GERÇEKLERİ AÇIKLAYIN
04.01.2014
Derneğimizin, Mardin il ve ilçelerinde 1993 ve 1996 yılları arasında kaybettirilen 55 sivil yurttaşın akıbetlerinin ortaya çıkarılması için Savcılıklara yapılan başvuru neticesinde, 10.06.2013 tarihinde Kızıltepe İlçesine Bağlı Tizlerin (Aysun) Köyü’nde bulunan doğal su kuyularında yapılan kazı çalışması neticesinde 3 kişiye ait kemiklere ulaşılmıştı.
Söz konusu kazıda elde edilen kemikler ile zorla kaybettirilmiş yurttaşların ailelerinden alınan kan örneklerinin bir tanesinin üzerindeki çalışma Adli Tıp Kurumu tarafından sonuçlandırılmıştır. Tilzerin Köyü’nde elde edilen 3 insana ait kemiklerden bir tanesinin 1995 yılında Dargeçit İlçesinde gözaltına alınıp kendisinden bir haber alınmayan Abdurrahman ÇOŞKUN’a ait olduğu İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 17.12.2013 tarihindeki raporu ile kesinleşmiştir. Diğer iki kişiye ait kemikler üzerindeki tıbbî çalışmanın da yakın zamanda sonuçlanmasını bekliyoruz.
Bilindiği üzere, 2-6.11.1995 Tarihinde Dargeçit İlçesinde Süleyman Seyhan (57), Abdurrahman ÇOŞKUN (21), Abdullah OLCAY (20), Mehmet Emin ASLAN (19), Nedim AKYÖN (16), Seyhan DOĞAN (14), Davut ALTINKAYNAK (12), Dargeçit Jandarma Komutanlığı tarafından örgüt militanlarına yardım ettikleri gerekçesi ile gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınmadı. Gözaltına alınan kişilerin kaybolmasından yaklaşık 3 ay sonra 1996 yılında Süleyman SEYHAN’ın cesedi Dargeçit Korucu Köyü civarında bir kuyu da bulundu. Süleyman SEYHAN’ın cesedi bulunduktan sonra cesedin yerini aileye söylediği gerekçesi ile Uzman Çavuş Bilal BATIRIR kaybettirilmiştir. Şu ana kadar gelen raporlar sonucunda bu olayda kaybettirilen 8 kişiden 4‘nün (Süleyman SEYHAN, Mehmet Emin ASLAN, Seyhan DOĞAN, Abdurrahman COŞKUN) cenazesine ulaşmış bulunmaktayız. Bu kaybettirilme vakalarına ilişkin soruşturma halen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülmektedir.
Kaybettirilmiş insanların izlerine ya sahipsiz bir mezarda ya bir yol kenarındaki kuytulukta ya da boşaltılmış bir köyde rastladık; ancak, tüm kayıpların akıbetlerinin, ne olduğu ve faillerinin kim oldukları devletin hafızasında saklıdır. İçinde bulunduğumuz demokratik barış sürecinde tüm bu bilgilerin, aileleri daha fazla mağdur etmeden kamuoyu ve ilgili kurumlar ile paylaşılmasını istiyoruz. Yine bu döneme ilişkin bilgisi ve görgüsü olan insanların derneğimize başvurmalarını diliyoruz.
Bu ülkede gözaltında kaybettirilme sistematik olarak bir devlet metodu olarak kullanılmıştır. Mardin ve ilçelerindeki kaybettirilmeler de bu sistem içerisinde gerçekleştirilmiştir. Dernek olarak olayın faillerini bilmekteyiz. Faillerin bir an önce yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz.
