Türk,”Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç; kendi yasaları içerisinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık; ulusu birleştiren, koruyan ve ulusun ortak bir malıdır. Bin yıllar boyunca gelişerek meydana gelmiş bir sosyal kurum; seslerden örülmüş bir ağ; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemidir.
“Dil her şeyden önce sosyal ve ulusal bir varlıktır”
Dil her şeyden önce sosyal ve ulusal bir varlıktır.
Fertlerin üstünde, bir milleti ilgilendirir. Bütün bir ulusun duygu ve düşünce
hazinesini teşkil eder. Bir ulusu ayakta tutan, fertleri birbirine bağlayan,
sosyal hayatı düzenleyen ve devam ettiren, ulusal benliği besleyen bir unsur
olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür. Bağımsızlığın temeli, uluslaşma
duygusunun en kuvvetli kaynağı dildir.
“Yasaklanan dil yasaklanan toplum anlamına
gelmektedir”
Psikologların yaptıkları araştırmalar sonucunda
kişiliğin gelişiminde zekânın ortaya çıkmasında anadilin önemi özellikle
vurgulanmıştır. Bu temelde; yasaklanan dil yasaklanan toplum anlamına
gelmektedir. Kürt halkı, zengin dil ve kültürü ile kendisini bugünlere getirdi.
Dilini elde eden toplum, yaşamın gücüne kavuşmuş demektir.15 Mayıs 1932 yılında
Celadet Ali Bedirxan bütün engelleme ve zorluklara rağmen 31 Altın harfle
taçlandırdığı Kurdî alfabesini Latin harflerle oluşturdu. Celadet Ali Bedirxan
oluşturduğu alfabe ile "Kürt dili yoktur, Kürt dili yazım dili
olamaz" diyenlere güçlü bir yanıt verdi.
“Anadili yasaklamak cezaların en ağırıdır”
Bir dilin özgürlüğü ancak o dilin anayasal-yasal-hukuki
bir statüye kavuşturulması, günlük yaşamdan eğitime, iletişim-yayıncılıktan
örgütlenme ve siyasete kadar her alanda özgür bir biçimde kullanılmasının
önündeki bütün engellerin kaldırılması ile sağlanabilir. Aksi takdirde bu
imkânlardan yoksun bir dil ağır baskı ve asimilasyon koşullarında varlığını
sürdüremez. Ve şu da unutulmamalıdır ki, anadili yasaklamak cezaların en
ağırıdır. Bir anadilin yok sayılması, kullanımının engellenmesi, yasaklanması
aynı zamanda o toplumun inkâr edilmesi anlamına gelmektedir.
"Anadilimiz onurumuzdur, dilsiz yaşam olmaz" Bu tekçi-yasakçı zihniyetin artık çağımız dünyasında
bir yeri yoktur. Halkımız, bu inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı bugüne
kadar boyun eğmedi, teslim olmadı, bundan sonra da boyun eğmeyecek, teslim
olmayacaktır. "Anadilimiz onurumuzdur, dilsiz yaşam olmaz" diyen ve
bu uğurda yıllarca onurlu bir mücadele yürüten halkımız, anadiline ve kültürüne
sahip çıkmaya, Kürtçe`nin özgürlüğü için demokratik mücadelesini yükseltmeye
devam edecektir.
“Dilimizin bugünlere gelmesinde annelerimizin rolü
büyüktür”
Kürtlerin yaptığı mücadeleyle birlikte, yasak ortadan
kaldırıldı. Kadın, erkek, genç yaşlı Kürtlerin bir bütünü yasaklanan
duygularını kendi anadilleriyle dillendirmenin sevincini yaşadılar. Anadili
için 68 gün açlık grevinde bedenlerini ölüme yatıran yüzlerce tutukluya
teşekkürlerimi belirtiyor, başarılarından dolayı kutluyorum. Aynı zamanda Sayın
Abdullah Öcalan’ın Newroz’da verdiği mesajı “Demokratik Çözüm Süreci” barışın
ilk ayağı olarak değerlendiriyoruz. Dilimizin bugünlere kadar gelmesi ve
gelişmesinde annelerimizin rolü büyüktür. Bundan dolayı annelerimizin önünde
saygı ile eğiliyorum bu vesileyle bütün Kürtlerin Kürt Dil Bayramını
kutluyorum”. Dedi.