Sevgili Kur’an talebeleri,
Siz Kur’an’ın terbiyesinden geçtiniz.
Aklını kiraya vermiş insanlarla
tartışırken, onlar ne kadar terbiye ve edepsiz hareket ederlerse etsinler, siz
asla ağzınızı bozmayın ve vakarınızı kaybetmeyin!
Ben
ölümlü biriyim, beni savunmayın!
Ben hakkımı elbette Yüce Rabbimin
mahkemesinde alacağım.
Fakat şeyhlerini onun astı olarak
Allah’a ortak koşanlara, hadisi Kur’an’a ortak koşanlara, uydurulmuş dini
tamamlanmış İslam’a ortak koşup “paralel din” ilan edenlere karşı Kur’an’ı ve
tevhidi savunun! “Buhari çökerse İslam çöker” diyen çarpık zihniyetle sonuna
kadar mücadele edin!
Kur’anî hakikatleri ısrarla,
sabırla, metanetle ve bıkmadan usanmadan anlatın!
Uydurulmuş dinin taraftarıyla
değil, uydurulmuş dinin ilkesizliği ile savaşın.
Olayları ve insanları konuşmak
yerine ilkeli hareket etmeyi kendinize ilke edinin. Uydurulmuş dinin
sakinlerinden bir insanın daha Kur’an’ın nuruyla aydınlanması tek hedefiniz
olsun!
Sloganların peşinden değil
ilkelerinden peşinden gidin.
Aziz Kuran talebeleri, görünmek
için değil olmak için çalışın. Zira hakkın hatırını her hatırın üstünden
tutanlar Kuran’a hizmet ederler.
Bakın! Başımıza ne geldiyse,
kendisini hakikatin sahibi zannedenlerden geldi. Tekfircilik, fanatizm,
entegrizm, radikalizm ve holiganizmin tüm çeşitlerinin arkasında bu hastalık
yatar. Kendisini hakikatin sahibi sananlar, ‘hakikate’ babasının malı gibi
davranırlar.
Sizler hakikatin sahibi değil
talibi olan bir neslin öncüleri olun.
Akif’in rüyası olan Asım’ın
nesli; işte o şelaleden çağıldayacaktır.
Akıllarını ve iradelerini
şeyhlerine teslim etmiş bu kardeşlerimizi akıllarını kullanmaya davet edin!
Onlara şu mubarek ayetleri hatırlatın:
“Allah
akıllarını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder.” (Yunus 100)
“Allah
indinde canlıların en şerlisi, aklını kullanmayıp hakikate karşı kör ve sağır
davrananlardır.” (Enfal 22)
Fakat bütün bunları Kur’an
talebesine yakışan bir üslupla yapın. Mubarek Kur’an’ın şu davetini hiç
aklınızdan çıkarmayın: “Yaşayan bir delil ile yaşasın, helak olan bir delil ile
helak olsun.” Ve şu ayeti de: “Bilmediğin şeyin ardına düşme! Unutma ki kulak,
göz ve gönül, hepsi ama hepsi bundan dolayı sorumlu tutulacaktır.”
Kur’an talebesi
Mustafa İslamoğlu