyaların
kullandığı Khuradi veya Quradu kelimesini Guti adıyla bağdaştırmaktadır. Guti
ülkesi modern Kürdistan’ın adıdır.
Sayce’ye göre Kürt adı Babiloncadaki quradu
kelimesinden gelmektedir ve savaşçı anlamını taşımaktadır ve bu kelime Van
civarındaki halkın adından kaynaklanmaktadır. Ortadoğu uzmanı eğitimci Dr.
Honigman’a göre Guti kelimesi Kürt kelimesiyle aynıdır. Guti, Kurti adının
iranize şekliyle telaffuz edilişidir. G dönüşümü olmuş. Örneğin: Kardeş
kelimesinin Gardaş kelimesine dönüşü gibi. Etimolojik olarak R harfinin
zamanla yutulmuş olması ise etimolojide doğal bir olgudur, dolayısıyla, ortaya Guti
çıkmış: Guti-Gurti-Kurti. Gutilerin yaşadığı Güney Kürdistan yöresinde
halen Judikan adlı Kürt aşireti mevcuttur. Araştırmacı Rawlinson’a göre
ise <B< ilkel Keldani dilinde>anlamına gelmektedir.
Gutiler bugünkü
Soran Kürtlerin yakın durmaktadır. Guti Kralları:
• İnkişuş • Zarlagab • Şulme • Silulumeş • Inimabakeş • Igeşauş • Yarl-agab •
İbate • Yarl-angab • Kurum • Apil-kin • La-erabum • İrarum • İbranum • Hablum •
Puzur-Suen • Yarlaganda • Tirigan En son Guti kralının adı Tirigandır. Tir
Kürtçede “Ok” , Tirigan ise “Okçu” demektir. M.Ö. 2000, Kürtlerin
Ataları: Churriter (Hurri), Guti ve Subarular Mitanni İmparatorluğu
Mitannilerin, Habur çayının (Şırnak) doğduğu yerde Vaşşuganni (Vaşukani) adlı
bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır.
California Üniversitesi Arkeologu Prof.Yoteshilani, Mitannili Kürtlerin Habur
yakınlarında yaşamış olduğunu, imparatorluklarının adının ise Şenak olduğunu
yaptığı kazılarda keşfetmiştir. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı
olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde
hüküm sürüp; M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır.
Yukarıda Kürdistan
tarihini çok kısa olarak tarihçelerimiz belgeli olarak yazmışlardır. Birçok
belgeler de yabancı tarihçilerin kalemiyle yazılmış belgeler vardır.
Kürtlerimiz kendi tarihini bilmeden
başkaların (düşmanların) tarih yazar kahramanı kesilerek kendi milletini,
ulusunu unutarak haince inkâra gitmesi çok üzücüdür. Hikmet Çetin ve Kamuran
İnan’lar veya daha birçokları bugün Türk düzen partilerle işbirliğini kurmuş ve
Kürt halkın Ulusal siyasi birliğini zedelemektedirler. Yukarıdaki tarihi
kaynağa göre Kürtler kendi tarihini çok iyi öğrenmeliler. Ulusal tarihini
bilmeyenler sürekli çelişkiler içinde bocalarlar.
Çelişki içinde bocalayanlar; efendim biz
evliyiz, çocuklarımız melezdir, bin yıllık kardeşiz, et ve kemik kaynaşmış, Tür
metropollerde (Anakentte) bilmem bu kadar milyon Kürtler yaşamakta, iş
sahaları, fabrikada çalışanlar, büyük dev işletmeleri var, okuyanların sayısı artmakta,
memur oluyor, Bakan oluyor, Başbakanlığa tırmanıyor, Kürt-Türk kardeştir ve biz
Müslüman’ız gibi uyutmalı opyüm
uyuşturucu politikalardan vaaz geçmeliyiz. Bunların hepsi kirli ve çamurlu
sıvamadan başka hiçbir şey değildir.
Kürtlerin
talepleri, 1980 yılı öncesi örgütlülük acemilik devri,
birikimli olmayan Kürt hareketi vardı. Bir de dış mihrakların ideolojisi
örgütlerde hâkimdi. Önce Osmanlı devleti ve sonra isim değiştiren Osmanlı-Türk
devleti yani 1923’te kurulan anti demokratik cumhuriyeti daha modern Kürt
halkının böl-yönet politikasını hızlandırdı. Alevi-Suni Kürt kışkırtması
hakkında Türk devleti büyük rol oynadı. Kürt Alevilerini Suni Kürtlere, Suni
Kürtleri, Alevi Kürtlere karşı kışkırttı. Çok kere sokaklarda yürünmez
oldu. 1960 ve 1971–72–73 yıllarını bir Varto `l u olarak
hatırlayarak, o günlere bir geri baktığımda insanın tüyleri diken diken oluyor.
