KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Dicle Üniversitesi`nde yaşanan olaylar nedeniyle yaptığı açıklamada, yurtsever-demokratik gençlikten insanların bıçaklanmasının çok tehlikeli bir duruma işaret ettiğini belirterek, "Umarız yanlış hesap peşinde olanlar, yanlışlarını kısa sürede görüp bu tehlikeli girişimden ve duruştan vazgeçerler" dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, kimsenin yanlış
hesaplar yapmaması gerektiğini belirterek, "geçmişteki devlet desteğindeki
tetikçilik, bugün devlet desteğindeki bir siyasi tetikçilik ve bıçakçılığa
dönüşmemelidir" diye belirtti. KCK, Öcalan`ın Newroz`daki çağrısıyla
başlayan yeni süreçte bu tür olayların dayatılmasının düşündürücü olduğuna
işaret ederek, "Biz hareket olarak böyle bir dönemi pratikleştirme sürecine
girerken bu tür girişimlerle bizi ve tabanımızı farklı tutumlara zorlama
çabalarının sonuç almayacağını belirtmek istiyoruz" vurgusunu yaptı.
MARJİNAL BİR GRUBUN POLİS DESTEĞİNDE SALDIRISI
KCK`nin açıklaması şöyle: 3-4 günden bu yana Dicle Üniversitesi’nde gerçekleşen
olayların gerçekliği açığa çıktıkça, yaşananların sıradan bir olaylar dizisi
olmayıp ciddi bir tertip olduğu da anlaşılmaktadır. İlk etapta normal bir
öğrenci olayı gibi cereyan eden Dicle Üniversitesi’ndeki bu durumun, kasıtlı
bir biçimde sürece yaydırılması, normal bir öğrenci olayından ziyade bir
planlama çerçevesinde geliştirildiğini göstermektedir. Geçmişi bilinen marjinal
bir grubun polis desteğinde ve Rektörlüğün koruması altında piyasaya sürülmesi
suretiyle yurtsever-demokratik gençlerin bıçaklanmasına kadar varan bu olay,
ciddi boyutları bulunan bir olaydır.
Amed’deki demokratik kurumların sorunu çözme çabalarına rağmen, ısrarlı bir
biçimde sürece yaydırılması ve birçok öğrencinin gözaltına alınarak işkenceye
tabi tutulması, önemli bir durumdur. Polisin bu tutumuna ve öğrencilerin
bıçaklanmasına karşı Türkiye’deki diğer bazı üniversitelerde
devrimci-demokrat-yurtsever öğrenciler tarafından haklı olarak demokratik
tepkiler konulmuştur. Ancak tepki gösterilen bu yerlerde de Amed’deki
provokatif grubun devamı niteliğindeki grupların karşı çıkışları
gerçekleşmiştir. Bütün bunlar, bir tertiplemenin olduğunu göstermektedir.
"PARTİMİZ ALEYHİNE SLOGAN ATILMASI OLDUKÇA MANİDAR"
Amed’de polisin koruması altında partimiz PKK aleyhine sloganlar attırılması ve
olayların yaydırılmak istenmesi oldukça manidardır. 1990’larda polis ve devlet
desteğinde tetikçi olarak kullanılan ve belleklerden silinemeyecek düzeyde
gaddar ve sadist yöntemlerle yurtseverleri katleden bir grubun bugün farklı bir
biçimde ortaya çıkıp geçmişteki kontra pratiğini anımsatan tarzda girişimlerde
bulunması ve polisten güç alarak yurtsever-demokratik gençlikten insanları
bıçaklaması çok tehlikeli bir duruma işaret etmektedir. Umarız yanlış hesap
peşinde olanlar, yanlışlarını kısa sürede görüp bu tehlikeli girişimden ve
duruştan vazgeçerler.
TETİKÇİLİK VE BIÇAKÇILIĞA DÖNÜŞMEMELİ
Geçmişte devlet desteğinde yapılan tetikçiliğin halkımıza büyük zararları
olmuştur. Ancak halkımız bu süreçten önemli dersler çıkarmış, bugün daha
bilinçli ve daha örgütlü bir durumdadır. Bu açıdan kimse yanlış hesaplar
yapmamalı, geçmişteki devlet desteğindeki tetikçilik, bugün devlet desteğindeki
bir siyasi tetikçilik ve bıçakçılığa dönüşmemelidir.
BU TUTUMLAR SONUÇ ALMAYACAK
Önder Apo’nun Newroz’da ilan ettiği ve başlattığı yeni süreç, şiddetin tamamen
bir tarafa verildiği, silah yerine fikirlerin ve düşüncenin konuşması gerektiği
bir süreçtir. Tam da böylesi bir dönemde bu tür olayların dayatılması
düşündürücüdür. Biz hareket olarak böyle bir dönemi pratikleştirme sürecine
girerken bu tür girişimlerle bizi ve tabanımızı farklı tutumlara zorlama
çabalarının sonuç almayacağını belirtmek istiyoruz. Ancak her koşul altında,
herkes, hesabını doğru yapmak zorundadır. Bu konuda herkesin, kendi cephesinden,
hayaller kurmadan gerçekçi davranması ve sorumlu yaklaşması önemli olacaktır.
Bu önemli süreçte halkımız bu tür olaylara karşı daha duyarlı davranmalı;
Kürdistan gençliği, provakatif girişimlere meydan vermeden kendi örgütlenmesini
ve mücadelesini demokratik yöntemlerle daha da yükseltmelidir.
"BURADA AKP HÜKÜMETİNİN TAVRI ÖNEMLİ"
Burada devletin ve AKP hükümetinin tavrı önemlidir. Daha sürecin başında iken
polisin bu biçimde yurtsever-demokratik gençliği bastırmak istemesi, süreci
oldukça zorlayan bir tutumdur. Geçmiş dönemler boyunca her yeni hamlede
böylesine paravan grupların piyasaya sürülmesi ve Kürt halkının özgürlük
mücadelesinin darbelenmeye çalışılması, Türk sömürgeciliğinin geleneksel bir
sindirme taktiği olarak süregelmiştir. Ancak gelinen noktada AKP hükümeti
gerçekten sorunu çözmeye karar vermişse, Türk sömürgeciliğinin öteden beri
kullandığı bu tarz değişik grupları kullanarak Kürt Özgürlük Hareketi’ni
yıpratma taktiğine son vermelidir. Dicle Üniversitesi’nde yaşanan bu olaylarda
polisin provokatif bir grubu teşvik edici ve kollayıcı pratiği açıkça
ortadadır. Yine Rektörlüğün olayların durdurulması yönünde çaba göstermek
yerine aynı gruba sahip çıkması, sürece müdahale edilmesini ve olayların
durdurulmasını engellemiştir.
SABOTE ETME GİRİŞİMLERİNDEN VAZGEÇİLMELİ
Tarihi bir sürecin yaşandığı bugünlerde, bir taraftan geçmişte Kürt halkına çok
acılar çektirmiş yöntemlerin yeniden devreye konulması, bu tür grupların
polisçe desteklenmesi ve diğer taraftan Kürt toplumunda önemli bir dejenerasyona
yol açan köy koruculuğu sisteminin de yeni bir süreç yokmuşçasına
geliştirilmeye çalışılması, sürecin ruhuna ters durumlardır. AKP hükümetini,
Türk devletinin öteden beri Kürt halkına karşı kullandığı bu tür yöntemleri
artık durdurmaya ve süreci sabote etmeye dönük bu gibi girişimlere karşı açık
ve tutarlı bir tutum almaya çağırıyoruz."
ANF