Kızıltepe Çev-Gön Başkanı Menduh Çakar'ın Mesajı
Hz.Peygamber Efendimiz(sav)'in "Cennet annelerin ayakları altındadır" Sözünü hatırlatarak, 104. yılında Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyoruz.
Şüphesiz Özellikle bölgemizde olmak üzere Dünyanın her yerinde eskiden kadınlar, erkeklerden daha fazla çalışmış, yorulmuş ve emekleri göz ardı edilmişti.
Ama bulunduğumuz asırda ne var ki emeğinin karşılığını almayan işçi emekçi kadınlar günlük haberlerde töre cinayetleri baskı şiddet taciz tecavüz ve intihar olayları ile çalkalanıyor.
Kadının örgütlü gücü şiddet kültürünü aşacak.
Bu kıymetli değerli saygın insanlara sahip çıkmamız gerekir. Tüm insanların ortak sorunu olan ve insan hakları ihlali sayılan şiddet yaşamın her alanında kadınları daha ağır biçimde tehdit etmeye devam ediyor.
Evde sokakta iş yerinde savaşlarda şiddet taciz tecavüz kadın bedeni üzerinde tehdit aracı olarak kullanılıyor. Devlet başta Belediyeler olmak üzere kadınları koruma vakfı kurulsun bu vakfa üye olmalıyız. Bu güce güç katmalıyız.
Kadınların da köklü tüm haklara sahip olma bir koruma vakfı ya da dernekleri bulunması gerekir şu anda bazı yerlerde kadın koruma dernekleri var. Ama maalesef tüm toplumu kapsamıyor. İşleyiş herkese ulaşılmıyor. Mecliste bununla ilgili gerekli yasanın çıkarılması bu yerlere donanımlı ödeneği ve hakları belirlenecek şekilde bu sığınma evleri mutlaka bağımsız şekilde yer alması temennimizdir.
Ama günümüzde başta iş ve siyaset alanında Emekçi kadınların bir atak içinde olduğunu ve emekleri göz önünde hepimiz bunu görüyoruz.
İstiyoruz ki "Gün Gelsin Beşik Sallayan Anaların Elleri, Dünyayı Sallasın.
Hayatımızın her anında varlıklarını hissettiğimiz bizi biz yapan değerli kadınlarımızın bu özel gününü eşitlik özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam sürmelerini diliyorum.
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü Kutlu Olsun.
Menduh Çakar
Kızıltepe Çev-Gön Başkanı
Rektör Omay'ın “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”Mesajı
Kızıltepe Belediye Başkanı Ferhan Türk'ün Mesajı
8 Mart kadınlar açısından, bizler açısından önemli bir gündür ve bu tarihi yaratan da yazan da kadındır. Biz kendi tarihimizi yazarken aynı zamanda kendi tarihimize de sahip çıkacağız. Biliyoruz ki kadın özgürleşmeden toplumda özgürleşemez. Ve en fazla bu özgürlük mücadelesini verecek olan da kadınlarımızdır. Canlarını feda eden tüm kadınları minnetle ve saygıyla anıyor, dünya kadınlarının gününü kutluyoruz.
Ferhan
TÜRK
Kızıltepe
Belediye Başkanı
Kul, kadın olarak dünyaya geldiğinde, Allah; ona bu şerefi bahşettiğinde aslında ta çocukluğunda başlar annelik, kadınlık provalarına... Oyunlarında hep bebeğini emzirir karnını doyurur ve şefkatle kucaklar... Ama erkek ya oyuncaktan bir ok ve yay ile veya bir silah ile oynamaya başlar...
KADIN!
İstisnasız her toplumun kullandığı, faydalandığı, hor gördüğü, değersiz ve fazlalıklarmış gibi bir tavır takındığı ama yeri geldiğinde klasikleşen söylemlerle; o, bir anne o, bir eş o, bir bacı deyip aldatılan… Hayatta varmış gibi bakılan ama ciddiye alınmayan…
Bakmayın siz günümüzde bir iki milletvekilinin veya bakanın onlardan oluşuna…
İnsanlık, anaçlık ve doğurganlıkla mücehhez olarak yaratılmış olan varlık sayesinde bu günlere ulaşmıştır… Fakat gelin görün ki insanlığın idamesinin vesilesi olan kadının, “insan” olup olmadığı bile tarihi süreç içerisinde tartışıla gelmiştir.