Biz ilk Kürdistanlı devrimcileri olarak Alevi ve Suni olarak
yakınlarımızı ve bacılarımızı ellerimizle kaçırtarak birbirleriyle evlendirdik
ve başarılı da olduk. Fitnecileri, itirafçıları, işbirlikçileri
yakalayarak bertaraf ettik. Hatta ve hatta devletle işbirlikçi olarak
çalışan kişiler, 85 kişilik bir isim listesini hazırlayıp Ankara istihbaratına
verenleri bile suçüstü yakaladık.
Günümüzde Kürt Alevileri, İmam-i Caveri
mezhebini mezhepçilikten çıkartıp Alevistan diyerek Ulusal meseleye
çevirdiler. Bu tez daha önceki iç çatışmadan daha çok tehlike haline geldi. Dersim’liler
M. K. Atatürk’ ün katliamına doğrudan doğruya uğradıkları halde sarmaş-dolaş
CHP kulvarında Tuncelileştiler. Asıl tehlike burada!
Daha fazla açılmak
istemiyorum. Aşağıdaki arkadaşların görüşlerini bir yanıtım olacak, belki
etkilerim.
Öncelikle Kürdistan
halkıma şunu belirtmek isterim. Kürtlerin uluslaşmadaki şartları tam uygun
olduğu için Kürtler tam bir Ulus-tur. Hiçbir şüphemiz olmasın ki Kürtler ulusal
öğelerini tamamlamıştır.
1) Kürtler, ‘’Kürdistan’’ toprak bütünlüğünde hem
fikirdirler.
2) Ekonomi kalkınmada ve ticarette işbirliğindeler.
3) Sosyal ve yaşam birlikleri vardır, örgütlemelerde de
sürekli görüşme halindeler.
4) Dil ve Kültür birlikleri vardır.
Kürt dilinde lehçeler, diyalekt-kırık veya Sorani-Zazaca
diyalekt dillere sahiptir. Alman, Avusturya ve İsviçre dilleri Almancadır.
Dil anlaşmada zorlulukları yoktur, Almanca dilinde diyalekt konuşulan lehçe
dilidir diyorlar. Burada bir problem olmadığına göre Kurmanci dilinde de
lehçeler sorun engeli olmamalıdır. Sömürgeci ağzına bakmamalı. Çünkü
sömürgeci ilhakçılar sürekli menfaatleri kendi tarafına çekmektedirler.
Sayın Ali Kızılay’ın belirttiği gibi Gök
Kubbe’nin altında en çok Kürtler eziliyor. Doğrudur. Kürtler ilk önce
Kürdistan tarihini bir ders olarak eğitim almalılar. Sömürgeci devletler
tarafından yasağa mağdur edildiği için, Kürdistan tarihi ve belgelerini Kürt
örgütleri tarafından hazırlanıp küçük kitapçık halinde bütün Kürt ailelerine
parasız dağıtılmalı. Türk, Arap, Fars, tarih tezlerin ne kadar sahte
yazıldığını ve bu tarihler hiç de Kürtlere ait olmadığını belgelerle, gerçek
Kürt tarihini Kürt halkına kavratmaktır.
Kürdistan toprağı ne kadar ilhaka uğramışsa Kürt insanların beyni de
o kadar ilhak edilmiştir, beyin yıkanmıştır. Türkiye’de 20 ila 25 milyonluk
Kürt nüfuzundan konuşlandırılmakta ve 1923’ten beri Kürt ve Kürdistan
yasak olması büyük tabiatın felaketine uğramış koca bir halk, hala
Kürtlüğünü koruyorsa telaffuz edilmeyecek kadar bir nimet ve bir zenginlik.
Bir devlet zoraki ve barbarca işgale tabii
tutmuş yabancı toprak üzerinde hiçbir zaman kendi halkına huzur getiremez.
Ülke-toprak sahipleri suskunluğuna teslim olsalar bile, gelecek kuşaklar susan
suskunlukları bir anda bozarlar. Egemen ulusa uşaklık, kölelik, işbirliği
yapanların hali, vakti bir anda çöker gider. Bir kere sömürülen bir ulus halk,
sömürgeci devletten ve halkından özgür istemesi bir suçtur. Alt kimlikli
sömürülenler, Üst kimliklilerden boyun eğmeleri bile hatadır. Demokraside kim
kimi boyunduruğu altına almış ise, o üst kimlikli ulus, Alt Kimliklilerden özür
dilemeli ve gereken talepleri geri vermelidir. Türk devletinde bu yıkık-çıkık
çürümüşlükler vardır ve demokrasiyi istemeyen bir barbar devlettir. Devlet
statüsünün en yüksek zirvesi Kürtleri inkâr ediyor, toprak taleplerinden hiç ve
hiç dem vermiyor. Demokrasiyi bu son aşamada, Kürtlere gelin demokratik
cumhuriyetimizde siz de Başbakan veya cumhurbaşkanı olun ve bu devlete ve Türk
ırkına hizmetçiliğini devam edin diyor.