MARDİN İHD
ZORLA KAYBETTİRİLME BİR SAVAŞ YÖNTEMİDİR
04.01.2014
1990 ve devamı yıllarda Kürt coğrafyasında devlet politikası olarak sistematik bir şekilde uygulanan zorla kaybettirilme sonucunda, tespitlerimize göre Mardin il ve ilçelerinde 55 sivil insan gözaltına alındıktan sonra kaybettirilmiştir. Bu kayıplara ilişkin olarak Kızıltepe ilçesi Aysun köyü sınırları içinde yapılan kazı çalışmasında elde edilen 3 kişiye ait kemiklerden bir tanesinin, 1995 yılında Dargeçit İlçesinde gözaltına alınıp resmi tutanaklara göre Mardin merkezde serbest bırakılan Abdurrahman COŞKUN’a (21) ait olduğu adli tıp raporu ile kesinleşmiştir.
Bir aile yargısız infaz ile ortadan kaldırıldı. Zorla kaybettirilen Abdurrahman ÇOŞKUN’un babası Ali ÇOŞKUN 18.10.1993 tarihinde Dargeçit Ulaş Köyü’nde devlet güçleri tarafından köylülerin gözü önünde katledildi.
Mardin’de gerçekleştirilen yargısız infazların devletin örgütlü cinayet şebekesi Jitem tarafından gerçekleştirilmiş olduğu bütün gerçekliği ile ortaya çıkmıştır. Abdurrahman COŞKUN’un Dargeçit’te gözaltına alınıp Mardin merkezde infaz edilip Kızıltepe ilçesine bağlı köyde bulunan bir doğal su kuyusuna atılmış olması bu cinayet şebekesinin örgütlü, organizeli ve sistematik olarak çalıştığını ortaya koymaktadır.
Türkiye’de gerçekleştirilen zorla kaybettirilme ve yargısız infazlar dönemin siyasi erklerinin bilgisi dahilinde yoğunluklu olarak Kürtlere ve genel olarak demokrat siyasi hareketlere karşı bir savaş aracı olarak uygulanmıştır. 1993 yılında MGK.’da alınan karar sonucu yaygın olarak uygulanan bu yöntemin insanlığa karşı suçlar kapsamında olduğu açık olduğundan, faillerin ve o dönemdeki siyasi tüm erklerin bu kapsamda yargı önüne çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Mardin özelinde işlenmiş bu cinayetlerin failleri, bugün çeşitli siyasi partilere üyedirler. Dargeçit’te 8 yurttaşı kaybettiren dönemin ilçe jandarma komutanı Mehmet TİRE, halen Muğla Bodrum İlçesi Gümüşlük Beldesi belediye başkanı olup AKP tarafından üyeliğe kabul edilmiş ve şu an AKP’den Bodrum Gümüşlük Belediye başkanlığı için başvuru yapmıştır. Yine bu katliamda rol alan Hurşit İMREN halen CHP Sivas İline bağlı Çepni Beldesi’nin belediye başkanı olup yeniden başkanlık için başvurusu yapmıştır. Elleri sivil insan kanları ile kirlenmiş olan bu kişilerin bu siyasi partiler tarafından kabul edilmesi, bu partilerin bu suça ortak olduğu anlamına gelmektedir. AKP ve CHP, bu katilleri korumaktadır. Katiller bu partilerin nüfuzlarından yararlanmaktadır.
Abdurrahman COŞKUN’un cesedine ulaştığımız için sevinme ve üzülme arasında garip bir duyguyu yaşıyoruz. Bulunan kayıp insanlar yaşanılmış kirli bir savaşın acı delilleridir. Yargı makamlarının bulunan bunca delil karşısında artık harekete geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Soruşturmanın genişletilerek bu cinayet şebekesinin deşifre edilmesi ve bu katillerin delilleri karartmalarını önlemek için bir an önce güvenlik tedbirlerine başvurulması gerektiğini düşünüyoruz.
ZORLA KAYBETTİRİLME İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR.
KAYBETTİRİLME BU ÜLKENİN BİR GERÇEĞİDİR.
BİR AN ÖNCE GERÇEKLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALIDIR.
MARDİN İHD