DDKD Kuzey Kürdistan Konferansına sunduğu tebliğ
Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı İmam Taşcıer`in Kuzey Kürdistan Konferansına sunduğu tebliğ...17.06.2013 12:10
Değerli Konferans Katılımcıları!
Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) adına hepinizi selamlıyorum.
Farklı özgünlükler taşımakla birlikte, Kürdistan’ın dört parçasında Kürdlerin haklı davası güçlenmekte, nihai kurtuluşa doğru yol almaktadır.
Ortadoğu’da ve özellikle Suriye deki gelişmeler Türkiye’yi de etkilemektedir. Suriye’de olası bir rejim değişikliği daha gerçekleşmeden bu parçadaki Kürtlerin yaşamında önemli değişiklikler olmuş ve daha da olacağı kesin görünmektedir ve Kürt sorununun bölgesel çözümüne yeni bir ivme kazandırmaktadır. İran da gelişmelerin dışında değil Suriye’den sonra sıra oraya da gelecektir.
DDKD olarak, şuna inanıyoruz ki, bazı güçlerce devam edilmesi istenen şiddet, hiç bir sorunu çözmeyecektir. 30 yıldır hep berber gördük. Çözüm, gerçek anlamda demokratik bir sürecin başlatılması ile mümkündür. Bunun ilk adımı toplumun geleceğini karartan savaşın çözüm alternatifi olmadığını, asıl çözüm alternatifinin, Kürtler ile müzakere olduğunun kabul edilmesi ve zaman kaybetmeden bunun yaşama geçirilmesini, kabul ve deklere etmektir.
Şu an devam eden görüşmelerin Öcalan`la, İmralı`da ve tutukluluk koşullarında sürdürülmesi doğru değildir. Öcalan’ın tutukluluk halinin kaldırılarak görüşmelerin yapılması gerekir. İmralı, bir hapishane olması itibari ile böylesine ciddi ve karmaşık bir sorunun çözümüne ev sahipliği yapacak bir mekan özelliklerine sahip değildir. Türk güvenlik güçlerince korunan bir yerde, tutuklu bir Kürtle yapılan görüşmede tarafların aynı ölçüde özgür olacakları düşünülemez. Buna, Öcalan açısından bilgiye ulaşma, iletişim ve olası manipülasyonları da eklemek gerekir.
Üstelik, şimdiye dek yapılan görüşmeler, şahitsiz, gözlemcisiz ve protokolsüz görüşmelerdir. Gizli, kimlerin katıldığı belli olmayan, nelerin konuşulduğu protokole edilmeyen görüşmeler, Kürtler açısından son derece risklidirler. Bu durum sürdükçe, tarafların görüşmeleri ve içeriklerini inkar etme ihtimali hep olacaktır.
Kürt tarafı, devletin kurduğu "sorun iç sorunumuzdur kendi içimizde hal ederiz“ tuzağından biran önce kurtulmalı ve uluslararası kurumların gözetiminde ve üçüncü bir ülkede, görüşmeler talep etmeyi ciddi bir şekilde düşünmelidir. Görüşme ve müzakereler, Bosna Hersek ve Doğu Timor örneklerinde olduğu gibi Birlemiş Miletler ya da Avrupa Birliğinin atayacağı özel elçi veya elçiler gözetiminde pekala mümkündür.
Benzerlikleri nedeni ile bu konuda Filistin ve Güney Afrika süreçlerine bakmak gerekir.
Değerli Konferans katılımcıları!
Globalleşen dünyamızda var olan sorunlar da onların çözümleri de bir ülkenin iç sorunu olmaktan çıkmış, insanlığın genelini ilgilendirir olmuştur. Kürtlerin bir takım demokratik haklarının kabulüne ağır aksak da olsa kapıların aralandığı .Bunun bireysel hak e özgürlükler hanesinden kollektif haklar hanesine taşımanın koşullarının yaratılması kolektif taleplerimizin ortak talepler haline getirmemizden geçtiğinin öneminin altını çizmek istiyorum.
Kürtçe televizyon, Kürtçenin seçmeli ders olarak uygulamaya alınması, bazı üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri ile ilgili adımlar hatta eğitimlerini Kürtçe yapacak özel üniversiteler, Dersim Katliamının sorgulanması, bölgede sürekli bir sıkıyönetim anlamına gelebilen Emasya protokolünün iptali, askerî vesayetin kaldırılması, tabu sayılan konularda yeni açılımların dillendirilmesi gibi düzenlemeler bu olumlu adımlar arasında sayılabilir. Fakat bu adımlar sorunun en azından makul bir seviyede çözümünün çok çok gerisindedir.
Değerli Konferans Katılımcıları!
Kürt siyasal organizasyonları, siyasal talepler konusunda farklı tespit ve yöntemleri benimsemenin farklıların bir arada olmasına engel olduğu algısı değişmeli ve bir arada ortak hedefler doğrultusunda çalışmanın dünyada örnekleri olduğu gibi bizde de yaratılması mümkündür. Kavram veya adlandırmadan ziyade, Bizce her siyasal eğilimin temsil edildiği ve ortak iradenin oluşacağı bir yapı zorunluluğu vardır, Bu konsey, Kongre, meclis, federasyon, cephe veya başka isimler ile isimlendirilebilir. Hatta bugünden başlayarak Kürdlerin birliğinin ilk adımı olarak bir platform oluşturulmalı.
