"Her gün cenazelerin kaldırıldığı bir ülke ve
coğrafyada, 1 Eylül’ün çağrıştırdığı dünya barışı ve birlikte yaşama azminin
galip gelmesini, bu yıl ki 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün güçlü umutların ve
yepyeni bir başlangıcın ilk günü olmasını diliyoruz.
Yaşam hakkı başta olmak üzere, insanın doğuştan
gelen diğer bütün haklarının kutsallığını ayaklar altına alarak yaşamın
güzelliğine dayatılan savaş gibi bir çirkinliğin ve haksızlığın, insanlığın
ortak aklı ve duygusu tarafından er ya da geç mağlup edileceğine olan
inancımızı bir kez daha en güçlü şekilde ifade etmek istiyoruz.
Bizler, yıkıcı çağları ve kanlı yüzyılları geride
bırakarak bugünkü uygarlık seviyesini yakalayan insanlığın, sadece yıkım ve acı
getiren hırsı, kötülüğü ve açgözlülüğü de alt edilebilecek güç ve yetenekte
olduğunu biliyoruz.
Coğrafyamızda her gün birkaç genç insanı aynı anda
birlikte toprağa verdiğimiz, halkların birbirine kırdırılarak ülkemizde
başlatılan korkunç bir savaşın tüm yıkıcı sonuçlarına maruz bırakıldığımız bu
karanlık dönemin, yine halklarımızın barışa olan inancı ve ortak duygusuyla
aşılacağını ifade etmek istiyoruz. Son 30-40 yılda yaşanan bu savaşın toplumsal
bir barışa evrilebilmesi için atılacak en ufak bir adımın bile büyük bir tarihi
önemi vardır.
Artık savaş ve ölümler yaşanmamalı, 'baba ve
annelerin çocuklarını toprağa gömdüğü çağı' geride bırakmalıyız. Siyasi
emellerin bu süreçte yaşamını yitiren gencecik canlardan değerli olduğu
düşünülemez, bunun izahı bile yapılamaz.
Şüphe yok ki bu kanayan yaranın son bulması
hepimizin ortak duygusu ve umududur. Bu anlamda 1 Eylül Dünya Barış Günü başta
Ortadoğu ve coğrafyamız olmak üzere tüm dünya halklarına 'büyük insanlık
kucaklaşması' getirmesini temenni ediyor, herkesimden insanların barış ve
kardeşliğe giden yola bir adım atarak bu umuda bir şans vermesini
diliyoruz"