Kürtler önce Kuzey
Kürdistan’da Kürdistani bir Kürt Ulusal organ yaratmalılar. Ortak paydalarda, ortak platformlarda bir araya
gelmeliler. Kuzey Kürdistan Ulusal Cephe kurmalılar. Ulusal Cephe’nin
tüzüğünü, programını hazırlamalılar. Ayrıca Kuzey Kürdistan coğrafyasını belirtip
(Güney Kürdistan gibi) yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını
Anayasasına göre idari sistemine göre planlamalılar. İdari sistemin adını Federal
Bölge-ciliğini ilan etmeliler. Federal sistem idareciliği Türk
devletini aksine güçlendirir, zayıflatmaz. Tıkanan sınırlar açılır. Bu
demokratikleşme hem ülke içinde ve hem de ülke dışında büyük itibar görür. Federal
sistemdeki demokratik cumhuriyet sistemi ekonomi güç dengeleri birbirlerini
tamamlar.
Kuzeyli Kürtler bu hazırlık üzerinde
durmalılar. Aslında Kürtler seçime gitmeden evvel bu çalışmaya el atmalılardı.
Ama ne yazık ki işin kolay tarafına kaçtılar veya birilerin egemenliğinde tek
komuta veya benim dediğim olacak arkasında yürüdüler. Kürtlerin toplumsal
potansiyeline göre hareket edecek olursak, Kürtler kendi öz gücüne güven
vermeliler, başkaların gücüne güven vermeleri ve onlardan umut beklemeleri
gelecekte felaket getireceğini unutmayalım.
Türk ve Kürtlerin
birlikte örgütlenmelerini doğru bulmuyorum. Kürtler sadeliğini korumak zorundalar. Bu sadelikte milliyetçi ruh
doğmaz. Ulusal Kurtuluş Mücadelede en sekter, kabul edilmeyecek örgüt bile
Ulusal Cephe ’de yer alır ve Ulusal Bağımsızlık mücadelesine katkısı
olur. Bu mücadelede Kürtlerin potansiyel örgütlerine Milliyetçi denilmez. Bir
taraftan da Milli-Birlikte, Milli ruh olmadıkça uluslaşma katiyen olmaz.
Bakın dünya ülkelerine, kurulan ülkelerde milli ruh-milli ulusal birlik ruhu
doğmuş, doğmuş ki ulus-devlet kurabilmişlerdir. Neden bu ulusalcılık
Kürtlere çok görünsün, neden? Neden Kürtlere gelince Milliyetçi diye
suçlanılıyoruz. Biz bu 40, 45 milyonlu nüfuzu çöpe mi atalım? Biz ne
zaman bu kirlilikten kendimizi temize çıkartabiliriz? Biz hala egemen Üst
kimliklilerden umut-medet mi veya onlara demokrasi bize özgürlük mü
bekleyelim? Ayıp olmaz mı Kürdistanlı Kürt halkına, ayıp olmaz mı
onurumuza, gururumuza ve ulusumuzun adına?
Bakınız, Kürtler internet siyasi gazetelerini
bırakmış Fesabok’larda diyalogları geliştiriyorlar, görüş
alış-verilerde bulunuyorlar. Madem öyle ise hep birlikte Kürdistan’ın bütün
parçalarında, her parça kendi ulusal güçlerini birleştirsinler. Biz de Kuzey
Kürdistan Parçasında Ulusal gücümüzü Federal sistemde, bir Ulusal
Cephe’de programlı, ortak platformda Anayasamızı hazırlayarak, her ne
pahasına olursa olsun taleplerimizi hızlı bir şekilde gerçekleştirmeliyiz. Yani
bu talep hem toprak talebimiz -dir ve hem de genel tabii hakkımızdır. Biz
toprak çalmıyoruz, Atalarımızın kurduğu, M.Ö. 2700 yıllarında bağımsız bir
Kürdistan devletin coğrafyasında yaşamak istiyoruz.
T.C devletin ve İmralı, Kandil ve BDP üçlünün
başlattığı anti demokratik ‘’Barış Sürecini’’ desteklemiyorum. Kürdistan
Ulusal çıkarlarına ters düşen ve kesişmeyen her türlü kararlara karşıyımdır.
Erdoğan dürüst değil, dürüst olmuş olsaydı, Habur kapısını ağzına kadar
açar ve bütün Gerillaları serbest bir şekilde evlerine dönüş yapardı. Ama böyle
yapmadı, Gerillaları Güney Kürdistan’a gönderip zaman kazanarak Güney
Kürdistan’da kazanan kazanımları yerle bir etme projesi ile anlaşmalı bir anti
bir demokratik proje planıdır.
Sevgi ve Saygılarımla.
Kutbettin Özer
Gazeteci
ve Yazar