Kuzey Kürdistan`da Ulusalcılık

Kuzey Kürdistan`da Ulusalcılık
T.C devletin ve İmralı, Kandil ve BDP üçlünün başlattığı anti demokratik ‘’Barış Sürecini’’ desteklemiyorum. Kürdistan Ulusal çıkarlarına ters düşen ve kesişmeyen her türlü kararlara karşıyımdır. Erdoğan dürüst değil, dürüst olmuş olsaydı, Habur kapısını ağzına kadar açar ve bütün Gerillaları serbest bir şekilde evlerine dönüş yapardı. Ama böyle yapmadı, Gerillaları Güney Kürdistan’a gönderip zaman kazanarak Güney Kürdistan’da kazanan kazanımları yerle bir etme projesi ile anlaşmalı bir anti bir demokratik proje planıdır. 16.05.2013 19:08

 

Kuzey Kürdistan`da Ulusalcılık

-16.05.2013

Kürdistan ve Kürt halkı söz edilince yüreğim atıyor. Size ilk hatırlatmam gerekenler; Kürtler 10. bin yıl önce, KÜRT TARİHİ İçindekiler Etimoloji Coğrafya Dil Tarih Antik Çağda Kürtler Mezopotamya & Kürtler Subaru Krallığı


Guti/Kuti Krallığı Mitanni İmparatorluğu Komagene Krallığı Korduene Krallığı Sophene Krallığı Adiabene Krallığı Dicle & Fırat Anadolu-Mezopotamya Kaynakları Greko-Roma Kaynakları Herodot Ksenefon Polybius Bergama Kralı III. Eumenes Strabo Diodorus Siculus Titus Livius Pliny Plutarch Ptolemy Dio Cassius Ammianus Marcellinus Eutropius İran Kaynakları

Behistun Yazıtları Kârnâmag î Ardaşir î Babagân Orta Çağda Kürtler Moses Khorenatsi Baladhuri Tabari, Ferdowsi Thomas Artsruni, Ibn Hawqal Kaşgarlı Mahmut, Yaqut al-Hamawi, Marco Polo, Hamdullah Al-Mustaufi, Al-Qazwini, Kanûnî Sultan Süleyman, İdrisi Bitlisi, Nicolas de Nicolay, Şeref Han, Evliya Çelebi. Kürt Tarihine Giriş Kürtler, yukarı Mezopotamya’nın en eski ve yerli halklarından olup Toros dağlarından Zagros dağlarına kadar uzanan coğrafyada yaşayan ve Hint-Avrupa dil grubuna ait bir dil konuşan halktır. Yaşadıkları coğrafyanın adı tarihsel olarak Kürdistan’dır. Tarihin genelinin hepsini yazmıyorum.

Eski tarihe dayanarak Irak dışişleri Bakanlığını yapmış bir Hoşyar Zebari daha var olduğunu tarih yazıyor. Guti Krallığı Zagros Dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşıyorlardı. Gutiler / Kutiler Mezopotamya’nın en eski halklarından oldukları için çevre komşularıyla da değer biçiliyordu. Sonradan M.Ö. 2700 yıllarında bağımsız bir Kürdistan devletini ilan ederler. Kürdistan devleti UR hanedanlığı tarafından son veriliyor. Tarihi süreçten sonra, Gutiler, Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini M.Ö. 2649 yıllarında işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler. Eski tarihi belirtilerine göre; Kürtler Ortadoğu’nun en eski tarihlerinden birini oluşturmaktadır. Tarih, antropoloji, etnografı ve linguistik gibi değişik bilim dallarında uzman olan araştırmacıların büyük çoğunluğu Gutileri Kürtlerin ataları olarak saymaktadır. Eric Jensen kitabında: Ortadoğu’nun Kürtleri Kürdistan’da modern tarih daha muhafaza edilmemişken Kürdistan’da yaşıyorlardı diye yazmaktadır. Mezopotamya tarihi uzmanı Pennsylvania Üniversitesi Doğu bilimleri Başkanı Prof. Ephraim Avigdor Speiser göre tarihte ilk Kürt halkından bahsedilmesi M.Ö 3000 yıllarında Gutium adı altında gerçekleşmiştir. Gutiumlular (Kürdistan) Hint-Avrupa dili konuşmaktaydılar (Morris). Gutium Kürdistan’ın ta kendisi olması bir tarafa etimologlara göre Guti kelimesi dahi Kürt kelimesin değişime uğramış şeklidir. Prof. Howorth’a göre Kürdistan adı Gutium kelimesinden türemiştir. Ve Babilonyaların kullandığı Khuradi veya Quradu kelimesini Guti adıyla bağdaştırmaktadır. Guti ülkesi modern Kürdistan’ın adıdır.

