Kurucusu olduğum AZADİ inisiyatifi ile her türlü ilişkimi bitirdiğimi ilgili kamuoyuna saygı ile arz ediyorum.
Ne herhangi birilerinin isteği ve önerisi ve hatta
ne de birileri ile yaptığım herhangi bir istişare sonucu alınmış olmayan bu
kararım bütünüyle kendi tasarrufumla alakalıdır.
Son günlerde, Filistin'de uygulanan katliama
gösterdiğim sert tepkiden ötürü uğradığım linç kampanyası ve bu eksende bana ve
ismim üzerinden AZADİ inisiyatifine yönelik geliştirilmesi planlanan organize
saldırı ve manipülasyonlar, bu kararı almamdaki temel etkendir.
AZADİ hakkında yapısal kararların alınacağı
Eylül'ün ilk haftasındaki kongrenin yaklaşması ile şahsıma karşı geliştirilen
bu linç kampanyasını anlamlı buluyorum. Katile katil diyen tutumuma destek
çıkmak yerine, İsrail muhipleri tarafından şahsıma karşı geliştirilen
kampanyaya müdahil olan ve çanak tutan bir çok inisiyatif mensubunun duruşu da
benim açımdan tam bir hayal kırıklığı ve fiyasko olmuştur. İsrail muhiplerinin
sözlerimi kırparak, bağlamından kopararak ve neye mukabil söylediğimi
gizleyerek hakkımda yürüttükleri dezenformasyona çanak tutmuşlardır. Normalde
"kurum içi" işlemesi gereken -varsa- bir eleştiri sürecinin ısrarla
sosyal medyaya taşınması da ayrı bir gariplik olmuştur.
Bilinmelidir ki AZADİ'nin ilan edilmeden, onun
ilanına varan süreci başlatan kişi benim. Hatta gerek açtığımız internet
sayfaları ve gerekse de durumu bu bugüne taşıyan istişare toplantılarımızda ve
sair çalışmalarımızda, yaklaşık 3 yıl boyunca temel sorumluluğu üstlenerek birçok
sıkıntı ve sorunu karşılayarak inisiyatifin ilanını sağlayan süreçte başat
sorumluluğu üstlenmiş bir insanım. İlanından sonra da yetkili kurulların
görevlendirmesi ile birçok sosyal çalışmanın merkezinde yer aldım. AZADİ'nin
teorisinin ve pratiğinin inşa sürecinde yürüttüğümüz çalışmaları hayal bile
edemeyen kimi sosyal medya sakinlerinin, bugün neredeyse evlerinde yemek
yiyişlerini bile AZADİ inisiyatifi adına gerçekleştirecek denli yüksek ölçekli
sahiplenişi doğrultusundaki tutumlarını da takip edenlerin yorumuna
bırakıyorum. Daha dün AZADİ'nin kapısını çalıp bugün AZADİ logosu üzerinden
bana laf yetiştiren yetmeler de cabası.
Katile katil demeyi pazarlık konusu yapacak kadar
siyasi ahlaktan yoksun bir insan olmadığımı, bu topraklarda aklınıza
gelebilecek her türlü siyasi gücün(TC, PKK, KDP, PYD, Esad, İran, İsrail, AKP
vs..) haksızlık ve saldırılarını açıkça eleştirdiğimi, kimseye eyvallahımın
olmadığını ve hiç kimsenin İsrail'e olan düşmanlık ve nefretime mukabil
geçmişimde şahsıma karşı kullanacağı herhangi bir bir kozunun bulunmadığını da
hatırlatayım. Muarızım olan ve bu bir yerlere madik atmak için can atan İsrail
muhiplerinin anlayabileceği bir duruş da değildir bu.
Biz AZADİ ile yola koyulurken meri siyasi işleyişe
uyum sağlamak için değil ona müdahale etmek için başlamıştık. Dünya sisteminin
öngördüğü yere kapağı atmak için fırsat kollayan, kapitalizmin aklına uymayı
Kürtlere marifet gibi sunan siyasi aklı propaganda etmek için değil.
Kürdistan milliyetçiliği insani ve İslami
değerlerin sahiplendiği, yüceltildiği, yaşatıldığı bir eksene dayanmak yerine
uluslararası siyasette piyasa yapmak için eşyalaştırıldığı bir şey değildir ve
olamaz. Kürt milliyetçiliği adına İsrail'e yamanmayı uygun bulanların ahlak
dünyasının "argümanlarının", en başta onların durdukları yeri
ellerinden aldığının farkında bile olamayışları, içinde oldukları sefalet ile
alakalıdır.
AZADİ inisiyatifine, Eylül kongresi ile başlayacak
yeni süreçte başarılar ve kolaylıklar diliyorum. Kürdistan siyasetinde yeni bir
soluk ve söylem ile birlikte siyasi ahlak standardını yükseltecek bir teşekkül
olma potansiyeline dair inanç ve beklentilerimi koruduğumu da ifade edeyim.
Saygı ile arz olunur.
Adnan Fırat.