Şiddetin hüküm sürdüğü, kimsenin kimseyi dinlemediği, tabiri caizse sözün para etmediği bir dönem de bunların hayata geçirilmesi zor olabilir ancak, bu gün bu konferans toplanıyorsa, Kürt halkının sesine kulak verilmesi için bu konferansın önemli bir rol oynayacağı ve tarihe bir not bırakacağı inancını taşıyoruz. Hep birlikte bir yandan iyi niyetimizi, değişik seçeneklere açık tutumumuzu sergilerken, diğer yandan da, Kürt halkının onayı alınmadan atılacak hiç bir adımın bizleri bağlamayacağı kararlılığını tüm açıklığıyla göstermeliyiz.
Toplantıya katılan çok sayıda değerli akademisyen, aydın, siyasi parti, örgüt ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri bu bilinç ve sorumlulukla, hep beraber önemli kararlar alacağımızı ve ulusal demokratik haklar mücadelemizin önüne yeni perspektifler sunacağımızı umut ediyoruz. Ulusal demokratik güçlerimizin ve Kürt kamuoyunun beklentilerinin bu yönde olduğunda hiç kuşku yok.
Güney Kürdistan`daki durum, Kürtlere rağmen Kürt sorununun çözülemeyeceği gerçeğini net olarak ortaya çıkartmıştır. Kürtlerin geri bir toplum olduğunu ve kendilerine bağımsız bir devlet kurma hakkı verilse bile, onların kendilerini yönetmekten aciz olduklarını iddia eden kesimlere inat, halkımız Ortadoğu`nun orta yerinde bir özgürlük, demokrasi ve istikrar adası yaratmayı başarmıştır.
Kuzey Kürdistan’ın da daha büyük bir özgürlük, demokrasi ve refah adası olmaya aday olduğunu dost ve düşmana göstermeliyiz. Kuzey Kürdleri Türklerle eşit olmalı, yönetime eşit katılmalı, millet olmaktan kaynaklı tüm haklarını kullanabilmeli, kendi topraklarını üzerinde kendi parlamentosuyla kendisini yönetmelidir, örnek vermek gerekirse güney Kürdistan modeli Federasyonla bir statü sahibi olmalıdır.
Bize göre Kürt sorununun barışçı, demokratik, kabul edilebilir ve kalıcı çözümünün yeni demokratik bir anayasa ile teminat altına alınması için öncelikli olan şu adımlar atılmalıdır:
1. Türkiye’de Kürtlerin ayrı bir halk ve ulus olarak etnik kimliği yasal/anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
2. Bu kabul ve güvencenin asgari tezahürü olarak Kürt dili üzerindeki bütün kısıtlama ve yasaklar kaldırılarak Kürtler için ana dil eğitimi ve ana dilde eğitim serbest olmalı, Kürtlerin ana dillerini kullanabilmeleri ve eğitim görmeleri devlet destek ve güvencesine kavuşturulmalıdır. En önemlisi Kürtçenin 2.resmi dil olarak anayasada yer almalıdır.
3. Örgütlene hakkının evrensel standartlara kavuşturulması Kürt ve Kürdistan ismi ile siyasi parti ve örgütlerin kurulmasının güvence altına alınması. Siyasal çalışmalar önündeki Anayasal ve yasal engeller kaldırılarak, Kürtlerin Kendi kimlikleri ile siyasi parti kurmaları, hak ve özgürlük talepleri ile siyasi iktidar hedeflerini, şiddet kullanmamak, şiddeti teşvik etmemek ve şiddeti desteklememek şartıyla, bağımsız devlet kurma dahil her biçimde serbest olmalı ve güvenceye alınmalıdır
4. Kürtler Kürdistan coğrafyasında kendi kendini yönetme hakkını içeren siyasal bir statünün tanınması ve anayasal güvenceye alınması.
Bu dört nokta sorunun nihai çözümünün önünü açacak adımlardır.
Kürt siyasi hareketlerinin Kürt sorununun nihai çözümüne ilişkin, farklı istem ve çözüm talepleri olduğunu söyledik. Dünyada bu sorunun çözümüne örnek değişik yollar vardır. Doğu Timur, Kanada’da Qubec sorunu örnekleri var. Güney Sudan ve Sırbistan’ın Karadağ örnekleri de var. Irak Kürdistan’ı örneği gözden ırak tutulmamalı tutulamazda.
Değerli arkadaşlar
Kürt halkının kendini yönetme hakkı temelinde özgür siyasal iradesi ile kendi geleceği üzerinde karar vermesi, bizim için temel siyasi bir amaçtır. Kürt halkının istem ve taleplerinin yerinden tespiti için başvurulması gereken yol, gerçek iradesinin tespiti olmalıdır. Günümüz dünyasında da bunun en geçerli, sağlıklı ve ölçülebilir yolu referandumdur!
Birleşmiş Milletler sözleşmesin 2. bendinde uluslararasında, halkların hak eşitliği ve kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulmuş dostça ilişkiler geliştirmek ve dünya barışını güçlendirmek için diğer uygun önlemleri almak; ifadesi yer alıyor.
Kürtler ulusal demokratik haklarından yoksun ezilen bir millettir. Bütün dünya özgür ulusları gibi, onların da kendi geleceğini belirleme, kendi toprakları üzerinde özgürce yaşama ve kendini yönetme hakkı vardır. Kürtler de bu haklarını kullanmalıdır. Kürt halkının özerklik, federasyon, konfederasyon ve bağımsızlık gibi bir çözümü özgürce tercih etmesi için adil ve demokratik bir referandum koşullarının yaratılması gerekmektedir. Kürt halkı bu hakkı kullanmadığı sürece Türkiye’de Kürt sorunu çözülmemiş demektir.
Beni dinlediğiniz için tekrar saygılarımı sunar Konferansımızın Kürt halkının geleceğine ve ulusal mücadelemize ivme kazandırmasını diliyorum..
İmam TAŞÇIER
Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD)
Genel Başkanı
Diğer Basın_Bildirileri haberleri