Spartalılar’da kadınlar savaş dâhil olmak üzere her türlü sosyal faaliyetin içinde yer alır, kız çocukları aynen erkek çocukları gibi eğitilirdi. Dolayısıyla bazı hodbin erkeklerde görülen sınırsız hayat tarzı Spartalı kadın için de mubahtı…
Hintli bir koca ise, karısı ve ailesini köle yerine koyardı. Hindistan’da dul kadınların yeniden evlenmeleri diye bir şey asla söz konusu değildi…
Kazak kadınları evlenene kadar olabildiğine hür yaşar, evlendikten sonra da âdeta kocasının kölesi olur (du)…
Tibet geleneklerine göre ise kadın birden fazla kocayla evlenebilirdi…
Japonların “Geyşa”larından dem vurmaya gerek yok…
Roma kadınlarının Yunan’dan, Mısır kadınlarının da Hint’ten pek farkı yoktu…
İran’da Melik Kubat devrinde Mazdek; “Karılarınız da sizin mallarınızdır.” diyerek kadınları bir metâ hâline getirdi.
Hristiyan Papazlarının; “Kadının ruhu var mı, yok mu?” tartışmaları da meşhur…
Marx’a göre aile ortadan kaldırılmalıydı çünkü; “… Aile de üretimin özel şekillerinden başka bir şey değil” idi.
Demokrasinin beşiği addedilen İngiltere, ancak 1922 yılında kadınlara siyasî hak (oy kullanma) tanıyordu…
Marx’ın yaşadığı devirde İngiltere’de bir kadın 14 saat çalışıyor ancak, bu çalışmanın karşılığı olarak karnını zor doyuruyordu. O tarihlerde bütün Avrupa İngiltere gibiydi. Kadınlar ve çocuklar âdeta patronların kölesiydi.
Batılı Sade için kadın; nasıl “Bir çiftleşme, bir zevk makinesi” idiyse, Freud için de; “Cinsî içgüdü, yaratıcı faaliyetin en büyük kaynağı” idi.
Sonraları gerek iktisadî sömürgecilik, gerekse ahlâkî dejenerasyon neticesinde Feminizm, bütün Avrupa’da bir kasırga gibi esti. Felsefî doktrin olarak Avrupa’da Feminizmin karşısına aykırı bir üslup ve acımasız bir eleştiriyle ilk dikilen, Nihilist-Filozof Nietszche; “Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacını unutma!” diye hemcinslerine tavsiyede bulunuyordu.
Nietszche’ye göre Feminizm; “Erkek gibi olmaya can atan bir kadının operasyonundan” başka bir şey değildi…
Bizim anlayışımıza göre ise; Erkek ve kadın aynı değildir. Çünkü erkek zulmü, şiddeti sembolize ediyorken, kadın adaleti ve sevgiyi sembolize etmektedir.
Kadın erkek gibi değildir… Kadın mütevazıdır; yavrusunu sesiz sedasız 9 ay 10 gün taşır, kanıyla besler ve doğurur, erkek ise mütekebbirdir; çocuk doğar doğmaz, “Erkek adamın erkek çocuğu olur” diye böbürlenir durur!
Cinsler elbette ki ayrı olacaktır… Ne erkek olmak ayıp ve eksikliktir ne de kadın olmak… Çünkü cinsiyet tercihi değildir. Fakat asıl ayıp ve eksiklik; tercih dahi edilemeyen cinsiyetin doğal ve doğuştan olan meziyetlerini diğer cinsi ezme ve sömürü aracı kılmaktır...
Hiç kimse kusurumuza bakmasın! Düşen kadının elinden tutacağı yerine, düşen kadına sahip çıkacağı yerde: Genelev ve çalışanlarına ‘ruhsat’ vererek bu düşüşe de ruhsat verenler, az maaşla kadını köle gibi çalıştıranlar ve kadını üzerinden kazanç elde edilen obje olarak görenler, kadına yapılan şiddeti önleyemeyeceği gibi kadın haklarını da veremezler...
Bu bağlamda Hz. İsa’yı cansiperane koruyan Meryem’in, tüm servetini Hz. Muhammed’in yolunda harcayan Hatice’nin ve bizleri doğuran annelerimizin de birer kadın olduğunu, sözlü ve psikolojik şiddet ve baskı başta olmak üzere kadına yapılan tüm şiddet şekillerine karşı olmamız gerektiğini hatırlatırız.