Sayce’ye göre Kürt adı Babiloncadaki quradu kelimesinden gelmektedir ve savaşçı anlamını taşımaktadır ve bu kelime Van civarındaki halkın adından kaynaklanmaktadır. Ortadoğu uzmanı eğitimci Dr. Honigman’a göre Guti kelimesi Kürt kelimesiyle aynıdır. Guti, Kurti adının iranize şekliyle telaffuz edilişidir. G dönüşümü olmuş. Örneğin: Kardeş kelimesinin Gardaş kelimesine dönüşü gibi. Etimolojik olarak R harfinin zamanla yutulmuş olması ise etimolojide doğal bir olgudur, dolayısıyla, ortaya Guti çıkmış: Guti-Gurti-Kurti. Gutilerin yaşadığı Güney Kürdistan yöresinde halen Judikan adlı Kürt aşireti mevcuttur. Araştırmacı Rawlinson’a göre ise <B< ilkel Keldani dilinde>anlamına gelmektedir.

Gutiler bugünkü Soran Kürtlerin yakın durmaktadır. Guti Kralları: • İnkişuş • Zarlagab • Şulme • Silulumeş • Inimabakeş • Igeşauş • Yarl-agab • İbate • Yarl-angab • Kurum • Apil-kin • La-erabum • İrarum • İbranum • Hablum • Puzur-Suen • Yarlaganda • Tirigan En son Guti kralının adı Tirigandır. Tir Kürtçede “Ok” , Tirigan ise “Okçu” demektir. M.Ö. 2000, Kürtlerin Ataları: Churriter (Hurri), Guti ve Subarular Mitanni İmparatorluğu Mitannilerin, Habur çayının (Şırnak) doğduğu yerde Vaşşuganni (Vaşukani) adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. California Üniversitesi Arkeologu Prof.Yoteshilani, Mitannili Kürtlerin Habur yakınlarında yaşamış olduğunu, imparatorluklarının adının ise Şenak olduğunu yaptığı kazılarda keşfetmiştir. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürüp; M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır.

Yukarıda Kürdistan tarihini çok kısa olarak tarihçelerimiz belgeli olarak yazmışlardır. Birçok belgeler de yabancı tarihçilerin kalemiyle yazılmış belgeler vardır.

Kürtlerimiz kendi tarihini bilmeden başkaların (düşmanların) tarih yazar kahramanı kesilerek kendi milletini, ulusunu unutarak haince inkâra gitmesi çok üzücüdür. Hikmet Çetin ve Kamuran İnan’lar veya daha birçokları bugün Türk düzen partilerle işbirliğini kurmuş ve Kürt halkın Ulusal siyasi birliğini zedelemektedirler. Yukarıdaki tarihi kaynağa göre Kürtler kendi tarihini çok iyi öğrenmeliler. Ulusal tarihini bilmeyenler sürekli çelişkiler içinde bocalarlar.

Çelişki içinde bocalayanlar; efendim biz evliyiz, çocuklarımız melezdir, bin yıllık kardeşiz, et ve kemik kaynaşmış, Tür metropollerde (Anakentte) bilmem bu kadar milyon Kürtler yaşamakta, iş sahaları, fabrikada çalışanlar, büyük dev işletmeleri var, okuyanların sayısı artmakta, memur oluyor, Bakan oluyor, Başbakanlığa tırmanıyor, Kürt-Türk kardeştir ve biz Müslüman’ız gibi uyutmalı opyüm uyuşturucu politikalardan vaaz geçmeliyiz. Bunların hepsi kirli ve çamurlu sıvamadan başka hiçbir şey değildir.

Kürtlerin talepleri, 1980 yılı öncesi örgütlülük acemilik devri, birikimli olmayan Kürt hareketi vardı. Bir de dış mihrakların ideolojisi örgütlerde hâkimdi. Önce Osmanlı devleti ve sonra isim değiştiren Osmanlı-Türk devleti yani 1923’te kurulan anti demokratik cumhuriyeti daha modern Kürt halkının böl-yönet politikasını hızlandırdı. Alevi-Suni Kürt kışkırtması hakkında Türk devleti büyük rol oynadı. Kürt Alevilerini Suni Kürtlere, Suni Kürtleri, Alevi Kürtlere karşı kışkırttı. Çok kere sokaklarda yürünmez oldu. 1960 ve 1971–72–73 yıllarını bir Varto `l u olarak hatırlayarak, o günlere bir geri baktığımda insanın tüyleri diken diken oluyor. Biz ilk Kürdistanlı devrimcileri olarak Alevi ve Suni olarak yakınlarımızı ve bacılarımızı ellerimizle kaçırtarak birbirleriyle evlendirdik ve başarılı da olduk. Fitnecileri, itirafçıları, işbirlikçileri yakalayarak bertaraf ettik. Hatta ve hatta devletle işbirlikçi olarak çalışan kişiler, 85 kişilik bir isim listesini hazırlayıp Ankara istihbaratına verenleri bile suçüstü yakaladık.

Günümüzde Kürt Alevileri, İmam-i Caveri mezhebini mezhepçilikten çıkartıp Alevistan diyerek Ulusal meseleye çevirdiler. Bu tez daha önceki iç çatışmadan daha çok tehlike haline geldi. Dersim’liler M. K. Atatürk’ ün katliamına doğrudan doğruya uğradıkları halde sarmaş-dolaş CHP kulvarında Tuncelileştiler. Asıl tehlike burada!

Daha fazla açılmak istemiyorum. Aşağıdaki arkadaşların görüşlerini bir yanıtım olacak, belki etkilerim.

Öncelikle Kürdistan halkıma şunu belirtmek isterim. Kürtlerin uluslaşmadaki şartları tam uygun olduğu için Kürtler tam bir Ulus-tur. Hiçbir şüphemiz olmasın ki Kürtler ulusal öğelerini tamamlamıştır.

1) Kürtler, ‘’Kürdistan’’ toprak bütünlüğünde hem fikirdirler.

2) Ekonomi kalkınmada ve ticarette işbirliğindeler.

3) Sosyal ve yaşam birlikleri vardır, örgütlemelerde de sürekli görüşme halindeler.

4) Dil ve Kültür birlikleri vardır.

Kürt dilinde lehçeler, diyalekt-kırık veya Sorani-Zazaca diyalekt dillere sahiptir. Alman, Avusturya ve İsviçre dilleri Almancadır. Dil anlaşmada zorlulukları yoktur, Almanca dilinde diyalekt konuşulan lehçe dilidir diyorlar. Burada bir problem olmadığına göre Kurmanci dilinde de lehçeler sorun engeli olmamalıdır. Sömürgeci ağzına bakmamalı. Çünkü sömürgeci ilhakçılar sürekli menfaatleri kendi tarafına çekmektedirler.

Sayın Ali Kızılay’ın belirttiği gibi Gök Kubbe’nin altında en çok Kürtler eziliyor. Doğrudur. Kürtler ilk önce Kürdistan tarihini bir ders olarak eğitim almalılar. Sömürgeci devletler tarafından yasağa mağdur edildiği için, Kürdistan tarihi ve belgelerini Kürt örgütleri tarafından hazırlanıp küçük kitapçık halinde bütün Kürt ailelerine parasız dağıtılmalı. Türk, Arap, Fars, tarih tezlerin ne kadar sahte yazıldığını ve bu tarihler hiç de Kürtlere ait olmadığını belgelerle, gerçek Kürt tarihini Kürt halkına kavratmaktır.

Kürdistan toprağı ne kadar ilhaka uğramışsa Kürt insanların beyni de o kadar ilhak edilmiştir, beyin yıkanmıştır. Türkiye’de 20 ila 25 milyonluk Kürt nüfuzundan konuşlandırılmakta ve 1923’ten beri Kürt ve Kürdistan yasak olması büyük tabiatın felaketine uğramış koca bir halk, hala Kürtlüğünü koruyorsa telaffuz edilmeyecek kadar bir nimet ve bir zenginlik.

Bir devlet zoraki ve barbarca işgale tabii tutmuş yabancı toprak üzerinde hiçbir zaman kendi halkına huzur getiremez. Ülke-toprak sahipleri suskunluğuna teslim olsalar bile, gelecek kuşaklar susan suskunlukları bir anda bozarlar. Egemen ulusa uşaklık, kölelik, işbirliği yapanların hali, vakti bir anda çöker gider. Bir kere sömürülen bir ulus halk, sömürgeci devletten ve halkından özgür istemesi bir suçtur. Alt kimlikli sömürülenler, Üst kimliklilerden boyun eğmeleri bile hatadır. Demokraside kim kimi boyunduruğu altına almış ise, o üst kimlikli ulus, Alt Kimliklilerden özür dilemeli ve gereken talepleri geri vermelidir. Türk devletinde bu yıkık-çıkık çürümüşlükler vardır ve demokrasiyi istemeyen bir barbar devlettir. Devlet statüsünün en yüksek zirvesi Kürtleri inkâr ediyor, toprak taleplerinden hiç ve hiç dem vermiyor. Demokrasiyi bu son aşamada, Kürtlere gelin demokratik cumhuriyetimizde siz de Başbakan veya cumhurbaşkanı olun ve bu devlete ve Türk ırkına hizmetçiliğini devam edin diyor.