Peki, kadınlar sadece 8 Mart'ta mı hatırlanmalılar? İslam kadına hayat verirken, “medeniyet” sadece bir gün vermiş çok mu? "Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman... 81/9" işte ne demek istediğimiz belki de o zaman anlaşılacaktır!
M. Burhan HEDBİ
OHAK-DER Başkanı
Mardin
Müsiad Şube Başkanlığı Mesajı
"Bizi var eden ve varlığımızın devamının
garantisidir kadınlarımız. İnsan neslinin doğumundan itibaren yaşamının her
kademesini dizayn eden, sosyal hayatımızın eşsiz organizatörleridir Analarımız,
bacılarımız, eşlerimiz. Varlıkları varlığımız olan kadınlarımız, çağımızda
fırsat eşitliğinin insani özelliklerden kaynaklı olduğunun göstergesidir.
Yaşamın her alanında olduğu gibi, ekonomik alanda
da kadınlarımızın etkinliğini gittikçe arttığı bir çağda yaşıyoruz. Ekonomik
üretkenliğin ana unsuru olmak, kadınlarımızın geleceğe en büyük katkısı
olacaktır. Kadın- Erkek dengesinin aile ve sosyal hayatta olduğu gibi ekonomi
alanında da gelişeceği bir gelecek hepimizin dileğidir.
Bu vesileyle 8 Mart Kadınlar Günü’nü kutlar,
toplumumuz pozitif ayrımcılığı beklemediği eşit bir gelecek diliyorum.
Mehmet Ali
Dündar
MÜSİAD Başkanı
Sakatlar Derneği Mardin Şube Başkanlığı Mesajı
Modern, demokratik, ileri bir toplum ve güçlü bir
ekonomi olma hedefinin; kadın-erkek tüm bireylerin bu yolda ortak sorumluluk
almasını, toplumun tüm unsurlarının gelişme sürecinde aktif rol oynamasını
gerektiren zorlu bir hedeftir.
Bu süreçte, kadının statüsünün güçlendirilmesi,
dinamizmi ve üretici gücüyle iş hayatından siyasete her alanda engellerle
karşılaşmadan daha fazla varlık gösterebilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bilim, siyaset, eğitim, kültür-sanat, spor ve iş
dünyasında büyük başarılara imza atmış, ülkemizde ve yurt dışında adından
saygıyla söz edilen kadınlarımızla daima gurur duyuyoruz. Bu gurur tablosu,
kadınlarımızın zorluklarla başa çıkabilme gücünün ve fırsat verildiğinde
yapabileceklerinin en güzel örneğidir.
Daha adil ve cinsiyet ayrımcılığının sona erdiği
bir dünya temennisiyle, kız çocuklarımızdan her yaştaki kadınlarımıza
sevgilerimi ve en iyi dileklerimi sunarken, kendilerine çok şey borçlu
olduğumuz, huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir toplumun temel taşları kadınlarımızın
‘Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum
Hasan Anuk
Sakatlar Derneği Mardin Şube Başkanı
Dünaysır Kültür Araştırma Derneği Mesajı
Evren’ın sahibi ALLAH insanoğlunu yaratırken
cinsiyet farkı haricinde kadın ve erkeği eşit yaratmıştır ne kadını erkekten
üstün nede erkeği kadından üstün kılmıştır. ALLAH selelahu aleyhi ve selam
resulümüze indirdiği kuranı kerim kitabında da Kadına mülk ve mal paylaşımında
erkeğe eşit tutmuştur.
Kadına cinsiyet gözüyle bakmasına asla müsaade etmemiştir.
Kadına hayatın her alanında rol biçmiştir. Evrensel hukukta da kadın ve erkek eşitliği
esastır yine kadına hayatın her alanın da statü verilmiştir,
Sekiz Mart’a uluslararası demokratik kadınlar
federasyonlar birliğinin kurulmasıyla kadınlar günü ilan edilmiştir.
O günden bu yana her yıl sekiz mart dünya kadınlar
günü kutlanıyor bu vesileyle toplumsal bir kuruluş olarak bizde dünya kadınlar
günü kutluyoruz
DÜNAYSIR KÜLTÜR ARAŞTIRMA DERNEĞİ
Abdulnasır AYDIN
BAŞKAN