Kürtler önce Kuzey Kürdistan’da Kürdistani bir Kürt Ulusal organ yaratmalılar. Ortak paydalarda, ortak platformlarda bir araya gelmeliler. Kuzey Kürdistan Ulusal Cephe kurmalılar. Ulusal Cephe’nin tüzüğünü, programını hazırlamalılar. Ayrıca Kuzey Kürdistan coğrafyasını belirtip (Güney Kürdistan gibi) yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını Anayasasına göre idari sistemine göre planlamalılar. İdari sistemin adını Federal Bölge-ciliğini ilan etmeliler. Federal sistem idareciliği Türk devletini aksine güçlendirir, zayıflatmaz. Tıkanan sınırlar açılır. Bu demokratikleşme hem ülke içinde ve hem de ülke dışında büyük itibar görür. Federal sistemdeki demokratik cumhuriyet sistemi ekonomi güç dengeleri birbirlerini tamamlar.

Kuzeyli Kürtler bu hazırlık üzerinde durmalılar. Aslında Kürtler seçime gitmeden evvel bu çalışmaya el atmalılardı. Ama ne yazık ki işin kolay tarafına kaçtılar veya birilerin egemenliğinde tek komuta veya benim dediğim olacak arkasında yürüdüler. Kürtlerin toplumsal potansiyeline göre hareket edecek olursak, Kürtler kendi öz gücüne güven vermeliler, başkaların gücüne güven vermeleri ve onlardan umut beklemeleri gelecekte felaket getireceğini unutmayalım.

Türk ve Kürtlerin birlikte örgütlenmelerini doğru bulmuyorum. Kürtler sadeliğini korumak zorundalar. Bu sadelikte milliyetçi ruh doğmaz. Ulusal Kurtuluş Mücadelede en sekter, kabul edilmeyecek örgüt bile Ulusal Cephe ’de yer alır ve Ulusal Bağımsızlık mücadelesine katkısı olur. Bu mücadelede Kürtlerin potansiyel örgütlerine Milliyetçi denilmez. Bir taraftan da Milli-Birlikte, Milli ruh olmadıkça uluslaşma katiyen olmaz. Bakın dünya ülkelerine, kurulan ülkelerde milli ruh-milli ulusal birlik ruhu doğmuş, doğmuş ki ulus-devlet kurabilmişlerdir. Neden bu ulusalcılık Kürtlere çok görünsün, neden? Neden Kürtlere gelince Milliyetçi diye suçlanılıyoruz. Biz bu 40, 45 milyonlu nüfuzu çöpe mi atalım? Biz ne zaman bu kirlilikten kendimizi temize çıkartabiliriz? Biz hala egemen Üst kimliklilerden umut-medet mi veya onlara demokrasi bize özgürlük mü bekleyelim? Ayıp olmaz mı Kürdistanlı Kürt halkına, ayıp olmaz mı onurumuza, gururumuza ve ulusumuzun adına?

Bakınız, Kürtler internet siyasi gazetelerini bırakmış Fesabok’larda diyalogları geliştiriyorlar, görüş alış-verilerde bulunuyorlar. Madem öyle ise hep birlikte Kürdistan’ın bütün parçalarında, her parça kendi ulusal güçlerini birleştirsinler. Biz de Kuzey Kürdistan Parçasında Ulusal gücümüzü Federal sistemde, bir Ulusal Cephe’de programlı, ortak platformda Anayasamızı hazırlayarak, her ne pahasına olursa olsun taleplerimizi hızlı bir şekilde gerçekleştirmeliyiz. Yani bu talep hem toprak talebimiz -dir ve hem de genel tabii hakkımızdır. Biz toprak çalmıyoruz, Atalarımızın kurduğu, M.Ö. 2700 yıllarında bağımsız bir Kürdistan devletin coğrafyasında yaşamak istiyoruz.

T.C devletin ve İmralı, Kandil ve BDP üçlünün başlattığı anti demokratik ‘’Barış Sürecini’’ desteklemiyorum. Kürdistan Ulusal çıkarlarına ters düşen ve kesişmeyen her türlü kararlara karşıyımdır. Erdoğan dürüst değil, dürüst olmuş olsaydı, Habur kapısını ağzına kadar açar ve bütün Gerillaları serbest bir şekilde evlerine dönüş yapardı. Ama böyle yapmadı, Gerillaları Güney Kürdistan’a gönderip zaman kazanarak Güney Kürdistan’da kazanan kazanımları yerle bir etme projesi ile anlaşmalı bir anti bir demokratik proje planıdır.

Sevgi ve Saygılarımla.

Kutbettin Özer

 Gazeteci ve Yazar

KutbettinO@t-online.de  

 

Diğer Basın_Bildirileri haberleri

  • PAYLAŞ

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.